Bir Film & Bir Yemek

0

SİNEMAMA

Bir Film & Bir Yemek

En sevdiğiniz yaz meyvesi hangisidir?

Benim için, yaz demek şeftali demektir. Şeftaliyi ısırarak, parmaklarımın arasından sularını akıtıp yemeye bayılırım.  Bundan alt yıl kadar önce mevsim kış ortası, bir film izledim. Filmde şeftalili turta yapıyorlardı. Yapılışından tutunda tüketilişine kadar her sahnesi iştah kabartıcıydı.

Film bitti aldı mı beni bir telaş. O şeftalili turta yapılacaktı. Marketler, pazarlar kış meyveleriyle dolu. Eskiden bazı marketlerde şeftali konservesi olurdu. Onu da bir türlü bulamayınca,  turtayı evdeki şeftali reçelinden yaptım. O gün nefsimi bir şekilde tatmin etmiştim ama mevsimi gelip de şeftaliler ortaya çıkınca, yaptığım turtanın kışınki ile uzak ara farklı olduğunu söylemem sizleri şaşırtmayacaktır.

“Aman efendim, ne turtaymış” dediğinizi duyar gibiyim. Benim gibi yemek tutkunuysanız, yaşamak için değil, yemek için yaşıyorsanız beni anlarsınız. Diğer en büyük tutkum olan sinemadan, yemeği cımbızlayıp çıkarmamın sebebi de bu. Bu tutkular olmasaydı, bu satırlarda yazılamazdı. Efsane şeftali turtasının tarifini sizlerle paylaşmadan önce her zaman olduğu gibi,  biraz filmden ve oyuncularından bahsedeyim.

2009 yılında yazar Joyce Maynard’ın  ‘Labor Day’ (Başka Türlü Bir Aşk)  adlı eseri çok satanlar listesinde uzun süre yer alınca bu durum yönetmen Jason Reitman’ın ilgisini çeker.  Yönetmen kitabın filmini yapmaya çoktan karar vermiştir ve vakit kaybetmeden de yazar ile irtibata geçer.  Aynı yıl içinde yazar ve yönetmen senaryo çalışmalarına başlarlar. Filmin çekimlerine başlanması biraz zaman alacaktır.

Yönetmen, daha senaryo yazım aşamasında kadın başrol oyuncusu için Kate Winslet’e karar vermiştir Kate’in karşısına hangi oyuncuyu koyacağını ise uzun süre düşünür ve sonunda Josh Brolin’e karar verir. Kate’in seksapeli ve oyunculuğu bu rol için tamdır. Yönetmenin tek korkusu Kate’in erkek oyuncuya ‘hayır’ deme olasılığıdır. Neyse ki bu olasılık gerçekleşmemiş, oyuncuların tutan kimyası ortaya seyrine doyum olmaz bir film çıkarmıştır.

Fakat Kate Winslet’ın yoğun iş programından dolayı çekimlere ancak 2012 yılının Haziran ayında başlanabilmiştir. Filmin mekân seçimleri için yüzlerce ev araştırılmış, yönetmenin tamam dediği mekân fazla modern bulunduğu için dekorasyonu değiştirilerek 80’li yıllara uyarlanmıştır.

Gelelim filmimizin konusuna; 13 yaşındaki “Henry Wheeler” (Gattlin Griffith)  depresyonla mücadele eden annesi  “Adele”(Kate Winslet) ile küçük bir kasabada yaşamaktadır. Henry ergenliğin getirdiği sorunlar, annesinin ağır depresyonu ve babasının yeni evliliğinde kurduğu düzen arasında sıkışıp kalmıştır. Bir gün alışveriş yaparken hiç beklemediği bir anda, hayatlarını tamamen değiştirecek bir adam ile karşılaşır. Bu gizemli adam, kanun güçlerinden kaçarken yaralanmış ve kendine saklanacak yer aramaktadır. Kanun kaçağı  “Frank Chambers”(Josh Brolin) Henry ve Adele’i, kasabadan geçecek ilk tren gelinceye kadar kendisini evlerinde saklamaları için ikna eder. Beklenen tren bir türlü gelmemektedir. İşçi bayramının yani resmi tatilin olduğu hafta sonuna denk geldiğinden, saklanma süresi ister istemez uzar. Frank, düşündüğümüz kadar korkunç bir suçlu değildir. Rehinelerine yemek yapar, evde tamir edilmesi gereken yerleri tamir eder. Hatta Henry’e evin arka bahçesinde birkaç beysbol numarası öğretir. Bu arada yaraları iyileşen Frank ve Adele arasında çok kuvvetli bir çekim olur. Bu çekim bir süre sonra duygusal bir bağa dönüşür. Hikâyeyi buraya kadar anlatacağım. Zira bu özetim sonrasında filmi izlemek isteyenleriniz olabilir.

Filmde bahsi geçen ‘Labor Day’ (İşçi Bayramı) bizde ki 1 Mayıs gibi kutlanmayan bir gün. Sosyalizmden ödü patlayan Amerika burada da ayrıksılığını göstermiş 1 Mayıs yerine Eylül ayının ilk Pazartesi gününü işçi bayramı olarak kutlanmaktadır. İşçilerin ekonomik ve sosyal haklarının kutlandığı barışçıl bir gündür. İlk olarak 1882 yılında Newyork İşçi Sendikası tarafından kutlanmış ve 1894 yılında ise ulusal (resmi) tatil olarak ilan edilmiştir.

Film ülkemizde iki isimle anılmaktadır, Biri ‘İşçi Bayramı’ diğeri ise ‘Başka Türlü Bir Aşk’. Ben, ikincisini daha çok sevdim.

Filmin ilk gösterimi Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapılmış. Sizlerle tarifini paylaşacağım turta, filmin en önemli detaylarından biridir. Filmin yapım şirketi Paramount Pictures, American Pie Counsil (Amerikan Turta Federasyonu; evet böyle bir oluşum var!) ile ortak bir çalışma yaparak 23 Ocak 2013 yılında yani ‘Dünya Turta’  gününde filmin Amerika’daki ilk gösterimini gerçekleştirmiştir. Dünya Turta gününün fikir babası Amerikalı bir nükleer mühendis, bira üreticisi ve yazar olan Charlie Papazian’dır. Kendi doğum gününü ‘Dünya Turta’ günü olarak ilan etmiş ve kabul ettirmiştir. 1970 yılından günümüze değin kutlanan turta gününde özellikle Amerika’da çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

Şimdi sıra bu güzel turtanın tarifine geldi, buyurun başlayalım.

Şeftalili Turta  (6 Kişilik)

Turta Hamuru

125 gr Tereyağı

1 Adet Yumurta

2 Su Bardağı Un

2 Yemek Kaşığı Pudra Şekeri

1 Yemek Kaşığı Elma Sirkesi

1 Çay Kaşığı Silme Tuz

Şeftalili İç

8 Adet Orta Boy Şeftali

2 Yemek Kaşığı Toz Şeker

1 Tatlı Kaşığı Tarçın

1 Tatlı Kaşığı Limon Suyu

Yapılışı: 

Turta için çok sert olmayan 8 adet şeftalilerimizin kabuklarını soyarak başlayalım. Kabukları soyulmuş şeftalilerimizi, bir süzgece koyalım ve fazla sularını bırakması için 5 dakika dinlendirelim. Suları süzülmüş şeftalilerimizi derince bir kaba alıp 2 yemek kaşığı toz şeker, tarçın ve limon suyu ile fazla ezmeden karıştırıp tekrar dinlenmeye bırakalım.

Şimdi turtanın hamurunu yapmaya geçebiliriz. 

Hamurumuzu ilk aşamada bir karıştırıcı (blender) kullanarak hazırlamaya başlayacağız. 1 su bardağı unu küp küp doğradığınız buz gibi tereyağı ile karıştırın. Soğuk ve kuru bir karışım elde edeceksiniz. Yağlı ununuzu tezgâhınızın üzerine alın, kalan unu, pudra şekerini ve 1 çay kaşığı tuzu karışıma homojen bir şekilde yedirin. Tam olarak karıştığına emin olduğunuz da bir çukur açarak yumurta ve 1 yemek kaşığı elma sirkesini karıştırarak una yedirin. İlk başlarda bir birini tutmayacakmış gibi görünen hamurunuz, elinizin de ısısıyla fazla yumuşak olmayan ama pürüzsüz bir hamurunuz olacak. Hamurunuzu eşit iki parçaya bölerek streç filme sarılı şekilde en az yarım saat buzdolabında bekletin.

Fırınınızı 200 derecede ısıtmaya başlayın. 

Dinlemiş hamurunuzu buzdolabından çıkarıp 5 dakika kadar oda ısısında bekletin. Artık tart kabınızla buluşmaya hazır hamurunuzu, bir merdane yardımıyla kabınızın şekline göre 1 cm kalınlığında olacak şekilde açın. Tart kabınıza yaydığınız hamurunuzu ellerinizle tabanda hava boşluğu kalmayacak şekilde yerleştirin. Bir çatal ile taban hamurunuzda birkaç delik açın. Şimdi tart hamurunuzun üzerine şeftalilerinizi koymaya başlayabilirsiniz, şeftaliler şeker ile birlikte tekrar suyunu salacağından ellerinizle ya da bir süzgeç ile süzdürerek almanızda fayda var. Şeftaliler hamurunuzun üzerindeki yerini aldıktan sonra şimdi tarınızın üstünü kapamaya geldi. Dilerseniz kafes şeklinde de kapatabilirsiniz, fakat ben filmdeki tarife sadık kalarak yuvarlak bütün bir hamur parçasını şeftalilerin üzerine koyarak tartımın son halini verdim. Üst hamura da   (kapak da diyebiliriz) çatalla bir iki delik açarsak tartımız pişerken nefes alır ve yırtılma, patlama olmaz.  200 derecede 25-30 dakika pişirin ve mümkünse (tabii soğuduktan sonra) üzerine bir top vanilyalı dondurma koyarak servis edin.

Afiyet olsun, iyi seyirler.

Selma SÖNMEZ/Radyo Programcısı

Selma SÖNMEZ/kentekrani

Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 31 Temmuz 2021

 

Yazarın Tüm Yazıları