Huzur ya da çılgınlık:
BALİ (1)
Endonezya’nın 17 bin 508 adasından biri de Bali. Yıldızı giderek parlıyor. Dünyanın sayılı tatil yerlerinden biri olmasına şaşmamalı…
Ada, misafirlerine sayısız olanaklar ve yaşanacak hayaller sunuyor çünkü.
Yeşil, turkuaz ve yüzlerce çeşit çiçeğin yarattığı renk cümbüşü içinde buluyorsunuz; adaya adım atar atmaz kendinizi. Hissettiğiniz ilk duygu huzur oluyor. Bali’yi tanıdıkça, huzura mutluluk da ekleniyor.
Çok da uzun olmayan tatil için Bali’yi seçerken itiraf etmeliyim ki, kum, güneş üçlemesi, Hint Okyanusu’nun uçsuz bucaksız sularında yüzmek gibi seçenekler hayli cazip gelmişti. Hele ki böyle bir deneyimin fiyatının, Türkiye’nin güneyinde lüks bir tatil yapmaktan daha hesaplı geleceği gerçeği, Bali kararını vermekte hayli etkili olmuştu.
Vize gibi önemli bir ayrıntıyla uğraşmak zorunda olmamak da cabası. (Türk vatandaşlarına Endonezya’ya girişte 90 günlük vize veriliyor.)
Nitekim ne kadar iyi bir karar verdiğim daha adaya ayak basar basmaz ortaya çıktı. Kişiye özel turu ayarlayan turizm şirketinin Bali’deki temsilcisinin görevlendirdiği rehber, frangipani çiçeğinden oluşan demeti boynuma taktığında, o harika koku, yaşacağım deneyimin de ilk işaretiydi aslında.
Ancak;
İLK ŞOK
Bali’nin başkenti Denpasar’ın havaalanından ayrılır ayrılmaz ilk şokumu yaşadım: trafik! Eyvah dedim… Huzurdu aradığımı; trafik beni zaten yeterince bunlatıyordu Istanbul’da.
Yollar İstanbul’u aratmayacak kadar yoğundu. Ve yine İstanbul’u aratamayacak kadar karmaşık işliyordu trafik.
Kurallara uyan yoktu ve her an biri, ani bir hareketle önünüze direksiyon kırabilirdi. Ve bir de motosikletler. Yüz metre içerisinde onlarcasının bir arada hareket halinde olduğunun söylemek kesinlikle abartı değil. Tam bir kargaşa. Ancak İstanbul trafiğine göre önemli bir fark vardı. Kimse sinirlenmiyordu.
GÜLEN İNSANLAR
O kargaşaya rağmen herkesin gülümsüyor olması, ilk anda garip gelebilir. En azından bana garip geldi. Ancak rehberim Stephano’nun açıklamasından sonra nedenini kavrayabildim. Bali, Müslüman Endonezya’nın bir parçası olmasına rağmen Hinduizm etkisi altındaydı. (Bali dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusunu barındırıyor. Ancak Bali’nin demografik yapısı ülkenin genelinden çok farklı.) Hinduizm inanışı da gülümsemeyi emrediyordu. Stephano da bir Hinduydu ve şu açıklaması hayli anlamlıydı: ‘’Ben akşam yatağıma yattığımda, gün içerisinde kaç kişiye gülümsediğimin muhasebesin yaparım.
Bir gün öncekinden az ise kendimi sorgularım. Bu, bizim yaşam tarzımız.’’
TURİZM CENNETİ
Bali tam bir turizm cenneti. Tropikal iklime sahip olması ve sıcaklık yıl boyunca 25-35 derece arası değişiyor. Altı ay kesintisiz güneşli mevsim. Güneşli mevsim dediysek bu, yağmur yağmadığı anlamına gelmiyor. Yolda yürürken üzerinizde belirecek bir bulut, sizi kısa sürede tepeden aşağı ıslatabilir. Beş dakika sonra ise hiç bir olmamış gibi güneş yine parlayıverir.
Nisan ile Kası ayları arasınsa ada turist kaynıyor. Halkın yüzde doksana tarımla uğraşıyor. Ana ürün pirinç; her tarladan yılda üç kez ürün alınabiliyor. Çeşitli tropikal meyveler, kakao, kahve ve baharatlar de yetiştiriliyor. Bali adası, konu olarak gelenlere inanılmaz güzellikler sunuyor.
Elbette ki ne istediğiniz çok önemli. Eğer herhangi bir çok yıldızlı otelde kum, güneş ve okyanus isterseniz, vaktinizin tamamını adanın güneyindeki Musa Dua ile Uluwatu’da yoğu ulaşmış lüks otellerde geçirebilirsiniz. Hint Okyanusu’nun pırıl pırıl suları sizi rahatlatmaya hazır. Üstüne bir de Bali masajı yaptırırsanız, keyfinize diyecek olmaz.
Ancak adanın kültürünü ya da yaşam tarzını merak ediyorsanız o zaman kuzey size muhteşem deneyimler sunuyor. Çok ucuz fiyatlara sadece size özel günlük turlara katılıp, zengin Bali kültüründe doyumsuz bir keşfe çıkabilirsiniz. Pirinç teraslarında gezintiler yapabilir, kahve planktonlarında yerel kahvelerin tadını yudumlayabilirsiniz. ‘’Ne çekiyorsun kardeşim’’ çıkışını duymadan rahatlıkla fotoğraf çekebilirsiniz. Hatta kızmak bir yana, fotoğraflarını çektiğiniz için insanların mutlu olduğunu hayretle göreceksiniz.
Konaklamak için adanın kuzeyinde ve ortalarında yer alan Ubud’u seçerseniz ki naçizane tavsiyem o yöndedir, ultra lüks otellerin size sunacakları sınırsız romantizmin doyumsuz keyfini yaşayabilirsiniz.
Yağmur ormanının içine gizlenmiş, doğayla ustalıkla birleştirilmiş otellerde, konforun nasıl bir şey olduğunu yeniden keşfedebilirsiniz. (Dünyanın en iyi 100 oteli arasında Bali’den tam 25 otel var.)
Ve yapılaşma için önemli bir not…
Bali’de 3,5 milyondan fazla nüfus yaşıyor. Bir dünya turisti de ekleyin, eder en beş milyon. Ancak görebildiniz bina sayısı çok az. Nedeni basit. Binalar ağaçların altında gizli. Bali’de bir binanın bir Hindistan cevizi ağacından yüksek yapılmasına izin verilmiyor.
BALİ MASAJI
Satır arasında öylesine değindiğim dünyaca ünlü Bali masajından ayrıca bahsetmeden Bali’yi yeterince anlatmış olmayız. Kaldığınız otel zaten size masaj hizmeti veriyordur. Ancak özel masaj salonlarında da daha uygun fiyatlarla çeşit çeşit masaj türlerinden birini seçebilir ve günün yorgunluğunu buralarda giderebilirsiniz. Her adım başında bir masaj salonu göreceksiniz zaten. Ancak dikkat! Rehberinizden hangi masaj salonunu seçmeniz gerektiği konusunda mutlaka tavsiye almalısınız, hijyen açısından bu çok önemli. Ayrıca lüks otellerin hemen karşısına kurulmuş pek çok masaj salonunda farklı hizmetler de önerilecektir size.
Selahattin NİZAM/Gazeteci-Fotoğraf Sanatçısı
Selahattin NİZAM/kentekrani
Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 11 Eylül 2021