Kriton Curi’yi Anmanın Tam Zamanı…
Boğaziçi Üniversitesi, tepeden rektör ataması ve öğrencilerin protestosuyla gündeme gelince, uzaktan izlediğim olaylar beni eski günlere götürdü. Bu üniversite denilince; meslek hayatımda önemli haber ve bilgi kaynağım olan Prof. Kriton Curi’yi anarım.
Kriton Curi’yi(1942-1996) çok genç yaşta kaybettik, şimdilerde yıllarını verdiği üniversitesinin bir salonunda ve İstanbul Kozyatağı’ndaki, bir parkta adı yaşatılıyor.
Curi, Boğaziçi Üniversitesi’nin sevilen, sayılan ve de özellikle çevre koruma projeleriyle uluslararası alanda tanınan bir öğretim üyesiydi. İstanbul’da doğmuş, eğitimini Robert Kolej ve İTÜ’de yapmış bir bilim adamıydı. İnşaat Mühendisiydi ve kent atıklarının ortaya çıkardığı sorunları giderecek projeler üzerine çalışıyordu. İşin içinde atık olunca çevre sorunlarının her alanında vardı Kriton Curi.
Curi’nin Ülkeye En Büyük Katkısı
Çevre teknolojileri konusunda araştırma ve makaleleri olan Curi, ülkemizde katı atıkların değerlendirilmesine öncülük yaptı. Katı Atık Kirlenmesi ve Denetimi Türk Mili Komitesi’nin(KAKAD) kuruluşuna önemli katkıda bulundu. Televizyon haberlerinin TRT’nin iki kanalında izlenebildiği 80’li yılların sonuydu. Ne özel tv’ler vardı, ne internet… İnsanlık harfli kuşaklarla değil, yıllı kuşaklarla anılıyordu. Kriton hoca da 68 kuşağındandı. Çevre sorunları konuşulmaya başlanmıştı, gerçi bu tür haberlere fazla kulak asan yoktu.
Doğal Hayatı Koruma Derneği’nden Murat Yarar, Türkiye’deki kuş türleri ve göç yolları üzerine bir araştırma projesi üzerinde çalışıyordu. Ben de TRT muhabiri olarak bu çalışmaları sık sık haber yapıyordum. Kriton Curi ile temasım bu haberler üzerine başladı. ‘Atıklar ve kuşlar ne alaka’ diyeceksiniz ama çok alakalı. Çünkü her türlü katı ve kimyasal atıklar önce balıklar ve kuşları vuruyor. İstanbul, yırtıcı kuşlar da olmak üzere pek çok kuş türünün binlerce yıllık göç yolu üzerindeydi. Milyonlarca kuş yılın belirli dönemlerinde boğazın üzerinden Kuzeyden Güneye, Güneyden Kuzeye göç edip duruyordu.
Kuzey Ormanları Mutlaka Korunmalı
İstanbul’un fosseptik çukuru haline gelen Marmara Denizi’nde balık türleri azalıyor, kentte artan yapılaşma, hava kirliliği ve gelişi güzel kurulan çöp alanları kuşları tehdit ediyordu.
Curi, bu sorunları gündeme getirirken, ayrıca Karadeniz’de artan tehlikeye ilk dikkat çeken uzmanlar arasındaydı. O’na göre, nehirler yoluyla gelen Avrupa atıkları Karadeniz’de sülfür oranını giderek artırıyordu. Bir İstanbul aşığı olan Curi, insan icadı her türlü olumsuzluktan korunması için İstanbul’da özellikle Kuzey ormanlarına sahip çıkılmasını istiyordu. 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan da “Üçüncü Köprü cinayettir’ diyerek, Curi gibi düşünen bilim insanları ve çevre örgütlerine destek veriyordu.
Curi kentlerde vahşi depolama yapılan çöp alanların sonunda patlayacağını söyleyen bilim insanıydı. Bu sözlerin üzerinden iki yıl geçmeden 1993 yılının Nisan ayıdan Ümraniye Hekimbaşı çöplüğü metan gazı sıkışması yüzünden patlamış, 39 kişi ölmüştü. 12 kişinin cesedi hiç bulunamadı.
Curi genç öldü, Kuzey ormanlarındaki yapılaşmayı, üçüncü köprüyü, dünyanın kıskandığı havalimanını falan göremedi. Meslek hayatıma katkıda bulunan, hem haber hem de ders veren ender insanlardandı. Tıpkı TEMA kurucusu Hayrettin Karaca gibi. Boğaziçi Üniversitesi deyince benim aklıma ilk gelen Kriton Curi olur.
Acaba yaşasaydı Kanal İstanbul’a nasıl bakardı?.. Bu tür soruları anlamsız bulurum. Ancak Kriton Curi’nin yolundan yürüyenlerin, hem ülkeyi, hem de dünyayı çok sevdiklerine adım gibi eminim. Boğaziçili Kriton Curi’yi saygıyla anıyorum.
Cengiz ERDİL/Gazeteci
CengizERDİL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 17 Ocak 2021