Netflix Uyuma… Bursaspor Belgeseli Vizyona! 

0
Netflix Uyuma… Bursaspor Belgeseli Vizyona! 
Efendim Bursalı değilim. İzmirliyim. Küçüklüğümde Altay’ın Bursaspor maçları heyacanlı olurdu. 86’da Türkiye Türkiye Kupası finalinde  kupayı Bursa’ya kaptırmanın üzüntüsünü yaşamış bir şehrin çocuklarından biriyim.
Babam, ben küçükken maç anlatmaya Bursa’ya gittiğinde ailece bu şehire gitmişliğim de var. Spor basınına girdikten sonra yıllardır Bursa’ya gider gelirim, birçok da dost edindim bu güzel şehirde…
Pandemi döneminde zaman zaman evde internetin başında birçok belgesel izleme fırsatım oldu. Michael Jordan’ın hayatını konu alan The Last Dance ve Sunderland’ın belgeseli Till I Die ve Leeds United’ın yeniden Premier Lig yolculuğunu konu alan Take Us Home’un etkisinde kalmadım desem yalan olur.
Türkiye’de böyle bir belgesel yapılır mı, bilemiyorum. Mesela benim aklımda 1966-1967 yılında Altay’la Göztepe’nin oynadığı Türkiye Kupası finali aklıma… Aynı şehrin ve aynı ilçenin iki takımının 2-2 biten maçın ardından kura çekiminde Altay’ın kupayı müzesine götürüşü… Pandemiden önce hemen hemen her yıl toplanırlardı o finalde forma giyen futbolcular… Hepsi birbirinin yakın arkadaşı… Ama bu sezon o Göztepe’nin iki efsanesi Halil Kiraz ve Nevzat Güzelırmak’ın ardı ardına ölümü sadece Göztepelileri değil, Altaylıları da yasa boğdu.
Yıllar önce Lucescu “Aman dikkat edin, Türkiye futbol ligi Romanya ligine dönebilir’ derken büyük tepki çekmişti. Aradan belki 15 yıl geçti ve ünlü teknik adamın sözü gerçek olmasına çok az kaldı. Bir dönem ilkbahar aylarında çeyrek ve yarı finali gören takımlarımız Avrupa’da dibi gördü; daha kış başlamadan Avrupa’ya veda ettiler.
Roberto Carlos, Mario Gomez’leri görmüş ahali uyduruk uyduruk yabancıları izlemeye mahkum oldu. Eh yabancı serbestliği de olunca modası geçmiş yabancı kaşar oyuncular allanıp, pullanıp sahaya çıkıyorlar.
Efendim geçen ay Altınordu’nun Başkanı Seyit Mehmet Özkan yazdı; kendisi Bursaspor’un maçlarını izliyormuş. Özkan’ı bilirim; ki, kolay kolay Türkiye’de A takım maçı izlemez. O dediyse vardır bir bildiği dedim ben de izlemeye başladım. İyi ki de okumuşum Mehmet Özkan’ın Buraspor’u öven yazısını… Takım harika gençlerden kurulu… Emirhan tam bir maestro, sol ayağı harika, solda Burak roket gibi, Ali Akman attığı ve attırdığı gollerle zaten yıldızı parladı. Sağ bek İsmail, Gökhan Gönül’den çok çok daha iyi, bonservisine sayılan 2.5 milyon Sangare onun yanına bile yaklaşamaz.
Bursaspor’un her maçı başladığında futbolu çok seven arkadaşlarla mesajlaşıyoruz. Biri Türkiye’nin en önemli kulüplerinden biri üst düzey yönetici. “İnanmayacaksın ama Bursaspor maçları öncesi heyecanlanıyorum” dedi. Yok değil mesajlayan arkadaşlarımızın hiç biri de Bursalı değil. Hepimiz Bursaspor’un harika gençlerine hayranız. Yenip, yenmeleri çok önemli değil, 3-0 yenik duruma düştükleri  İstanbulspor maçını öyle bir çevirdiler ki izlerken mest oldum. Yaş ortalaması 22 olan  takımı yöneten teknik direktör Mustafa Er’i de unutmayalım. Tabii en önemli alkışı Bursaspor’un bu altın gençlerini yetiştiren altyapı hocaları hak ediyor. Bundan böyle Vakıfköy artık sadece bir tesis ismi değil bundan sonra…
Bursaspor borç batağı içinde… Eğer borç içinde yüzmeseydi zaten bu gençler takımda şans bulamayacaklardı. Onların yaşadıkları futbol aşkı ve ruhunu daha yakından izlemek gerek diye düşünüyorum.
Bir başka deyişle tam belgesellikler… Haydi Netflix göreve… 
Bursaspor’un bu sezon belgeseli, bu takımın saha içi ve dışı yaşadıklarını izlettir bize… Futbolumuzun kurtuluşu Bursa’dan geçiyor.
Türk futbolunda son yıllardaki en güzel şey bu sezonki Bursaspor oldu. Emeğe saygısızlık etmek istemem ama bu sezon 2010 yılında kazanılan şampiyonluk kadar değerli ve özel…
Futbolu seviyorsanız; bu takımı izleyin, izlettirin ve Bursaspor’u yaşayın…
Ha bu arada gençler size tavsiyem Bursaspor’a olan hakkınınızı ödeyin. Menajerlerinizin gazına gelip, kulübünüze para kazandırmadan şehri terk etmeyin.

Erce KAFTAN/Spor Yazarı

Erce KAFTAN/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 22 Aralık 2020