Cengiz ERDİL yazdı: Fotoğrafın İçindeki Fotoğraf; Balat

0

 Cengiz ERDİL/Gazeteci

Fotoğrafın İçindeki Fotoğraf; Balat

Kent Ekranı yazarlarından arkadaşım Ahmet Çakır Balatlıdır. “Bana Derler Balatlı” adı altında yazdığı kitabında Balat’ta geçen çocukluk ve gençlik yıllarını anlatır. Keşke semtlerin, sokakların tarihini daha çok yazan olsaydı, günlükler ve anılar derlenebilseydi, gündelik tarihimiz daha zengin olurdu. Burada belirteyim, Ahmet Çakır spor yazarı olarak bilinir ama öyküleri, gazetecilik tarihi üzerine araştırmaları vardır. Yani farklı bir İslam Çupi’dir. Ahmet, kitabında bilinen bilinmeyen Balatlıların portrelerini çıkarıyor, son bölümde de semt tarihinden notlar düşüyor.

Buraya kadar arkadaş yağlaması diyelim geçelim Balat’a. Hani bir söz vardır, “Vefa İstanbul’da bir semtin adıymış” diye. İnsan vefasızlığına göndermedir aslında. İşte Balat’ın çok çok eskilerine de vefasızlık yapılmıştır.

Fotoğraftaki ev, taş işçiliğinden belli ki; 1800’lü yılların ortalarından kalma bir yapı. Kim bilir kimler geldi, kimler geçti. Çünkü Balat İstanbul’un en eski semtiydi. İspanya’dan kaçan Yahudilere kucak açan Osmanlı, bazılarını Balat’a yerleştirdi, burası fetihten sonra Rumların da sığındıkları bir yerleşim yeriydi ki, Patrikhane buradadır. Cumhuriyet’e kadar Balat, Rum ve Yahudilerin çoğunlukta olduğu bir yerdi.

Balat kadar farklı aşamalar geçiren semtlere az rastlanır doğrusu… 50-60 yıl önce başlayan büyük kırılmada Balat’ın kimliği altüst oldu. Yahudilerin çoğu İsrail’e, Rumların çoğu da Yunanistan’a terk-i diyar ettiler. Taş evin duvarlarına asılı Fotoğraflar çok değişti. Belki de siyah beyaz olanları şimdi farklı coğrafyalarda duvarlarda yer alıyor. Değişmeyen olarak saksıdaki çiçekler var. Yağ tenekesinden bozma saksılar vardı eskiden, şimdikiler daha cezbedici, camlı, alçılı şekilli bir şeyler!

Balat’ta, Rum ve Yahudileri, Anadolu’dan gelenler ve gereksiz düşmanlıklar iteledi. Şimdinin Balat’ında Anadolulu kiracılar zaten çoktan gitti, ev sahipleri ise biraz para kazanıp gitmenin derdinde. Balat, yeni mimari anlayışa göre soylulaşıyor! Balat’ta kahvehaneler kafelere dönüştü, esnaf lokantaları ve meyhaneler farklılaştı, mezelere Fransız sosları karıştı, bazı evler sanat galerisi, sokak köşeleri butik oldu. Bu altüst oluşa yıkmadan, dökmeden ayakta tutarak yapılan dönüşüm deniliyor. Evler duruyor, az biraz gönüller kalpler kırılıyor. Anlayacağınız birbirine yaslanarak güç alan evlere giren çıkanlar değişiyor. Balat’ta soysuzlar gidiyor, soylular geliyor!

Cengiz ERDİL/Gazeteci

CengizERDİL/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 24 Temmuz 2020