NEVRUZ’DA ÜTOPYA
Gece ve gündüzün eşitliğinin simgelendiği ilkbahar ekinoksunu yaşıyoruz.
Doğanın ve çevresinin yeni bir mevsime evrildiği NEVRUZ’U (YENİGÜN)) kutluyoruz.
Her yeni başlangıç, insan doğasını da harekete geçiriyor, özlemini dillendiriyor…
Temel hedefi sadece halkının mutluluğu olan bir ülke hayal ediyorum.
Tırmanılmamış dağları, insan ayağı değmemiş ovaları ve henüz görülmemiş gölleri olsun.
Göçmen kuşların gelişi kutlansın, turna festivalleri yapılsın.
Kutsanmış yağmur günü olsun, gelenekler hiç bozulmamış olsun.
Her türlü inanca göre doğa; en az ibadet yerleri kadar saygı görsün. Tanrı’nın evi sayılarak dokunulmazlık kazansın. Müdahalenin ve bozulmasının felaket getireceğine inanılsın. Kimse doğaya el değdirmesin.
Kâğıtsız bir dünyanın olabileceği kanıtlansın.
Sağlık hizmeti ve eğitim bedava olsun, işsizlik kaygısı ve korkusu yaşanmasın
Sınırlı kaynaklar dikkatli kullanılsın, israf olmasın.
Teknoloji, alışılmış hiçbir değeri bozmasın.
Tarımda kimyasal olan her şey yasaklansın, doğal üretim amaçlansın.
Küresel ısınma olmasın, karbon azalması değil, karbon nötr hedeflensin.
Yönetenlerin yönetim süresi ve yaş sınırlamaları mutlaka olsun.
Yöneticiler de halk gibi yaşasın. Her şey görünür olsun.
Aile mirasının dağılımında kız çocuklarının kesinlikle bir ayrıcalığı olsun.
Gelir dağılımındaki adalet doğuştan herkesin vazgeçilmez hakkı olsun.
Konuşma dili BARIŞ olanların, düşünce dilleri de BARIŞ olsun.
HİMALAYALARDA KÜÇÜK BİR ÜLKE
Tahmin ediyorum, yukarıdaki satırlar hepinizde düşsel çağrışımlar, romantik dalgalanmalar yarattı. Hayal dünyanızı zorladı!
Oysa ben bir gerçeklikten hareket ettim.
Himalayalarda, Çin ve Hindistan gibi iki dev ülke arasında bulunan küçük bir ülkeyi, BHUTAN’ı (BUTAN) öğrendiğim kadarıyla anlatmaya çalıştım.
Evet, ülke çok küçük, çok yeni ve kişi başı milli gelir 3.000 dolar.
Ama çok iddialılar. Rejimleri meşruti monarşi. İnsanı önceliyorlar.
Demokrasi yönetim katından gelmesine rağmen inanılmaz içselleştirmişler. Trafik yok, futbol yok, kargaşa yok.
Büyük hedefleri var, gerçekleşmesi konusunda sabırlılar.
Kültürlerinden ödün vermiyorlar. Gelenekleri, vazgeçilmezleri.
Tüm platformlarda dünyaya seslenip, evrenin geleceği açısından kaygılarını paylaşmaya çalışıyorlar. Küresel ısınmanın yarattığı büyük kaosu hatırlatıyorlar.
Buna kendilerinin sebep olmamasına rağmen, sonuçlarından etkilendiklerini ve dünya ile birlikte sorumluluk taşımaları gerektiğine inanıyorlar.
Atmosferde ısı tutma özelliğine sahip sera gazlarına dikkat çekiyor, fosil yakıtlar konusunda tüm ülkelere örnek oluyorlar. Sınırlı güçleri ile yenilenebilir enerji peşindeler. Hiçbir canlıya zarar vermiyorlar. Asayiş sorunları yok, barışseverler. Belki merak edersiniz; Budistler. Mutluluk bakanlıkları bile var, ülkeleri ile gurur duyuyorlar. Zaman ölçülemeyecek kadar uzun gibi görünmesine rağmen giderek kısalıyor.
GEÇ DEĞİL…
Heyecanım ülkem ve İzne ihtiyacım olmayan ‘’DÜNYA’’ için.
Bir şey yapmalı!
Hiçbir şey için geç değil, zararlar giderilir; hasar onarılabilir.
Bilinir ki, umuda yolculuk ilk adımla başlar. Ve yılmadan, korkmadan direnmeyi gerektirir. İyi bir başlangıç yolun yarısıdır ve varılacak yeri; başlangıçtaki direnciniz, gücünüz, iradeniz ve amacınız belirler…
Bu Nevruz coğrafyamıza ve dünyaya barış getirsin…
Saygı, sevgi ve inançla,
Kemal YALNIZ/İktisatçı
Kemal YALNIZ/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 20 Mart 2022