İSTANBUL YORGUN, ÜZGÜN VE KİLO MU ALMIŞ?
#tbt İstanbul
1950li-1960’lı yılların İstanbul fotoğraflarına baktığınızda ne hissediyorsunuz ?
Bugünlerde gezdiğiniz yerlerin eskiden ne halde olduklarını gördüğünüzde içiniz cız ediyor mu?
Sadece bir fotoğrafa bakmaktan öte bir durum, gördüğünüz karede o öğleden sonra ya da sabah saatlerinde orada bulunan insanların neler yaptıklarını, neler yaşadıklarını düşünüp zamanda geriye giderek hayale dalmak olabilir mi biraz?
Ya da ne bileyim fotoğrafın çekildiği gün artık yanınızda olmayan büyüklerinizin ne yaptığını düşünerek onların hayatta oldukları zamanları buruk bir mutlulukla yeniden gözünüzde canlandırmak olabilir mi?
Bir fotoğraf karesine aslında ne çok şey sığdırılabiliyor. Sadece görünenden öte herkesin kendine ait bir bakışı var dolayısıyla farklı etkilenişi. Toplanıp aile ile ya da şehrin herhangi bir yerinde arkadaşlarla birlikte çekilen o “eski” fotoğraflarda şimdikilerden farklı olarak doğallık var. Kameraya alışkın olmayan insanların orada nasıl göründüklerini şimdiki gibi fazla önemsemediklerini fark edebilirsiniz.
Duygu şu; Bugün hep birlikteyiz güzel bir düğünde, nikahtayız ya da Kağıthane’de piknik yapıyoruz veya Pierre Loti’de çay içiyoruz fotoğrafımız çekiliyor, kamera orada… hepsi bu! Yapmacıklıktan uzak, hayatın içinden, o an her ne ise tamda onu yansıtan kareler. Şimdilerde olduğu gibi farklı görünme çabasına girmek gereği duymayan… bir duyguya sadece o an yaşanana ait insan çehreleri.
Çok değerliler. Fotoğraf çekmenin herkesin elindeki telefonlara kadar indirgendiği zamana ait değiller çünkü. Aynı pozdan defalarca çekilemediği için tek bir karede binlerce duyguyu anlatabilmenin gücüne sahipler. Eski yaşantıları bize aktarabildikleri için ve eski insanlar doğallığın, zerafetin kanıtı olarak o karelerde yer aldıkları için.
Güzel insanların güzel fotoğrafları hüzünle karışık mutluluk veriyor. Birde bu insanlara ev sahipliği yapan muhteşem şehir İstanbul’un eski halleri var ki “keşke” dedirtiyor… Keşke o zamanını görebilseymişim.
İstanbul’un her şeye rağmen hala güzel bir şehir olduğunu düşünenlerden misiniz?
Eski fotoğraflarına bakınca şimdiki haliyle karşılaştırıldığında ne çok yara almış olduğunu üzülerek her seferinde yeniden görmek acı veriyor mu?
Haklısınız!
Fakat şöyle düşünün; Eski bir güzellik kraliçesinin ya da bir sinema oyuncusunun gençken çekilen fotoğraflarını görüp ne güzel kadınmış deriz ya hani, yaşlı halini görüp üzülürüz, hatta “ne hale gelmiş canım kadın” deriz fakat hala kraliçedir, hala o filmdeki rüzgarda saçları savrulan kırmızı rujlu güzel kadındır o. İstanbul’da böyle işte, hala kraliçe.
Biraz Teoman’ın şarkısındaki gibi;
“İstanbul bugün yorgun üzgün ve yaşlanmış
Biraz kilo almış, ağlamış yine
Rimelleri akıyor…”
Varsın aksın rimelleri ya da kilo alsın, İstanbul yine İstanbul…
Gönlümüzün sultanı
Yine her haliyle seviyorum diyenlerden misiniz?
O halde birkaç aile fotoğrafıyla, o güzel insanlarıyla ve fonda İstanbul’la sizi başbaşa bırakıp hayallere yol açayım…
Huma SEVİM
humasevim02@gmail.com
HumaSEVİM/kentekrani
www.kentekrani.com 20 Ağustos 2020