“ATEŞİ VE İHANETİ GÖRDÜK”

0

Ne yazımız, ne sözümüz ne de azmimiz biter.
Belki biten bir ömür olur, ama bu sevda bitmez…

İnsanlık tarihinin tanık olduğu olağanüstü bir mirasımız var.
Bir idam mahkûmunun kurduğu Cumhuriyetin her yöresi derin bir hikâye ve yurt sevgisi ile yoğrulmuş ki, kahramanlarını birbirinden ayırmak gerçekten haksızlık olur.
Kurtuluş Savaşı’nın ilk şehidi sayılan Hasan Tahsin’den, Balıkesir Ayyıldız Tepe’de vatan toprağı ile buluşan son şehidimiz alay komutanı Vecihi Bey’e kadar tarihe sığmayacak kahramanlara sahibiz.
Mehmet Akif’in Kuvayı Milliye şehri Balıkesir’de yayımlanan Ses Dergisi’ne gönderdiği aşağıdaki şiiri bugün bile ne kadar etkileyici!
Düşman sesi duymak istemezsen,
Kardeş sesidir uyan bu sesten,
Kalkınca görür ki akşam olmuş,
Vaktiyle uyanmayan bu sesten.
Her siperinde bir destanın yazıldığı, her bir metrekaresinde yüzlerce kınalı delikanlının toprakla buluştuğu, Çanakkale’yi geçilmez yapan ruhtur mirasımız.
Öyle bir miras ki, yüz binlerce annenin kuruyan gözpınarlarından emanettir.
Göz nurudur, vasiyettir, vazgeçilmezdir.
Kurtuluş, özgürlüktür…
Hasretin bittiği günlerdir, vuslattır yani.
Dünyevi ve manevi özellikler taşır.
Doğum günüdür…
Kıvançla kutlanmalıdır…

Nazım ne güzel özetlemiş…

Ateşi ve ihaneti gördük,
Dayandık, dayandık her yönde,
Dayandık İzmir’de, Aydın’da,
Adana’da dayandık, dayandık Urfa’da, Maraş’ta, Antep’te.

 

İstanbul’un işgali üzerine Büyük Mecmua’nın 30 Mayıs 1919 tarihli sayısında Fatih Sultan Mehmet’in işgale karşı olan üzüntüsü resmedilmiş.

Dört yıl İzmir, beş yıl İstanbul işgal altında kalmış.
Maraşlı direnişini;
’’Maraş bize mezar olmadan düşman gülzar’’ olmaz diye özetlemiş.

Adana’nın ilk kadın şehidi Rahime Hatun, yani Tayyar(uçan) Rahime;
’’Ben kadın olduğum halde düşmandan korkmuyorum, siz erkek olduğunuz halde niçin çekiniyorsunuz’’ der ve oracıkta şehit edilir.
Şehitlikteki mezarında şu dizeler yazılı:
Yarınların sahibi ey gençlik,
İyi tanı ebedi sükûnetle bu mezarda yatanı,
Halk için, bayrak için canını feda edip,
Sana armağan ettik mukaddes vatanı.

Gördesli Makbule, Halil Efe’nin eşidir. Çok yeni evlidir. Şehit olduğunda yirmi yaşındadır.

Şerife Bacı, dokuz aylık bebeği ile cepheye silah taşırken donarak ölmüştür.

İşgalde nüfusunun dörtte birini kaybeden Antep’in ilk çocuk şehidinin adıdır Mehmet Kamil. Ve annesinin gözleri önünde süngülenerek şehit edilmiştir.
Baba Ökkeş ağa, kendisine kan bedeli olarak verilmek istenen iki yüz altını ’’çocuğumun kanını parayla değişmem, Milletim oğlumun intikamını alacaktır’’ diyerek reddedecektir.

Bursa’nın işgal günlerinde Yunan komutanlar Osman Gazi Türbesi’nde poz veriyorlar. “Ecdadın kurucusu”nun kabrindeki bu acı görüntünün bir daha yaşanmayacağı gerçeği neden kutlanmasın.

Bursa’nın işgali ile TBMM’de Başkanlık Kürsüsü’ne siyah bir örtü örtülür.
Ve bu örtü orada iki yıl, iki ay, iki gün kalır.
Mehmet Akif Ersoy, bülbül şiirinde;
’’Sus ey bülbül, senin hakkın değil matem’’ diyerek ulusun tavrını sergiler.

Matemler biter, bayramlar başlar…

Her şehrin kurtuluşu o şehrin namusudur.
Sonraki nesillere armağanı da, bayramıdır…
Tıpkı;
’’Hatay benim namusumdur’’ diyerek bayramı müjdeleyen Mustafa Kemal Atatürk gibi.

İstanbul’un “müstevli” işgalinden kurtulduğu günde Türk ordusu birlikleri Galata Köprüsü’nde geçit resminde.

Bayramlar…
Tüm şehitlerimizin ruhunu yücelmektir.
Şükran ve minnet duyguları ile gönderilen fatihalardır.
Ve onların ruhunu incitmeye kimsenin hakkı yoktur.
Yazı içindeki örnekler yetersiz olsa da,  şanlı tarihimizin zenginliği ve gururlarıdır.
Her şehrin kurtuluşu, yalnız o şehrin değil, hepimizin bayramıdır.

Tarih, aynı zamanda toplumların geleneğini de inceler.
Bayramlar ulusumuzun vazgeçilmez gelenekleridir…

Kutluyoruz…
Kutlayacağız…

Saygı, sevgi ve inançla,

Kemal YALNIZ/İktisatçı

Kemal YALNIZ/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 4 Eylül 2022