Tükendik!
Avrupa şampiyonasında hiç beklemediğimiz bir son ile karşı karşıya kaldık…
Önceden takımın futbol adına eksik yanlarını ama nasıl avantajlı olabileceğini konuştum, yazdım ve Teknik Direktörümüze destek verdim.
Kötü huyumuz her zaman depreşiyor !
Çabuk doyuma ulaşıyoruz…
Başarılı bir çıkışın arkası çoğu kez hüzün oluyor.
Çünkü hayalimizin sınırı yok!
Ben bu kadronun mutlu sona ulaşmaması için sebep bulamıyorum.
Önceki karşılaşmalara ve sonuçlara baktım.
2 gol yiyorsun ve sonra beraberliği yakalıyorsun.
Arkadan Fransa devini yenerken gol atıyor ve yemekten korkmuyorsun.
Üç futbolcumuzun başarılı olduğu Lille takımının PSG devini aşıp Fransa’da şampiyon olmasını yaşıyorsun.
Bunlar önemli başarılar olurken devamlılığın önemini kavrayamıyoruz.
Defans blokunda sert, diri ve sağlam bir forma kapma kalitesi var.
Kalemizde yeni ve başarılı gençlerimiz güven veren klasta.
Orta alanda becerili ama savaşmayan tiplerin yanı sıra boğuşan ve basit oynayan gençlerimiz de var!
Futbolcularımız dikkat çekiyor…
Her zaman etkili olacağını düşündüğümüz taktik ve özgüven; onu tetikleyen çağdaş futbol gücü ile futbolcularımızın doğru oynama motivasyonlarını sahaya yansıtacaklarını sanıyoruz.
Burada lastik patlıyor!
Nedenlerini sosyolojik yapı ile transfer gevşekliği ve diyalog eksikliğine bağlamak olasıdır.
Futbol, maça göre özel bir takım olma oyunudur.
Gerçek; duygular, etkilerle değil, oyunu cesaretle sahaya yansıtıp sonuç alma becerisinde yatar.
Sorumlusu ve yetkilisi teknik direktördür.
Günümüz futbolunda başarı; özellikle orta alan yani ikinci bölgede üstünlük kurup topu rakipten çabuk almak ve süratli atağa dönüştürmekte yatar.
Bunu sağlayamadık ve en önemlisi daha önceleri de bu sezonda futbolculara yansıyan transfer iletişimi tedirginliği motivasyonumuzu bozdu.
Oysa buna kapalı olmak gerekliydi.
Sezon sonu olsa da başarıya kararlı kafaların eksikliğini gördük.
Adeta tükenmişlik sendromu yaşadık.
Neticede şunu unutmamalıyız; futbolumuz sınır ötesinde başarılı ise varız!
Yoksa, borsada kendine yer arayan çıkarcıların elinde gelenleri de çabuk tüketiriz.
Yaşam, sosyal eğitim ve eğilim farklılıklarımız var…
Meslektaşına ve önerilerine saygı duymayan; basit hataları dahi kenardan düzeltmeye yeltenmeyen ‘duygusal’ yapılarla çıkış yakalayamayız.
Son cümlemi söylüyorum:
Çok yanlış bir süreç yaşadık; son şansımızı futbolcuları ‘kötü futbol’ şablonuna kurgulayarak kullandık!
İkmale kalınca onu da beceremedik ve sınıfta kaldık öğretmenim!
Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-Tek. Direktör-Akademisyen-Yazar
Adnan DİNÇER/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 22 Haziran 2021