İstanbul’da yeni bir sergi: ‘Kültürel Aktarımlar’; Yeni bir galeri: Brieflyart Sanat.
Brieflyart Sanat Galerisi resmin ustalarıyla açılıyor:
Ali Atmaca, Bubi, Horasan, Hüsamettin Koçan, Meriç Hızal, Onay Akbaş ve Şenol Yorozlu…
Sanatın birikimsel yönünü temsil eden “Kültürel Aktarımlar” konseptinde, yedi farklı sanatçının ‘parmak izi’ gibi kendilerine has özellikler taşıyan eserleri yer alıyor.
12 Mayıs’ta, Gümüşsuyu’nda Brieflyart Sanat Galerisi’nde açılacak sergi 30 Haziran’a kadar ziyaret edilebilecek.
Nilgün Yüksel’in küratörlüğünde Ali Atmaca, Bubi, Horasan, Hüsamettin Koçan, Meriç Hızal, Onay Akbaş, Şenol Yorozlu eserlerinden oluşan “Kültürel Aktarımlar” sergisi, kültürün sürekliliğinden, sanatçının geçmişten miras aldığı ve içinde yaşadığı kültürün üretimine aktarılışından yola çıkarak hazırlandı.
Ali Atmaca; Şamanik izleri içinde barındıran Bektaşi ritüelleriyle büyüdü. Yapıtlarında da bu geleneğin yansımaları ile çağdaş yaratım anlayışının verilerini harmanlıyor.
Bubi; yaşadığı coğrafyanın kültürüyle, kültürün verileriyle, dönüşümüyle, kültürün içindeki ötekiyle hesaplaşan sanatçılardan. Eserleriyle izleyicinin karşısına, salt plastik verilerin ötesinde, her seferinde anlamı, yorumu çoğaltan içerikleriyle çıkıyor.
Horasan; çalışmalarında simgeselliğin, salt biçimleri okumakla ilintili olmadığına, insan ruhunun ve zihninin derinlerinde yatanın, söze gelmeyenin bazen bir jestle, bir bakışla, ürperti ya da kaynağı fark edilmeyen bir coşkuyla ilintili olduğunun altını çiziyor.
Hüsamettin Koçan; Şamanik izleri barındıran anlatıların, söylemlerin ardından giden özne olarak; kültürlerarası geçişleri izlerken eserlerinde hala burada, bizimle olduklarını, bizim kimliğimizin bir parçasında yaşadıklarını da açığa çıkarıyor.
Meriç Hızal; geçmişin yaşanmışlığını entelektüel birikimiyle harmanlayarak “zamanın ruhu”nu bugüne taşıyor. Çünkü eserleri, hem geçmişin yaşanmışlığını, hem de Meriç Hızal’ın entelektüel birikimiyle buluşarak biçimi ve söylemi şimdiye taşıyor.
Onay Akbaş; sanat tarihinin büyük ustalarını, aklımıza nakşedilen nesne ve olguları işlediği resimlerinde olduğu gibi; eserlerine anın değerlerini de yüklüyor. Çalışmalarında yaşamımızı değiştiren tarihsel karakterlerin, olguların yeniden, şimdi, burada bizimle iletişime geçtiğini vurguluyor.
Şenol Yorozlu; diliyle, keskin bir mizah, ironik bir eğretileme içeriyor.
Olympia, Cupid, Çintemani, Kaftan, Kubbe, VAV onun yapıtlarında yeni bir dille konuşuyor.
Başka bir deyişle; sanatçı, kültürün kodlarını yapı söküme uğratıyor.