Huma SEVİM yazdı: Charlie’nin Çikolata Fabrikası ve Eskiden Markiz Pastanesi

0

Huma SEVİM

Charlie’nin Çikolata Fabrikası ve Eskiden Markiz Pastanesi

Markiz Pastanesi’ni annemden ilk duyduğumda sanırım on üç on dört yaşlarındaydım. Genç bir kızken arkadaşlarıyla bu pastanede yedikleri çikolatanın lezzetinden, ilerleyen yıllarda babamla tanıştıktan sonra nasıl birlikte gitmeye başladıklarından bahsetmişti.

Bir gün İstiklal Caddesinde birlikte yürürken, ısrarla bana göstermek istemişti, önünde durduğumuzda pastanenin çoktan kapanmış, kapısının ardındaki kasvet ruhumu sarmıştı. Vitrin camları toz içindeydi, sanki geçmişi içinde hapsetmiş, şimdiki zamanı bu kir içindeki camlarında isteksizce yansıtarak ayakta kalmaya çalışıyordu. Doğrusu çocuk aklımla o gün Markiz bende pek kalıcı bir iz bırakmamıştı.

Sonraları anladım ki, bu pastane İstanbul’un ruhunu yansıtan önemli bir yerdi. 1840 yılında Pera’nın en eski pasajı “Passage Orientale” girişinde açılmış, İstanbul’un masalsı mekanlarından biriydi. Pastanenin adı ilk kez Naum Tiyatrosu komilerinden Bay Le Bone tarafından açıldığı için “LeBone” iken, 1942 yılında  Charlie’nin Çikolata Fabrikası misali bir hayal ve tutkuyla Bay Avedis Ohanyan Çakır, tarafından işletilmeye başlandı. Avedis Ohanyan Çakır, Fransa’dan “Meunier” marka çikolata fırınını getirtti. Paris’in ünlü “Marquise de Sevigne” çikolata ve şekerlemelerinin lezzetini İstanbullulara tattırmak istiyordu, bu sayede pastane “Markiz” ismine kavuşmuş oldu. Avedis Ohanyan Çakır, yapmaya kalkıştığı işin en iyisi olmasını sağlayacak tutkuya sahip biriydi. Duvarlara, Fransa’dan getirttiği Art-Noveau tarzı panolar yerleştirmiş ve pastaneyi vitraylarla süslemişti. Panolar dört mevsim temasını işliyordu, Fransa’dan gelirken kış temalı pano maalesef kırılmış, daha sonraları yaz temalı pano da kaldırılıp yerine ayna konmuş. İnce bir zevkle döşenmiş, tutkuyla üretilen çikolataları ve şekerlemeleri İstanbullularla buluşturan Markiz Pastanesi böylelikle Pera’da sıradan bir mekan olmaktan öte, çok özel yerini almış oldu.

Fakat zaman içinde İstanbul’un güzelliğine, sahip olduğu değerlere her zamanki gibi taarruzda bulunulup, pastanenin binası 1970’lerin başında satışa çıkarılınca, açılan davalarla direnmek yeterli olmamış. Namık Kemal, Şinasi, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, Abidin Dino, Sait Faik, Orhan Veli, Mina Urgan, Atilla İlhan, Haldun Taner, sevgili annem ve babam dahil nicelerini ağırlamış Markiz pastanesi, maalesef kapılarını kapamak zorunda kalmış. Hayalleri, tutkusu elinden alınan Avedis Ohanyan Çakır ise, bu duruma dayanamayıp ne üzücüdür ki kısa bir süre sonra vefat etmiş.

Zaman içinde, birinci derecede tarihi eser olan binanın onarımı için gerekli izni alan Aksoy Grup, gazete ilanlarıyla Markiz müdavimlerine “Gelin Markiz’i anlatın, anılarınızı yaşatın.” çağrısı yapmış. Amaç anlatılanlar doğrultusunda eski Markizi yaşatmakmış. Bu çalışmalar sürerken, şirketin Halkla İlişkiler Müdürü Ebru Işık’ın verdiği bir demece rastladım;

”Markiz’in vitrin camlarından içeriyi görmeye çalışan bir kadına kapıyı açtığımda, tarihi pastanenin duvarlarını okşadığını gördüm…” diyordu.

Bir masalı yaşamış olmak ve yeniden hissetmek istemek böyle bir duygu olsa gerek. Ne mutlu ki 2003 yılında, aslına sadık kalınarak yeniden açılan Markiz Pastanesi, Pera’ya yeniden bir hayat öpücüğü oldu. Bay Avedis Ohanyan Çakır, umarım bir yerlerden görüyordur.

Huma SEVİM

humasevim02@gmail.com

HumaSEVİM/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

Yazarın Tüm Yazıları

www.kentekrani.com 19 Temmuz 2020