Fenafiljön

0

Fenafiljön

Boşuna sözlüklere bakmayın.
Deyimi ben uydurdum. Maksadımın ne olduğunu birazdan açıklayacağım.
Size çok tanıdık gelecek.
Tasavvufta “Fenafillah” vardır hani… ölmeden önce ölüp Tanrı ile bir olma mertebesidir.
Sufiler temrinlerine öyle çok devam ederler ki, bir müddet sonra Tanrı ile aralarındaki ayrı gayri oluş sona erer.

“Fena” yok oluş demektir. “Fil” bağlantısı gerçeklik anlamı içerir. “Jön” ise bildiğimiz Fransızca “Jeune”den tornistan edilmiş olup ‘esas oğlan ya da kızı” işaret eder.
Kısaca bizim uyduruk “Fenafiljön” kelimesi, esas oğlan ya da kızda yok olarak onların evrenine geçiş gibi bir anlama sahiptir.

***
Peki, biz bu tanımı nereden hatırlıyoruz?
Hele bir düşünün bakalım…
Mesela gözünüzün önüne anneniz, teyzeniz ya da herhangi bir büyüğünüz gelsin… oturmuş televizyonda dizi izliyor olsunlar…
“A salak kız! Belli ki seni aldatıyor işte! Aptal mısın nesin?..”
“Vur aslanım! Hiç çekinme! Seni deyyus seni! Kâr mı kalacaktı yanına?”
“Beter ol e mi!”
“Çocuğum sende de akıl bir parça kıt mı ne?”
“Ellerine sağlık!”
“Hah! Öyle tut! Savur şimdi kılıcı!”
“Fesuphanallah!”
“Hadsiz!”

***
Farkında mıyız?
Özellikle geçen sene Pandemi başladı başlayalı, bu televizyon ile konuşmalar çok arttı.
Çevremdeki birçok insandan aynı şeyleri duyuyorum…
Özellikle 65 yaş üstünün durumu vahim. Neredeyse 1 senedir günde 3-4 saat dışarı çıkabiliyorlar. Çoğu o kadar bile çıkamayıp ev hayatlarına gömüldüler.
Tabi ki tek meşguliyetleri televizyon ve diziler.
Dizi karakterleriyle hemhal oluşlar..
Sonu bilinmeyen bir labirentte ilerliyor gibiler ve artık dizi oyuncularından başka tutunacakları dal da kalmadı. Onlar da kendi karakterlerini oyuncuların kurgu kimliklerinde yeniden inşa ediyorlar.
Evet, işin bir tarafı komik filan ama.. öte yanında ise kocaman bir trajedi var.

***
Peki, Platon’un ünlü “Mağara Alegorisini” bilir miyiz?
Temsile göre, birçok insan bir mağaraya, yüzleri mağara duvarına dönük olarak zincirlenmişlerdir. Arkalarındaki mağara girişinden bazen ışık gelmekte ve bazen de o tarafta gezinen insanların gölgeleri duvara yansımaktadır. Doğuştan beri mağarada bu şekilde yaşayan insanlar, bir müddet sonra gördükleri gölgeleri gerçeklik olarak algılamaya başlarlar.
Sonunda bir gün o insanlardan biri, zincirinden kurtulup mağara dışına çıkar ve gerçekliğin bambaşka bir şey olduğunu anlar. Dönüp bunu arkadaşlarına anlatmak ister ama onları asla ikna edemez.
Çünkü iş işten çoktan geçmiştir.

***
Bir iletişimci olarak, derin korkularımdan biri bu.
Belki de artık iş işten geçmekte midir?
Biz insanlar, bir gün mağaradan çıktığımızda gerçekliklere yeniden kavuşabilecek miyiz? Platon’un Mağara Alegorisinde zincirini kırıp da dışarıya çıkan insan, hakikati sorgulamayı öğrenir. Bu çok güzel… ancak acaba herkes hakikati yeniden sorgulayabilecek midir?

***
O zaman şuraya bir soru bırakayım da öyle bitireyim.
Hani “fenafillah” kavramından yola çıkıp da “fenafiljön” kelimesini uydurduk ya…
Soru şurada dursun…
Gerçek hayatta fenafillah’ı yaşayıp da dönenlerin kaçı, eski sosyal yaşantısına sorunsuz intibak edebilmiştir?
Bu bir ima ve olumsuz yargı değildir… bilakis, belki sufilerin yalnızlığına bir göndermedir.
Belki sonrasında çevrelerini birçok müritleri kuşattı ama dinler tarihinden biliyoruz ki, bir kısmı da “Cübbemin içinde Allah var” dedikleri için idam edildiler!
Ki, bu bir kısım sufi, gerçekte Tanrı ile tek vücut olmuşlardı.
Jönlerle değil…
Video Düzenleme : Oğuz HAKSEVER

Dr. A. Erhan AYBERK

 

Dr. A. Erhan AYBERK/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com  28 Nisan 2021

Yazarın Tüm Yazıları