UNUTMAK!

0

UNUTMAK!

Aslında bedenimizde en güçlü yaşayan hediyelerden biri de unutmaktır.
Yoksa aynı acı ve ya mutluluğu sürekli yaşasaydık sanıyorum mantık kalmayacaktı.

Şimdi bu anlamda yerini alan ‘yan kuruluşlar’ var.
Hastalıklar, aşırı sevinç ve bunu rekabete dönüştüren taraftarlık gelişmişliği…

Tek yanlı fanatizm!
Mantığı dışlamak!

Bu dünyada yaşayıp anında bize verilen bilgileri işimize geldiği gibi özümsemek bir zaaftır.
Örneğin Toto veya benzeri şans oyununda tahmin ettiğimiz takımın kazanmasını isterken rakibi küçümsemek ve onun başarısını yok sayıp görememek eksiğimizdir.

Toplumda sürekli baskı yaşıyoruz bu doğrultuda .
İzlerken, oynarken, hatta konuşurken bile…

Ben insan olarak bazen yorum ve değerlendirme hatasını da içine alan hoşgörü ile tarafsız kalma kavgasına destek bulmasam da mücadeleme devam ediyorum.
Hiçbir şey hak edilmeden elde edilmemelidir..
Sporda karşınızda daima rakip olduğundan mücadele ve kazanma farkı vardır.

Futbol ve spor artık tam anlamıyla bir borsa olmuş durumda.
Büyük paralar dönmekte ve uluslararası rekabet boyutunu bile aşarak hızla değişmektedir.

Futbolun nasıl oynandığı ikinci planda kaldı bir çok ülkede; ama birinci planda olan transferlerin özellikle fiyatları artık futboldan fazla dikkat çekmekte ve konuşulmakta.
Özellikle Mesut Özil transferinde ortalık bayram yerine döndüğünde ben sadece tek uyarıda bulundum:
“O bir futbolcu, takım değil!”
Mesaj anlaşılmadı ama şimdi tam da yerini buluyor.

Bu tezimdeki amaç; yeni futbol düzeninin sistemi zorlandığını vurgulamaktır .

Özellikle futbol daima ileri ülkeler diye adlandırdığımız seviyede geçerliydi. Ancak FİFA ve UEFA maalesef bazı gerçeklere sırtını dönüp kendini inkar eder oldu. Öncelikle ülkeler kendi futbollarını sunmuyorlar artık izleyene. Çünkü burada Ulusal turnuvalarda ortaya çıkan gerçek; yetersizlik nedeniyle bir dönem bazı futbolcuların kendi eğitimini verdikleri ve oynadıkları futbolun yıldızları yerine bazı oyuncuların tabiiyetini değiştirip takımlarında Ulusal forma ile oynamalarına imkan sağlamalarıydı.
Hatta biz de Aurello ile bu kervana katılmıştık!

Şimdi ise bir başka kıtada eğittikleri gençleri aynı şekilde kendi ülkesinin genci gibi pazarlamaları dönemindeyiz.

Bizler şaşkın olarak teknik adam ve futbolcu pazarına başka tercihler de sokanların sonucunda transfer mantığı ile piyasa oluşturan bir düzenin en küçük taklitçisi olduk ekonomik olarak.

Dünyanın geleceğini planlayanlar ekonomi olarak futbol endüstrisine bizi hazırlıksız soktular!

Şimdi bir anda tersinden bakılacak bir lig ve puan cetveli karşımıza çıktı.
Bazı kentler kendi takımlarını bizimle birlikte alkışlama şanslarını fanatik olarak tuttukları üç büyüklerin karşısına geçerek yaşıyorlar. Konyaspor, Adana Demirspor son örneklerdir.
Soralım, acaba ne kadar mutlular?
Ve hala neden o büyükler buralardalar?

Şunu ısrarla söylüyorum: Genç ve kendini geleceğe hazır tutan gençlerimizi bu alanda görmek zorundayız.
Hatta özel zorunluluk nedeniyle forma kapan ve 12 dakikalık oyunu ile dikkat çeken çocuklarımız neden bir anda kenarda kaldılar?

Cevabını hepimiz biliyoruz.
İki gerçek var:
Bir şeyi tam yapacaksınız ve günlük olana bulaşmayacaksınız.

Teknik adamları iki maçta gönderen ve geleni tek maçta ilah yapan düzensizlik anlatılmalıdır ki, kulüplerimiz gelecekte yabancı para babaları başkanlara teslim olmasın.

Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-Tek. Direktör-Akademisyen-Yazar

 

Adnan DİNÇER/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 19 Şubat 2022