Prof. Dr. Olcay Bige AŞKUN ‘İNSANA YAKIŞIR BİÇİMDE YAŞAMAK İÇİN…’

0

Prof. Dr. Olcay Bige AŞKUN/Akademisyen

İNSANA YAKIŞIR BİÇİMDE YAŞAMAK İÇİN…

İnsanca yaşamak için ne kadar yıl geçmesi gerekiyor bilinmez hem dünya hem de ülkem için; ama sosyolog gözlüğüm ile özellikle kurumsal açıdan kısa bir  değerlendirme yapayım.
1) Öncelikle İletişim dilimizin acil ilgiye ve düzenlenmeye ihtiyacı var; Kız, bayan, kadın, ananı, anneni, şöyle ettik, böyle yaptık sözlerine erkekler başta olmak üzere hepimiz tepki göstermedikçe, bu yıkıcı dilin daha da çoğaldığını göreceğiz. Şu anda kullandığımız kelimeler ve kültürel olarak anlamları hem bireysel hem de toplumsal açıdan onarılması çok güç zararlara neden oluyor. İnsanlar ölüyor, öldürüyor hakaret, tahammülsüzlük çoğalıyor, isterseniz kısa bir süre etrafınızı dinleyin, kendiniz dahil bu lafları en azından zihninizde söylerken bulacaksınız. Bir çocuğa çok ayıp deme öyle demeniz sorunu çözmüyor, çünkü çevresindeki kadın erkek çocuk herkesten kini, nefreti, aşağılamayı, saldırganlığı, can yakmayı, tehdidi, zorlamayı, tacizi içeren cümleler duyuyor.
2) Aile Kurumu; Mümkünse devlet ruh,  akıl ve beden sağlığı konusunda tetkik yaptırmayan, sevgiyle ve saygıyla yetişmemiş, büyütülmemiş insanların evlenme isteğine kontrol getirebilmeli. Evlilik doğal olarak ülkemizde çok tercih ediliyor ancak iki insanın sadece birbirlerinden hoşlanmaları veya ailelerinin birbirlerine uygun görmesi birçok sorunun yaşanmasına engel olamıyor. Günümüzde basında yer alan ilk haberlerin çoğunluğu bu konuda yapılan yanlış tercihlerin yarattığı problemlere dayanıyor.
Aile olabilmek çok önemli bir birliktelik; insanın varoluşu ve toplumun yaşaması bu kuruma bağlı, bu kurumun ne kadar sağlıkla bir arada olduğunu burada tartışmak haksızlık olur ama biliyorsunuz, günümüzde sorun üretme rekorları bu kurum yüzünden oluyor. Bu kurumun inşasında hem bireye hem de topluma çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Kendi kendisini yönetemeyen insanların aile kurmasına izin vermek ve sorumluluğu üzerimizden atmakla gelecek nesillerin sağlıkla yetişmesinde çok büyük engeller oluşturuyoruz.
3) Eğitim Kurumları; insanı insan yapma yolunda çok önemli bir görev üstleniyor. Eğer insan aile kurumundan sonra eğitim kurumlarında okumaya, öğrenmeye, yaratmaya, sorgulamaya hevesli ise ve tüm bunlara hazır olarak gelirse eğitim kurumlarında iyi şeyler yapılabiliyor. Yoksa nasıl ilkokul,  lise ve üniversite mezunu bir kişi cani olabilirdi. Neden bir ülkede sürekli “Eğitim şart” sloganı anlamsız olarak her konunun yükünü çeker hale geldi. Bu kurumlarda çalışan ve bu kurumları yönetenlerin düşünmesi ve çözüm üretmesi gerekli.
4) Hukuk Kurumları; tepeden tırnağa baştan revizyon geçirmeli çünkü artık bir arada bu şekilde yaşayamıyoruz adalet, hak, hukuk sistemi hiçbir canlıya istisna olmadan eşit olarak uygulanmalı
5) Din Kurumları; Çok önemli bilgiler söylüyor  ama “Oku”yan olmadığı için değerler ve ahlak konusunda geçmişten bu yana insan ne demek istenildiğini anlamadı ve anlamamaya da devam ediyor. Din bilgisinin en az düzeyde verildiği bir insanın başka insana, doğaya veya diğer canlılara zarar vermesi mümkün olmadığına göre, bugün gördüğümüz tüm vahşet, barbarlık ve katliam yaratan örneklere Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinin gerçek anlamda öğretildiğini nasıl düşünebiliriz?
6) Sağlık Kurumları; Beden sağlığına odaklanıldığı kadar akıl ve ruh sağlığına da odaklanılmalı, ve esas bu kontroller zorunlu hale getirilmeli. Bu kurumlarda çalışan herkesin çalışma koşulları ve ortamı iyileştirilmeli hele ki günümüzde pandemi sürecinde harcadıkları çaba ve fedakarlıklar düşünülürse
7)Ekonomi Kurumları; Bir ülkede insanca yaşama koşulları için gerekli para, kazanılanın çok üstündeyse, asgari ücret karın doyurmaya bile yetmiyorsa, özellikle işsizlik rakamları çok ciddi boyutlardaysa, kadınlar da işgücüne katılamayıp ekonomik açıdan ayakları üzerinde duramıyorsa, yatırım araçlarını kullanma ve anlama konusunda bilgisizlik varsa  bu kurumların da revizyonu şarttır.
8) Emniyet Kurumları; Gerçekten suçlu olan, katil, hırsız, dolandırıcı, sahtekâr, canilerin sizin gücünüzle aramızdan alınmasını ve emin ellerle güven duyacağımız, adaleti sağlayacak hukuk kurumlarına teslim edilmesinin sağlanmasını istiyoruz.
9) Basın Yayın Kurumları; Gerçeği, doğru haberi; dürüstlük ve tarafsızlık ilkeleri doğrultusunda verebilmeleri için tüm dünyada dokunulmazlığı sağlanarak çalışabilmeliler.  Bugüne kadar gerçek suçlulara neler olduğunu da gösterebilmeliler. Korku ve para hırsının kendi varlığına tehdit oluşturacağı kurumların başında gelen Medya, bireylere ve topluma zarar veren kişilere neler olduğu konusunda da adalet ve emniyet kurumlarından aldığı güçle kamuoyunun belleğini canlı tutmalı, unutturmamalı. Özellikle ülkenin çıkarlarına zarar verecek insanların ve kurumların başına ne gelir, herkes istisnasız bilmeli. Kimse bu işten sıyrılacağını düşünmemeli. Aslında varlığını mecburen bazı sermaye gruplarına bağlı olarak sürdürmesi eğitim kurumları ile birlikte basın yayın gruplarını da zorlamaktadır.

10) Sanat Kurumları; Bir ülkenin en yaratıcı bireylerini barındıran bu kurumlar; bireyin ve toplumun mutluluğu, akıl ve ruh sağlığı için çok önemli katkılarda bulunmaktadırlar. Mümkün olduğunca koşulsuz desteklenmeli ve her koşulda ürünlerini sergileyebilecekleri platformlar yaratmalıyız.
Son olarak;  11)Siyaset Kurumları; Bütün bu sıralanan kurumların kural koyucusu, koordinatörü, bunları işleten, koruyan, vizyon verensiniz. Bunlardan biri çalışmıyorsa ya da sorun üretiyorsa acilen yeniden organize olmak zorundasınız yoksa zaten çok geçici olan görevler hem sizde hem de toplumda hüsran yaratacaktır. Tüm çocuklarımızın gelecekte sağlıklı bir toplumda yaşamaları için bütün bu kurumları güvenle, saygıyla, sevgiyle yönetmek zorunda olduğunuzu bilmelisiniz. Bu kurumlarda çalışmaya aday olan kişilerin topluma sorun yaratan değil sorun çözücü olması kendilerinde en başta aranacak koşul olmalıdır.

Maskeye, hijyene, aramızdaki mesafelere önem vererek sağlıkla kalmamız ümidimle…

Prof. Dr. Olcay Bige AŞKUN/Akademisyen

Prof. Dr. Olcay Bige AŞKUN/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 25 Ağustos 2020