Necefsiz Maşrapa
EMANET HABERCİLİK
Türkiye’de televizyon haberciliğinin durumunu ortaya koymaya çalışırken, 3’üncü maddeye geldi sıra.
Memleketimizde televizyon kanalları, ajanslara gereğinden fazla bağımlı durumdalar.
Özellikle de yurt haberlerinde.
Bir zamanlar, “ben yayıncıyım” diyen iddialı olan hemen hemen her televizyon haber merkezinin; hemen hemen her ilde bir muhabiri olurdu. Daha doğrusu memleketin 7 bölgesinde temsilciler ve büroları bulunur, bu temsilcilere bağlı çalışan il -hatta ilçe- muhabirleri, ülkenin dört bir köşesinden haberleri bölge temsilcileri aracılığıyla haber merkezine bildirirlerdi. Haber merkezleri de izleyici yurdundan, memleketinden habere doyururdu.
Bu yapılanma sayesinde öyle bol bir haber akışı vardı ki, kimi haber kanalları, yurt haberleri için ayrı bir kuşak açarlardı.
Anadolu’nun bağrından iyi muhabirler çıkardı. Özel haberleri ses getirirdi.
2001 yılında mali kriz patlak verdi.
Çatı holdingler, sahibi oldukları kanallara para akışını kesince televizyon kuruluşları kendi yağlarıyla kavrulmak durumunda kaldılar. Masraf kısma adına el attıkları ilk harcamalardan biri, bölgelerdeki büroları oldu. Birer birer bölge temsilciliklerini kapattılar.
Nasıl olsa haber ajansları yurt çapında örgütlenmişti.
Böylelikle başta televizyon haber merkezleri, habercilikte kendi kalite standartlarını ajansların o dönemlerdeki düşük standartlarına bırakmak zorunda kaldılar.
Ajanslar sonraları kalite standartlarını geliştirdiler ama söz konusu yurttan haberler olunca onlarca televizyon kanalının, yani bütün televizyon kanallarının seyircileri, yani bütün kamuoyu; 3 haber ajansı* tarafından hazırlanan haberleri izlemek durumunda kalıyorlar.
Yurt sathındaki yerel gazetecilerin, belediye başkanı, vali, kaymakam, emniyet müdürü gibi mahalli oligarşinin etkisi altında olduklarını da burada belirtmek gerekir.
Aslında televizyon haber merkezleri, yavaş yavaş bütün haber kategorilerinde ajanslara bağımlı oluyorlar.
Sebep, haber yayıncı personel masraflarından kaçınmak.
Bu yazıyı okuduysanız, fırsatınız varsa, merak ediyorsanız, haberlerin içerik kıtlığı sizi ilgilendiriyorsa; akşam şöyle kanalların haberlerini bir gezinin. Kanalların kendi logolarının yerlerine göre, ekranların sağ veya sol üst köşelerinde ajans simgelerinin bültenlerin geneli içinde ne kadar ağır bastıklarını göreceksiniz.
Veya bir son dakika olayına ilişkin yayınları izleyin.
Mesela bu yazının hazırlandığı gün Malatya’da meydana gelen depremden sonra yapılan yayınları hatırlayın.
Dikkat ettiniz mi? Haber kanalları, haberi olay yerinden verebilmek için, kendi muhabirleri yerine sırayla ajansların muhabirlerine veya yerel gazetecilere bağlandılar.
Halbuki her kanalın Malatya’da ayrı muhabiri olsaydı. Kanallar arasında gezinirken, böylesine bir önemli olay hakkında ne kadar da zengin bilgi sahibi olurdunuz.
Ajans zenginliği var televizyon haber bültenlerinde.
Ama aslında bu ciddi bir yoksulluk.
Geçen yazıda endişeyi dile getirmiştim.
Karamsar bir bakış açısı ama sorunun önemine koşut bir değerlendirmeydi bu.
Böyle giderse eğlence kanalları gibi haber kanalları da masa şirketlerine dönüşebilirler.
15 Temmuz darbe girişiminde darbeciler önce TRT’ye gitmişler bir süre kamu kanalının yayınını ele geçirmişlerdi. O arada haber kanalları genelde darbeye karşı tavırla yayınlarına devam ediyorlardı. Kanalların muhabirleri ve kameramanları hayatları pahasına sahadaydı, bombaların, kurşun vızıltılarının altında haberlerini geçiyorlardı.
Bu durum, darbenin önlenmesinde önemli faktörlerden biriydi.
Haber kanalları da masa şirketlerine dönüşebilirler endişemi, 15 Temmuz’un yıldönümünde düzenlenen bir panelde dile getirmiştim. Panelistler arasında dönemin TRT Genel Müdürü de vardı. O endişemi duyunca araya girmişti:
“Allah korusun!”
*Türkiye’de başat 3 haber ajansı var. Anadolu Ajansı (AA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve İhlas Haber Ajansı (İHA)
Oğuz HAKSEVER/Gazeteci
Yakında Canlı Yayınlara Başlayacak youtube
Kent Ekranı
Kanalımıza Abone Olmanızı Bekliyoruz.
Kent Ekranı Youtube Kanalı İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 5 Ağustos 2020