Karışık Kaset
Sevgililer Günü
Ya sen olmasaydın ne yapardım?
Sevdam dedim, hatta karışık dedim bu sevda; latife yaparcasına bilir misin?
Ne zaman kafam karışsa düşünürüm seni.
Bilirim.
Çarem de sevdam da sende.
Sorarım,
Ya sen olmasaydın ne yapardım?
İşte bu cevabını bulamadığım.
Her şeyi bildiğini düşünür insan,
Anlatır uzun uzun, ah bir sorsan.
Yok, benim cevabım.
Ya sen olmasaydın? …
*(Ahmet Atıl Esendemir- Onun Adı Tutku kitabından “Ya Sen Olmasaydın?”)
Tam da şiir havası… Vazgeçemediğimiz… Şık olurken de severken de üzülürken de kahrolurken de.
Duyguların vücut bulmuş hali misali, şiirler.
En çok da bu zamanlarda ihtiyaç duyarız iki güzel söze. Duymak isteriz, söylemek isteriz yetmedi haykırmak isteriz cümle âleme.
Peki ya aşk, zamana yeniliyor mu? Direniyor mu?
Bu sorunun cevabı büyük olasılıkla yeniliyor şeklinde çıkacaktır. Çünkü hızla değişen dünyada geldiğimiz nokta maalesef böyle. O yüzden nostalji de hiç bitmeyecek gibi görünüyor.
İlk aşkını 30 sene öncelerinde yaşayanlar burada mısınız?
Hadi dönelim geriye yine saralım doldurduğumuz karışık kasetleri.
Bu yıllarda biriyle tanışmak, âşık olmak, âşık olunan kişiye duygularını ifade edebilmek hiç de kolay değildi. (Teknolojik hareketler bu denli yoktu.)
Hatırlayalım; mektup yazardık, şiirler daha bir anlamlıydı.
Ergen dönemlerde okul çay partileri olurdu. Orası tam yeriydi bu heyecanlar için. Çay partisinde erkek hoşlandığı kızı dansa kaldırırken etraftakiler heyecan ve merak içinde izlerlerdi.
Öte yandan “O beni seviyor” diyebilmenin kanıtlarından biri büyük bir heyecanla hazırlanan karışık kasetlerdi. Yazı dizimin en başında vermiştim bunun örneklerini ☺ bir de o zaman cep telefonu mu vardı? (Nerdee)
Aşk da sevgi de emek demekti işte o dönemlerde. Sadece bir jetonluk hakkın olurdu derdini anlatmaya. Bir de paran yoksa eyvah ki ne eyvah… Kim bilir kaç sevgili km’lerce yürüdü soğuk havalarda ya da kim bilir kaç âşık bekledi öyle saatlerce köşelerde.
Tıklamak değildi şimdilerdeki gibi, iki kere çaldırıp kapatırdı biri diğerini. Seni seviyorum demekti işte bu!
Güven bambaşkaydı, hassasiyet ve kırılganlık gerçekti belki de. İnanırdık, buradayım derse inanırdık orada olduğuna. Görüntülü konuşma mı vardı sanki kontrol edecek? Ama güven vardı, masumdu her şey.
Aşk, sosyal medya hikâyelerine bağlı değildi. Aşkın kıymeti sayfandaki fotoğraf sayısından ibaret hiç değildi.
Maalesef aşklar yeni versiyonuna geçti.
Hadi saralım kasetleri yeniden. Bakalım bu kez hangi şarkılar çıkacak arka arkaya? Gidelim o duygulara, sarsın ruhumuzu müziğin ve sözlerin ahengi.
Seni Seviyorum… bu iki kelimeyi doyasıya dinleyip söyleyebileceğiniz harika bir şarkı çıkıyor tam da zamanına uygun… 1994 yılında ilk kez dinledik bu şarkıyı genç ve kızların da yeni gözdesi denebilecek isim olarak çıktı Bora Öztoprak.
Bir diğeri ise madem konumuz aşk; konumuz 14 Şubat… Bakalım bu şarkı size ne anımsatacak?
Yıl 1995… Marş gibi söylenirdi yine.
Benimle çıkar mısın yerine, bu soru sorulurdu şarkı eşliğinde; Cesaretin Var Mı Aşka? ( hatta yere yazılırdı sokakta. Görmüştüm bunu yazanı da… )
Gülay o güzel yorumuyla bir kez daha söylesin o halde…
(Son söz yerine)
Aşka da cesaretimiz var, sevmeyi de biliyoruz. Ama zamana yenik düşmesek daha mı iyi olacak sanki? Çünkü sevgimiz megabaytların ötesinde, like deyince olmuyor öyle.
Sevgililer gününüz kutlu olsun ey sevgili okuyucu. Biliyorsunuz şarkıların adresi değişmiyor ve hafta içi her Çarşamba ve Perşembe CRITÜRK’te Karışık Kaset’te şarkılar sizlerle buluşmaya devam ediyor.
Sağlıcakla kalın, sonsuz sevgi sizin olsun…
Tuğba SARAÇLAR/kentekrani
Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 13 Şubat 2022