Cengiz ERDİL yazdı: DENİZİ DOLDURMAK

0

 Cengiz ERDİL/Gazeteci

DENİZİ DOLDURMAK

Gölcük Depremi üzerinden 21 yıl geçti. 20 bine yakın insanımızı kaybettik,Marmara Bölgesi büyük bir altüst oluş yaşadı. Deprem üzerine yazılacak o kadar farklı farklı konu ve sorun var ki; meraklısı işin içinden çıkamaz. Ben deprem ve deniz kardeşliği üzerine yazayım dedim. Depremde kara yırtılır, deniz her şeyi kopartır diyerek başlayayım.

Doğu Karadeniz il merkezleri ve kasabaları 1960’lı yıllara kadar denizle dağlar arasına sıkışıp kalmış yerleşim yerleriydi. TRT Muhabiri olarak bölgede çalıştığım 80’li yıllarda Rize’nin Belediye Başkanı Bülent Koç, bir sohbetimizde “ Buralar eskiden İtalya’nın Rivearası gibi yerlerdi. Ekilecek arazi az olduğu için çok göç verirdi ama coğrafyası çok farklıydı” demişti.

Peki; sonra ne olmuştu? 1963 yılında Rize Belediye Başkanı Ekrem Orhon oldu. 10 yıl görev yaptı. Rize denize doğru iki misli büyüdü. “Denizi kara, karayı para yapan adam” olarak bilindi Ekrem Orhon. Gel zaman git zaman, Karadeniz’inhırçın dalgaları henüz bebeklik çağında sayılan 30 yaşındaki kayaları bile yerinden oynattı, aşındırdı. Yapılan araştırmalara göre, Rize sahillerinde ciddi bir heyelan tehlikesi var. Sonraki yıllara Doğu Karadeniz Bölgesi’nde denizi doldurmak bir alışkanlık haline geldi. Dağlarda erozyonu önleyemeyenler, denizi doldurarak arazi kazanmaya çalıştılar.

Devlet de durur mu? Karadeniz Sahilinden dolgu alanları üzerinden yol geçirdi. Şimdi her kış ve bahar aylarında, dereler taşıyor önce bu yol zarar görüyor. Dolgu alanları çatır çatır denize dökülüyor.

Tehlike deyince; 1999 Gölcük Depremi’ne gelelim. Değirmendere bu ilçemizin şirin bir mahallesiydi. Dolgu sahilinde göz alıcı apartmanlar dikilmişti. Gölcüklüler, deprem sonrası o apartmanların, güzelim sahilin suların yedi sekiz metre altında kaldığını gördüler. Sahil olduğu gibi denize gömülmüş, denizle oyun oynanmayacağı bir kez daha ortaya çıkmıştı.

İSTANBUL VE TSUNAMİ

Deprem Bekleyen İstanbul’da bu yıl içinde hazırlanan bir bilimsel rapor doğrusu çok ses getirdi. İnsanları da korkuttu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı rapora göre, bir depremde İstanbul’da küçük bir Tsunami oluşabilir. Okyanus kıyılarını yıkan dev dalgalar gibi olmayacak ama küçüğünün açabileceği hasar bile bir acayip… Mesela Adalar’da dalga boyunun 12 metreye kadar çıkabileceği hesaplanmış, Kadıköy sahillerinde dalgalar bir kilometre içeriye doğru vuracak. Kente denize Kıyısı olan 17 ilçede az veya çok hasarlar oluşacak. Olabilecek can kayıpları için
bir bilgi yok. Belki de raporu hazırlayanlar insanlar fazla korkutmayalım diye düşündüler.

Elbette İstanbul’daki dolgu alanları ağır darbeyi alan yerler olacak. Kıyıya yaptırılan otoparkı başka yerde bulurlarsa merkezi ve yerel yönetimlerin şaşırmaması lazım! Şimdi İstanbul’da denizi doldurmayı geçtik, iki deniz birleştirme hayalini gerçeğe dönüştürme aşamasına geldik.

Sadece İstanbul’un değil, Trakya’nın da coğrafyasını değiştirecek olan Kanal İstanbul’da planlar alıştıra alıştıra adım adım gerçekleşiyor. Kanaldan çıkacak toprakla, Marmara ve Karadeniz’de adalar oluşturulacak, yeni dolgu alanları ortaya çıkacak.
Binlerce yıllık topraklar ve deniz, üzerlerindeki saçma sapan insan zorlamasına sert bir cevap verecek kuşkusuz. Bunu biz göremeyiz, ‘z’ kuşağı da görmeyebilir, ama adı konmamış kuşakların göreceği kesin.

Cengiz ERDİL/Gazeteci

CengizERDİL/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 16 Ağustos 2020