ÜST AKIL, SEÇİMLER VE BATININ TAVRI

0

“Üst akıl kavramı soyut gerçekliği örten olayları Hegelci nesnel idealizm mantığı çerçevesinde değerlendirenlerin tercih ettiği bir kavramdır.”

28 Mayıs 2023’te yapılan seçimleri üzerine gizemleştirici yaklaşımların ortaya konulması bu yazının yazılmasını zorunlu kıldı. Öncelikle ana akım medya tarafından sıklıkla kullanılan “üst akıl” kavramı çerçevesinden kendisini muhalif konumlandıranlar tarafından da yapılmaya başlandı. Üst akıl kavramı soyut gerçekliği örten olayları Hegelci nesnel idealizm mantığı çerçevesinde değerlendirenlerin tercih ettiği bir kavramdır. Açıklanamayan olguyu açıkladığı yanılsaması içine sürüklemektedir insanı. Öyle ki bu kavramı kullananlar rasyonel akla önem verdiklerini söyleseler de kullandıkları kavram irrasyonel dünyanın perspektifine bizi mahkûm etmektedir. Üst akıl kavramı gerçekliğin ne olduğunu ortaya koymaktan çok gerçekliği örtmektedir. Uluslararası sistemi teolojik bir temelde değerlendirmeye yöneltmektedir. Bu kavram dünyayı yöneten bir akıl olduğunu, büyük ve etkileyici bu aklın her şeye gücünün yettiğini ve her şeyi belirlediği varsayımına dayanmaktadır. Bu kadar güçlü üst aklı karşısında izler kitle edilgen konuma sürüklenmektedir. Sonuçta bu varsayım “biz kimiz ki; gücümüz neye yeter ki” kabulüne yol açar. Bireyin, devletlerin, halkların iradelerini aracılığıyla ortaya koyabilecekleri gerçeğini de ret eder. Üst akıl kavramı teslimiyete yol açar.

Oysa üst akıl kavramı yerine yaşananları açıklayabilecek kavram ekonomi-politikte mevcuttur: Emperyalizm. Gününüzde yaşanan olgu ise Yeni emperyalizmdir. Bir kavram yerine başka bir kavram ileri sürmek var olan gerçekliğin adlandırılması açısından yeterli midir? Üst akıl kavramı teolojinin alanına girmektedir. Yeni emperyalizm kavramı ise uluslararası sistemde hegemonyanın nasıl kurulduğunu ülkeler artasında artı-değerin, sömürünün nasıl işlediğine gönderme yapmaktadır. Üst akıl ne kadar olgunun üstünü örtmekteyse yeni emperyalizm kavramı da günümüzde uluslararası sermayenin ülkeler arasında nasıl akışkan olduğu (Marx’ın kâr oranlarının düşmesi durumunda sermayenin başka ülkelere yönelmesi olarak ifade ettiği sermayenin azami kârlılık yasası)  ülkelerin rant alanlarına nasıl yöneldiği 40 yıldır dünyada ve bu ülkede yazılıp çiziliyor. Bu gerçekleri ifade etmeden emperyalizm kavramı yerine üst akıl demek 20’inci yüzyılın başında emperyalizme ilk mücadeleyi veren başta Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına Kurtuluş Savaşı’nda yer alan atalarımıza da haksızlıktır.

“Üst akıl” kavramı maymuncuk gibi kullanışlıdır. Üstelik seçimlere ilişkin analizde bunu yapmak işi kolaylaştırır. Bu kavramı kullanan “Bakın sizin bilmediğiniz bir durum var. Bir üst akıl var. Onu siz sıradan insanlar kavrayamazsınız. Sadece ben kavrar ve size açıklarım” da demek istemektedir. Yaşamın gerçekliğini idealist bir yaklaşımla açıklamak tıpkı materyalizm temelinde açıklamak gibi sonsuza kadar sürecektir.

Vurgulanması gereken şudur: Batı ülkeleri ve ABD, Rusya hatta İsrail seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemiştir. Bunun temel nedenlerinden ilki Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçici sığınmacıları ülkesine göndereceğini açıklamasıdır. Batı bu mültecilerin kendi ülkelerine yönelik yeni bir göç dalgası yaratma ihtimalini dikkate almışlardır. İkinci olarak uygulanan ekonomik politikalar çerçevesinde Türkiye’nin bölgesel alt emperyalizme eklenmemesinde geçici sığınmacılar ucuz emek olarak bir katkıda bulunmaktadırlar. ABD ve Batı emperyalizmi bu konumun var olan siyasi iktidar çerçevesinde süreceğinin farkındadır. Üçüncü olarak bu anılan çevreler 20 yıldır temasta bulundukları siyasi iktidarın uluslararası finans sermayesine uygun davrandığının farkındadır. Gerçi Kılıçdaroğlu da açıkladığı ekonomik danışmanları aracılığıyla bu kesimlere göz kırpmıştır. Kılıçdaroğlu üretim ekonomisi temelinde uluslararası sisteme eklemlenmeyi tercih etmiştir. Bu tercih kabul görmemiştir. Üstelik uluslararası sistemin aktörleri siyasi iktidarın güçlü, zayıf her yönünü bilmektedir. Kılıçdaroğlu ise onlar açısından belirsizlik taşımıştır.

Batı her ne kadar insan hakları, demokrasi kavramlarının dünyaya yayılmasında önemli rol üstlense de ekonomik çıkarlar söz konusu olduğunda bu değerleri görmezden gelebilmektedir. 20’inci yüzyılın son çeyreğinde yaşanan katliamlarda bunu gözlemledik. Tam da bu nedenle Tarih Siz Aşk (1993)  adlı şiir kitabımda yer alan Requiem adlı şiirimde şöyle yazmıştım: gözyaşını utandıran zaman// yetersiz kalan söz// büyün yitiyor//parçalanıyor masken// hü ma niz ma”

Kemal ASLAN/Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi

Kemal ASLAN/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 8 Haziran 2023