Kent Sağlığı
Pandemi (Salgın) de Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin Önemi
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre, Sağlık: Yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.
Sağlığı Etkileyen Faktörler; Bireysel faktörler, çevresel nedenler, yaşam tarzı, sağlık bakım sistemi olarak sıralanabilir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bir sağlık sorununun diğerlerine göre daha önemli olması, o sağlık sorununun görülme (insidans, prevalans), ölümcül olma (mortalite), sakat bırakma (morbidite), iş gücü kaybı sıklığına bağlıdır.
Sağlık Hizmetleri
Günümüzde sağlık hizmetleri: Koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi edici sağlık hizmetleri ve rehabilite edici sağlık hizmetleri olarak 3 aşamalı olarak sunulur. En önemli aşaması birinci aşamadır.
Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Koruyucu sağlık hizmetlerinin ana amacı, gelecekteki muhtemel hastalık ve sakatlığın riskini, ciddiyetini ve süresini en aza indirecek veya engelleyecek, hastanın farkında olmadığı hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce teşhis edip tedavinin, hastalığın erken döneminde yapılmasını sağlayan hastalık öncesi sağlık hizmetlerini kapsamaktadır.
Hiç kuşkusuz, sağlam kişiler çeşitli etmenlere bağlı olarak hastalanabilir. Hastalanmaya neden olan bu etmenler; bireysel ve çevresel nedenlerden kaynaklanır. Burada kişiye yönelik koruyucu hizmetler devreye girer. Bu hizmetler; bağışıklama, erken tanı, sağlıklı beslenme, aile planlaması ve kişisel hijyendir.
Bu hizmetlerin amacı; çevredeki olumsuz biyolojik, fiziksel ve kimyasal faktörleri yok ederek, düzelterek ya da insanları etkileşimlerini önleyerek kişilerin sağlıklarını koruyabilmektir. Tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetleri çok pahalı hizmetler olması
nedeniyle, salgın hastalıklarda etkin koruyucu önlemlerin alınıp alınmamasına göre hasta sayısı sürekli değişir. Önceliği koruyucu sağlık hizmetlerine vererek, yayılım engellenmelidir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Pandemi” olarak tanımlanan ve tüm Dünya’nın hazırlıksız yakalandığı COVİD-19 salgınına değinecek olursak; Bu salgın da, toplumları etkileyen büyük salgın hastalıklar (Kara Veba, Kolera, Grip, Tifo, Domuz Gribi, vb.) içinde ki yerini almıştır.
Tarih boyunca salgınların etkeni olan bulaşıcı hastalıklar, bireylerden toplumlara ve tüm Dünyaya yayılarak ağır tablolara ve hatta ölümlere neden olmuştur.
İlk ortaya çıktığı andan itibaren çok hızlı bir şekilde yayılan Covid-19’un, ülkemizde de görülmesinin kaçınılmaz bir hal almış olması başta sağlık sektörü olmak üzere tüm sektörlerde önlemler alınmasını zorunlu hale getirmiştir.
Salgınla mücadelede hastalığın ilk çıktığı ülke olan Çin’in deneyimlerinden yararlanılsa da, içinde bulunduğumuz koşullar, salgına hazırlıklı olmak ve salgınla etkin mücadele etmek için olağan dışı durumlara yönelik politikaların oluşturulması, hizmetin planlanması ve altyapı hazırlıklarının tamamlanmasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu olayı farklı boyutlarda inceleyecek olursak, önlem almayan veya önlem almakta geciken ülkelerde (İtalya, Brezilya, ABD, İran Vb.) salgın sağlık sisteminin taşıyamayacağı yoğunluğa hızla ulaşmış olup, her gün yüzlerce hastanın ölmesine yol açmıştır. Önlem alan ülkelerde ise salgınla mücadelede hastaların zamanında tespiti ve izole edilmesi, önlemlerinin zamanında ve etkili olarak uygulanması ve sağlık hizmetlerinin hızla
planlanarak hastaların tedavi edilmesi sayesinde hastalığın yaygınlaşması önlenebilmiş ve ölüm oranları azaltılabilmiştir.
Salgınlar sadece sağlığı veya yaşam alışkanlıklarını değil, toplumların siyasi, ekonomik ve kültürel yapılarında da yıkıma neden olmaktadır. Zamanla yarıştığımız bu dönemde salgını yönetmede başarı elde edebilmek için en önemli unsur kısa zamanda doğru kararların alınarak süreci yönetmede basamakları etkin olarak tamamlamaktır.
Salgın ile etkin bir mücadele; bireysel ve toplumsal düzeyde alınacak önlemlerle korunma, yaygın bir biçimde tarama testinin uygulanmasıyla aktif vaka saptama çalışmaları, kuşkulu vakaların kesin tanısı ve tedavisi, temaslıların araştırılması, izolasyonu/karantina altına alınmaları basamaklarını içerir. Bunlardan en önemlisi bulaşma yayılımını önlemek için
hastalar, sağlamlar ve risk gruplarında koruyucu önlemler içeren basamağın kurallarını tam olarak uygulamaktır.
Salgınların yayılımının önlenebilmesi, salgın sürecinde sosyal düzenin korunabilmesi, toplumsal katılımın sağlanması ile olanaklıdır. Bütün önlemler bilimsel değerlendirmeler doğrultusunda alınmalıdır.
Salgını önlemek için uluslararası bildirimde bulunma yükümlülüğü de unutulmamalıdır.
Toplumun sağlığının korunması açısından gerekli sağlık hizmetlerinin nitelikli, eşit ve ulaşılabilir olarak sunulması, bulaşıcı hastalıkların yaygın yaşandığı dönemlerde çok daha fazla önem kazanmaktadır.
Sağlık Bakanlığı tarafından geliştirilen ‘Hayat Eve Sığar’ uygulamasıyla, Türkiye genelinde corona virüs yoğunluk haritası güncel olarak takip edilebilmektedir. Harita, İstanbul özelinde incelendiğinde; Arnavutköy, Avcılar, Ataşehir, Başakşehir, Beşiktaş, Beykoz, Büyükçekmece, Esenyurt, Eminönü, Fatih, Kadıköy, Pendik, Bağcılar, Sultanbeyli, Zeytinburnu, Sultangazi, gibi ilçelerin yüksek riskli olduğu görülmektedir. Riskli ilçelerde
ikamet eden kişilerin koruyucu önlemlere yüksek oranda riayet etmeleri gerekmektedir.
Özellikle uluslararası literatürde belirtildiği gibi en yüksek bulaşma riski toplanmanın yoğun olduğu yerlerde gerçekleşmektedir. Bar, tiyatro, sinema, konser salonları, eğlence parkları, spor salonları, stadyumlar, açık büfe restoranlar, kalabalık grupların toplandığı ibadethaneler vb. yerler bunlara örnek olarak verilmiştir.
Salgınlar karşısında sorumluluklarımızı yerine getirerek, sürecin yarattığı
tüm olumsuzlukları bütüncül olarak ele alıp bilimsel verilerden
yararlanarak mücadeleyi sürdürmeye özen göstermeliyiz.
MASKE, MESAFE, SOSYAL HİJYENLE SAĞLIKLI GÜNLER DİLERİM!!!
Prof. Dr. Atıf AKTAŞ/ÜROTIP Üroloji Tanı Merkezi
AtıfAKTAŞ/kentekrani
www.kentekrani.com 13 Temmuz 2020