Anayasa Mahkemesi; “Terör örgütüne üye, iltisaklı gibi gerekçelerle kamu görevinden çıkarmanın OHAL’den sonra da devam ettiğini, bu düzenlemedeki yetkinin sınırsız olmadığını vurguladı.”
Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz’dan sonra ilan edilen Olağanüstü Hal’le (OHAL) birlikte, kamu görevinden çıkarılan kişilerle ilgili kararını açıkladı.
Yüksek Mahkeme, ‘terör örgütüne üye, iltisaklı’ gibi gerekçelerle kamu görevinden çıkarmanın OHAL’den sonra da devam ettiğini, bu düzenlemedeki yetkinin sınırsız olmadığını vurguladı.
Yüksek Mahkeme’nin bu kararının, İBB’deki soruşturmayı da etkilemesi bekleniyor.
Kamudan çıkarma kararlarının yargılama süreci bitmeden verilmesinin masumiyet karinesine aykırı olduğunu belirten AYM, ihraç kararlarıyla ilgili “Terör örgütü üyeliği suçundan ceza soruşturması veya kovuşturmasına maruz kalan ancak haklarındaki süreç tamamlanıp suçlu olduklarına dair kesin hüküm tesis edilmeyen kişilerin terör örgütü üyesi veya mensubu olarak nitelendirilmelerine sebebiyet verebilecek niteliktedir” değerlendirmesini yaptı.
AYM, kamudan çıkarmaya gerekçe gösterilen “7086 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun”un bazı maddelerini iptal etti.
AYM, kararında kamu görevinden “terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı” olduğu gerekçesiyle çıkarılan kişilerle ilgili verdiği kararında, ilgili kanunun bazı maddelerini iptal etti ve masumiyet karinesi vurgusu yaptı.
OHAL döneminde uygulamaya sokulan düzenlemenin olağan dönemde uygulanamayacağı belirtilen AYM kararında, masumiyet karinesiyle ilgili düzenlemeler hatırlatıldı:
“Masumiyet karinesi, Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında ‘Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz’ şeklinde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 36. maddesinde de herkesin iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Anılan maddeye adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, kendisine bir suç isnat edilen herkesin suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılacağı düzenlenmiştir.”
Kamudan ihraç kararlarıyla ilgili “Terör örgütü üyeliği suçundan ceza soruşturması veya kovuşturmasına maruz kalan ancak haklarındaki süreç tamamlanıp suçlu olduklarına dair kesin hüküm tesis edilmeyen kişilerin terör örgütü üyesi veya mensubu olarak nitelendirilmelerine sebebiyet verebilecek niteliktedir” değerlendirmesini yapan Yüksek Mahkeme, kararında şunları kaydetti:
“Dolayısıyla kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü olmadan kişilerin suçlu sayılmasına neden olabilecek ifadeler içeren kural masumiyet karinesini ihlal etmektedir.
Bu nedenle olağan dönemde Anayasa’nın 36. maddesinin birinci ve 38. maddesinin dördüncü fıkralarına aykırı olarak Anayasa’nın 13. maddesindeki güvencelerin ötesinde sınırlama getiren kuralın Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Anayasa’nın 15. maddesinde, olağanüstü hâllerde temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının kısmen veya tamamen durdurulmasına ve bunlar için Anayasa’nın diğer maddelerinde öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınmasına imkân tanınmakla birlikte bu yetki sınırsız değildir.”
AYM söz konusu düzenlemenin bazı maddelerini iptal ettiğini de belirtti:
“Haklarında kesin bir mahkûmiyet kararı verilmediği hâlde kişilerin suçlu sayılmasına neden olabilecek ifadelerin kullanılması, olağanüstü hâl şartlarında dahi dokunulması yasaklanan masumiyet karinesine aykırılık oluşturmaktadır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.”
Yüksek Mahkeme’nin bu kararının, İBB’deki soruşturmayı da etkilemesi bekleniyor.