Bazı Şarkılar Toplum Hafızamızda Kodlanmıştır

0
Bazı Şarkılar Toplum Hafızamızda Kodlanmıştır
Yıl 1982, 12 Eylül darbesi daha henüz çok sıcak. TRT’nin başında Macit Akman komutan var.
Ülke gündeminin biraz soğutulması ve yurttaşların terörün seneler süren kasvetinden bir parça uzaklaştırılması lazım.
Sağdan ve soldan giden günde 25’e varan Can’ın anıları daha çok taze…
Nereye gideceksek gidelim, sabahları evden çıkarken aile olarak vedalaşmaları yaşadığımız günler hiç uzakta değil.
Hangi kör kurşunla eve dönemeyeceğimizi bilemediğimiz günlerden, askerin ağır baskısı altında tekrar hayata tutunmaya çalıştığımız günlere geçiyoruz.
Mülkiye’de öğrencilere “siyasal katılımın” yüksek olmasının iyi bir şey olduğunu öğretirler.
Bu oranın yüksek olduğu ülkelerde, bilinçli siyasi tercih kullanan çoğunlukların, ülkeleri daha kabul edilebilir politik gündemlere kavuşturduğu örneklenirdi.
Ancak asker ise böyle düşünmüyor ve ufaktan vatandaşları başka şeylerle oyalamaya çalışıyordu.
Soğuma… Mümkün mertebe soğuma…
Macit Akman’a da böyle bir görev verilmiş olmalı ki, dev bir bütçeyle bir dizi yaptırmaya girişti.
Yugoslav Televizyonu ile ortak çekimler yapıldı. Yugoslav vatandaşı güzeller diziye konuk oldu. Yönetmen ise Yücel Çakmaklı… t
Teknik ekipte de hatırı sayılır Yugoslav var…
İşte, Hacı Arif Bey dizisi böyle bir ortamda girdi hayatımıza…
Konu da güzeldi.
Bir muhteşem bestekâr, önce Abdülmecit ve sonra da Abdülaziz tarafından öyle seviliyor ki, saraya alınıyor. Orada 3 ayrı seferde 3 ayrı cariyeye sevdalanıyor. Her seferinde affedilip gönlüne girenle evlendiriliyor.
Bir yandan sarayın müzikte batılılaşmayı temsilen alıp, Musıka-i Hümayun’da baş otorite yaptığı İtalyan Donizetti Paşa var; diğer yanda ise geleneksel Türk musikisi adına yeri geldiğinde Donizetti ile ters düşen bizimkiler var.
Ah dostum, en fenası ise Yugoslav güzeller var…
Öyle güzel ve sempatikler ki, ekrandan gözlerimizi ayıramıyoruz…
Yemişiz memleketteki siyasi iklimi; azıcık tüfekleri soğutmak (!) da biz gençliğin hakkı…
Ekran karşısında hayallere dalıp gidiyoruz.
Ve, gelsin terennüm… Hacı Arif bey rolündeki Ahmet Özhan da, cariyelere öyle bir güzel öğretiyor ki;
“Vücud İkliminin sultanı sensin / Efendim derdimin dermanı sensin”
Bir çift sımsıcak göz, tatlı ve munis gülümseme ile, Yugoslav güzel oradan ruhumuza sesleniyor.
Dönem arkadaşlarımla zaman zaman sohbetini ederiz.
Konu;  “Vücud ikliminin sultanı sensin”e gelince… Hala ilk günkü gibi büyülenip dinleriz.
Muhtemelen o dönemi ve o gündem soğutmaları yaşamamış kuşaklar için, bizimki kadar bir şey ifade etmeyecektir.
Ancak biz o şarkıyı dinlediğimiz anda, dünyadan kopuşlarımızı ve zihinlerimizin anlık esrimelerini hep hatırlayacağız.
Şarkı, aynı zamanda bambaşka ruhsal kodların notalarına da basar bizde.

Dr. A. Erhan AYBERK

 

Dr. A. Erhan AYBERK/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com  27 Şubat 2021

Yazarın Tüm Yazıları