Poseidon’un Trident’inde tatil yapmanın dayanılmaz cazibesi…
Tahmin ediyorum, başlık size pek bir şey çağrıştırmadı.
Haklısınız; bir antik Yunan tanrısının en önemli silahı olan üç dişli yaba (Trident) ile tatilin ne ilgisi olabilir ki?
Oysaki var; söz konusu eğer Yunanistan Rivierası olarak anılan Halkidiki ise…
Nasıl mı?
Halkidiki, Yunanistan’nın kuzeyindeki bir yarımada. Aslında Ege Denizi’nin kuzeyinde, üç parmaklı ele ya da Poseidon’un Trident’ine benzetilebilecek bir görünüme sahip üç yarımadanın birleşiminden oluşur. Aynı zamanda Orta Makedonya coğrafi bölgesine dahil bir il.
Halkidiki ili, yarımadanın merkezinde bulunan Polygyros kentinden yönetiliyor. Üç parmaktan biri; sadece kadınların değil, dişi hayvanların bile girişinin yasak olduğu özerk bir yönetim biçimine sahip Aynoroz (Mouth Athos) bölgesi. Diğer iki parmak, Kassandra ile Sithonia ise turizme alabildiğine açık.
Tanıdık kent isimleri
Yarımada’da üç büyük kent bulunuyor. Bunlar sırasıyla Nea Moudania, Nea Kallikrateia ve Polygyros. Dikkatinizi hemen çekmiştir; Nea Moudania, mübadele sırasında Bursa’nın Mudanya ilçesinden göç edenlerin yerleştikleri kentin adı. Keza yarımadanın en önemli tatil beldeleri olan Yerakini, Neos Marmaras, Ouranoupolis ve Nikiti dörtlüsünden, Neos Marmaras da hemen size Marmara adasını çağrıştıracaktır. Bu kentler yarımadanın üç parmağının kıyılarında yer alır ve yaz boyunca turistlerle dolup taşar.
Bölgedeki ilk yerleşimler Eğriboz adasından gelen Yunanlar tarafından MÖ 8. yüzyılda oluşturulmuş.
Stageira antik kenti büyük filozof Aristoteles’nin doğduğu kent olarak da bilinir. Bu arada Avrupa siyasi tarihi açısından Neos Marmaras’a özel bir atıfta bulunmak gerekir. Avrupa Birliği anayasasının ilk taslağı 2003 yılında burada toplanan AB ülkelerinin liderleri tarafından oluşturuldu.
Doğa tahrip edilmemiş.
Halkidiki, aslında Ege’yi andırıyor. Yollarına, yerleşim yerlerine varana kadar üstelik. Kendinizi Çeşme, Bodrum kıyılarında otomobil kullanıyormuş hissini engelleyemiyorsunuz. Önünüzde ve arkanızda sizinle birlikte aynı yöne giden ya da yolun karşı şeridinden gelen araçların bir kısmının Türkiye plakalı olması bu hissi iyice güçlendiriyor. Hani Yunanca ve İngilizce tabelalar olmasa başka bir ülkede olduğunuzu unutmanız içten bile değil. Ancak, bizim kıyılarımıza göre çok önemli bir fark var. Dağ taş yazlık evlerle bezenmemiş. Her yer yemyeşil çam ormanı. Altın kumlu plajlar işgal atında değil. Dilediğiniz plaja sorgusuz-sualsiz ve ‘’ücretsiz’’ girebiliyorsunuz. Eğer plajda bulunan tesisin şezlonglarını ya da masalarını kullanırsanız, o zaman yanınıza sipariş almak üzere bir garson geliyor. Siparişlerinizi verdikten sonra siz çağırmadıkça bir daha da uğramıyor. En lüks plajından en salaş olanına kadar yiyecek-içecek fiyatları neredeyse hiç değişmiyor. Türkiye’deki benzerleri ile karşılaştırmaya kalkmayın; fiyatlar, ’’hadi canım, yok artık’’ dedirtecek kadar uygun. (Lütfen Euro-TL hesabına girişmeyin, işin içinden çıkamazsınız. 1 TL eşittir 1 Euro olarak düşünmenizi tavsiye ederim)
İki ‘’farklı’’ beach!
Bu arada ‘’farklı’’ olanın peşinde koşanlar için bir sır verelim: Sithonia’daki Orange Beach ve Ethnic Beach’i görmeden dönmeyin. İkisi de alabildiğine salaş ancak; Orange Beach’in turkuaz sularında 1-2 kiloluluk çipuralarla birlikte yüzmek, onların ayaklarınızın altında ve sizden ürkmeden dolaştığını görmek anlatılmaz bir deneyim.
Ethnic Beach için söyleceğimiz şey ise şu: Uçsuz bucaksız bir kumsal ve kumların üzerinde 1960’lardaki hippi kültürünü yaşayıp giden insanlar. Çalan müziklerden, insanların davranışlarına kadar tam bir hippi kurtarılmış bölgesi gibi Ethnic Beach. Ve bir tek burada Türkçe konuşan insan sayısı yok denecek kadar az. Hatta giderseniz, belki de sadece siz! Ethnic Beach’te duş almak isterseniz, istemeyin. ‘’Duş 1 euro, izlemek 1.5 euro’’ tabelasını görürsünüz ama orada aslında bir duş yok! Keza ‘’Orange Beach’’te de duş bulunmuyor.
Kadınlara yasak!
Halkidiki’nin üç parmaklı yapısından ikisi alabildiğince turizme kucak açmışken birine ise giriş neredeyse tamamen yasak. Aslında kadınların yanı sıra dişi hayvanların girişinin bile mümkün olmadığı Athos’a girebilmenin tek yolu (sadece erkekler için) önceden izin almak. Günde en fazla 100 erkeğin girebildiği bölgede manastırda konaklıyorsunuz ve konaklama ücreti ya da yiyecek içecek bedeli ödemiyorsunuz. Athos, Yunanistan içinde özerk bir yönetim biçimine sahip. Bölge Aynoroz özerk bölgesi olarak biliniyor ve Avrupa Birliği içinde sık sık tartışmalara konu ediliyor.
Athos politik açıdan Yunanistan Dış İşleri Bakanlığı’na, dini açıdan İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı. “Keşişler Diyarı” olarak da bilinen bu bölgede 20 manastır bulunuyor. Nüfusu 2,500 kişi civarında. Bu manastırlarda yaşayanlar ortak bir yaşam sürdürüyorlar. Herkes sorumlu olduğu işi bir karşılık beklemeden yapıyor. Bölge, her manastırdan bir temsilcinin oluşturduğu 20 kişilik bir meclis tarafından yönetiliyor.
Athos dağı UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor ve Ortodoksların en kutsal bölgesi olarak kabul ediliyor. Bölgenin turizme açık olan tek bölgesi ise Ouranoupolis ki, bu da Athos’un üçte birlik bölümü demek.
Tabii ki deniz ürünleri
Yunanistan denince aklan hemen deniz ürünlerinden yapılan yemekler geliyor. Nitekim Halkidiki’de irili ufaklı pek çok restoran var. Ve hepsinde menü, ağırlıklı olarak tabii ki deniz ürünlerinden oluşuyor. Dilediğiniz yerde yemeğinizi gönül rahatlığıyla yiyin; lezzetleri garanti. Porsiyonlar hayli cömert, bu nedenle siparişlerinizi dikkatli verin. Izgara ya da tava kalamar istediniz diyelim, kalamarın tamamı geliyor önünüze. Şunu ya da bunu mutlaka tadın demeye hacet yok; keşif duygunuzu yemeklerle de tatmin edin; yani keşfedin. Fakat cacikiyi (cacık) es geçmeyin.
Bu arada restoranlarıyla ünlü yerler de var Halkidiki’de. Bunlardan biri Kasandra’daki Afitos köyü. Tarihi dokusunu olduğu gibi korumuş bu köy, gece hayatıyla da ünlü. Köyde pek çok bar bulunuyor. Bu arada uçurumun kıyısında trafiğe kapalı bir sokakta bölgenin en önemli restoranları diziliyor. Muhteşem bir manzara eşliğinde gün batımında yemeğinizi yerken ev yapımı şaraplardan da yudumlamak isterseniz, unutmayın: rezervasyon şart. Yoksa masaya oturabilmek için sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz.
Sithonia’daki Neos Marmaras da plajlarıyla, otelleriyle olduğu kadar, restoranlarıyla da ünlü bir kent. Deniz kıyısında kumsalın üstüne dizilmiş masaları, tatlı esintisiyle muhteşem bir ortam sunuyor Neos Marmaras. Gece manzarası müthiş, büyülenmemek mümkün değil.
Agios Nikolaos
Fakat bir köy var ki; ona ayrı bir parantez açmak gerekir. Agios Nikolaos köyü, bir köyün turizm ile kalkınmasının en önemli örneklerinden biri. Sımsıcak, tertemiz, pırıl pırıl, tarihi dokusunu koruyan huzurlu bir yer Agios Nikolaos.
Ancak Cuma geceleri her şey değişiyor. Köyün meydanı hınca hınç doluyor.
Manzarayı gözünüzde şöyle canlandırın: Köy meydanının ortasında bir şadırvan. Meydan, restoranlar ve kafelerle çevrelenmiş. Cuma geceleri tüm restoranların ortak tuttuğu müzik grubu geliyor ve tam saat 21.00’de eğlence başlıyor. Meydan şenleniyor, köyün papazı da eğlenceye dahil oluyor. Gece ilerledikçe hünerlerini sergilemek isteyenler çıkıyor meydana ve coşku iyice artıyor.
Peki ya konaklama?
Konaklamak için pek çok seçenek var Halkidiki’de. Lüks oteller ya da kiralık villalar; tercih size kalmış. Bu kez tercihimizi Gerakini yakınlarındaki Trikorfo Beach’ten yana kullandık. Burada kiraladığımız lüks villada bir hafta boyunca keyifle kaldık. Konaklama seçenekleri, her isteği karşılayabilecek kadar geniş.
Malum Yunanistan sınır komşumuz. İstanbul’da yaşayanlar için otomobille Halkidiki’ye gitmek 7 saat yolculuğu göze aldıktan sonra iyi bir seçenek. İpsala üzerinden Yunanistan’a geçtikten sonra bomboş bir otobanda keyifle yolculuk yapabilirsiniz. Bir başka seçenek ise Selanik’e uçakla gidip oradan otomobil kiralamak. Sonrası gidilecek bölgeye göre 45 dakika ile 1.5 saat arası bir yolculuk.
Aşılarınızı olduysanız ve maceraya hazırsanız, gidip en az bir 10 gün kalmanızı ve yöreye keşfetmenizi şiddetle tavsiye ederim. Sonra tekrar gitmek isteyeceğinizi garanti edebilirim.
Selahattin NİZAM/Gazeteci-Fotoğraf Sanatçısı
Editing: Oğuz HAKSEVER
Selahattin NİZAM/kentekrani
Youtube Kanalına Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 02 Haziran 2021