Cengiz ERDİL yazdı: Cumhuriyet’in Coşku Dolu Kadınları

0

 Cengiz ERDİL/Gazeteci

Cumhuriyet’in Coşku Dolu Kadınları

“Beşi onu bir gelirdi kızların. Onlar aşığıydı delicesine sazların. Düşmezdi dillerinden hiç Bimen Şen merhum…” Şair, yazar Salah Birsel, Cumhuriyet’in ilk
kadın nesline bu dizelerle bir selam göndermiş.

Darülbedayi günümüzdeki adıyla İstanbul Şehir Tiyatrosu kadın oyuncularını siyah beyaza hapseden bu fotoğraf 1930’lu yıllardan kalma. Sanki Salah Birsel, şiirini bu kadınlara bakıp yazmış.

Klasik Türk Müziğinin unutulmaz Ermeni bestecisi Bimen Şen’in “Yıllar ne çabuk geçti, o günlerin arasından” şarkısında dediği gibi, yıllar su gibi akıyor. Aynı fotoğrafı 2020 yılındaymış gibi hayal edin… Genç kadınların ellerinde mutlaka akılı telefonları, bazılarının kulaklıkları olacaktı. Birbirlerini dinlemedikleri için yabancılık girecekti aralarına. Bakım ve zarafet konusuna hiç girmeyeyim, günümüz kadınları biraz alınabilir.

Bu fotoğraf 1933 yılında, Fransa’nın Le Monde Dergisinin Kasım sayısının kapağında yer almış. Altında da şu sözler yazıyor; “Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. Kuruluş yılında, Türk kadını Dünyanın aynası oluyor.”

Nereden nereye…

O günler emekleyen Cumhuriyet devrimlerinin ilk yıllarıydı. Türkiye neredeyse her şeye sıfırdan başlıyordu. Halk eğitimi ve kadınların sosyal hayata katılması birinci öncelikti. Özellikle büyük kentlerde hızlı değişim göze çarpıyordu. Kara çarşafı atan kadınlar ülke kalkınmasında, sanat hayatında yerini alıyordu. Yeni yeni bacası tutan fabrikalarda, tarlalarda, demiryollarında devrim heyecanı vardı. Fotoğraftaki kadınlar da İstanbulluları tiyatro ile buluşturan sanat emekçileriydi. Kim bilir hangi oyunun provasını yapmışlar, birbirlerinden aldıkları güçle bu fotoğrafa girerek, günümüze “Biz böyleydik, siz kendi halinize yanın.“ pozunu veriyorlardı.

O günlerin heyecanı farklıydı. Özellikli ülke kırsalında, kadınlar açısından çok yakıcı sorunlar vardı, her şeyin bir anda çözülmesini beklemek binlerce yıllık törelerin hakim olduğu topraklarda çok zordu. Ama Türkiye yeni yolunu çizmişti. Sonra bu yoldan sapıldı, Köy Enstitülerinin kapatılması büyük kırılmanın başlangıcıydı bana göre.

Köy Enstitülerinde eğitim gören, sanat öğrenen gençlerin önünü bilerek kestiler. Mesela benim ilkokul öğretmenim kadındı ve köy enstitülüydü.

Ben okuma disiplinini ondan öğrendim.

Karşı devrim sürecinde daha çok kadınlar zarar gördü ve geldik bugüne. Utanmadan İstanbul Sözleşmesini konuşuyoruz. Oysa o sözleşmenin başlangıcı 30’lu yıllardı. Karşı çıktıkları İstanbul Sözleşmesinin maddeleriymiş falan; geçin bunları… Hedeflerinde ”SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ DEV” var…

Cengiz ERDİL/Gazeteci

CengizERDİL/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 5 Ağustos 2020