Mesut Özil…
Benimle bire bir iletişimi olmayan ama futbol adına hangi formayı giyse başarısı için yanında olduğum bir Dünya yıldızıdır Mesut. O’ na sadece sormak isterim.Acaba Mesut ne kadar MES’UT bu son yaşadığı alemde !
Real Madrit’ten önce Low’ ün Alman Milli takımında oynamak ve Dünya kupasını kaldırmak ötesindeki Arsenal’a uzanan saha başarısı ve kimliğinden insaflı sonuç çıkartmak bize düştü.
O bizi tercih etmedi diyerek konuyu karalamak yerine bizim vatandaşımız olarak eğittiğimiz alt yapıdan gelmeyen Brezilyalı Aurello’ya verilen Milli formamızın varlığı da dikkate alınmalıdır !
80’li yıllarda Milli takımın alt yapısını kararlı şekilde oluştururken harika bir sonuç ve başarı ortaya çıktı.
İki önemli gerçekle yola çıktım.
Yurt dışında aldıkları doğru eğitim sonucu kendilerini kabul ettiren gençlere sahip çıkmak ve ekolümü devam ettirdiğim Yeşilköy ikinci amatör küme takımına bağlı açtığım futbol okulunun gençlerine forma vermek.
Feridun Alkan, Burak Dilmen, Adnan Gülek ile yurt dışı: Tuncay Şeker, Engin Saral, Cem Çıtak, Ahmet Salcı ile iç tercihlerim cesaretimin bir göstergesiydi.
Rıza Çalımbay, Murat Şimşek, Zafer Tüzün, Mahmut Aydın, Tanju Çolak, Turgut Uçar, Erdi Demir, Metin Tekin, Oğuz ve kalede Eser Kardeşler, Mehmet Eren, Hayrettin Demirbaş’lar önemli bir çalışmanın ürünüydü.
O zaman Berlinde bana karşı tuzak kuranların daha önceki tercihleri ile ilgilenmemiştim! Yani zor dönemde yeni oyun düzeni kafamda tavizsiz gerçekleşirken, ona uyan gençler de yurt dışından ve kulüplerden geleceğe dönük seçiliyordu.
Bir kitap konusu olacak kötü senaryolara boyun eğmeden artık Macaristanı 3-1 yendiğimiz efsane ile oyalanmaktan kurtulacaktı…
Bu süreçlerde iki önemli çıkışım da Akademi ile Futbol Federasyonun kurslarından mezun olanları birleştirmekti.
Bu durum kimilerinin işine gelmedi. Ancak Mesut Özil bu gençlerin daha sonraki yıllarda açtığı yoldan gelen bir yıldızdır. Tercihini Dünya kupası gediklisi Almanya adına kullanması eleştiri konusu olmamalıdır. Bu yanlışa takılıp kulüpçülük yapmak hiç bir futbol ilgilisine yakışmaz.
Şahsen Mesut bizim futbol dünyamızda Zonguldaklı bir ailenin şımarmayan Futbol yıldızımızdır. Oyunda değişik estetik yapı ve yumuşaklıkla faulsüz oynayan Maestrodur. Son başına gelen olayların arkasında oynadığı kulüp ve bazı ülkelerin ayıbı da yatar.
Mesut aynı zamanda profesyonellik gereğinin ötesinde saha dışında kalmıştır.
Ama fizik olarak bir yıla yakın maç yeteneğini kaybetmiş olsa da, asıl sorun tribündeki seyirci coşkusundan uzak kaldığı yalnızlıktır !
Fenerbahçe büyük ve destekli bir yatırım ile sadece hedef için değil bana göre sahiplenme ekonomisi ile konuya yakın ihtiyaç gücünü göstermiştir.
Belli ki şampiyonluk kovalamakta ve Avrupada Mesut’lu kadro ile kendisinden bahsettirmek istemektedir.
Bunu taraftar gözü ile değil Futbol aşkı ile sahiplenebiliriz.
Mesut’un işi zordur.
Bir çok tabuları yıkmak ve kendini Dünya futbolunda yeniden ortaya koymak isterken ülkemiz gerçeğinde ve takımında sıkıntı çekecektir.
Zira futbolumuz çok yaralıdır.
Kalitesi yetersiz ve sürpriz doludur.
Onun saha içi gayreti topla buluştuğu zaman oyuna etki eder.
Acaba ne kadar bunu gerçekleştirecektir.
T. Direktörü onu etkileyecek yeni yaratıcılıklar yakalamak zorundadır.
O bir “dahi beyni” taşıyabilir ama fizik gücü düşünceyi ne kadar eyleme dönüştürecektir ?
Sahada kendini ne kadar kaybettirecektir ? Ters kanatta gol pasları ile mi ,yoksa forvet arkası forvete yakın mı oynayacaktır. ?
En önemlisi, kendisine yapıştırılacak adam markajından kurtulması için topa nasıl ulaşacaktık ?
Olağanüstü zeki ve ölümcül, netice pasları atan Mesut’un topla buluşması ancak topu kazanan Fenerbahçeli oyuncuların daha çok savunma yapma gayreti ile olur.
Çünkü Mesut asla savunma yapmayan bir lüks futbolcudur ve tek yönlü oyuncudur. Özelliği kendini sahada unutturması ve üstün tekniğidir.
Basit ve tek pasla çözümüdür.
Ancak, akıllı ve reaksiyonu olan futbolcu ile başarılı olabilir.
Çözümcü olmak için ona uygun özel taktik ezberletilmelidir.
Benim aklıma son takılan gizem böylesine büyük bir futbolcunun neden başka takımlar tarafından istenmediği ve Amerika ile Türkiye arasında tercihe zorlanmasıdır.
Kendisine başarılar diler, bizim futbolumuz için bir zenginlik olmasını temenni ederim.
Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-Tek. Direktör-Akademisyen-Yazar
Adnan DİNÇER/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 24 Ocak 2020