TÜSİAD Başkanı Kaslowski: “Batılı ve demokratik kimliği sorgulanan bir Türkiye parantezini kapatalım”
Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, “Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği dönüşümler” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yetkin Report’ta bugün yayımlanan yazısından Kaslowki, “Geçmişte NATO’da, bugünse Rusya ile birlikte Avrupa Konseyi’ndeki konumu tartışılan, Batılı ve demokratik kimliği sorgulanan bir Türkiye parantezinin kapanması imkanı en iyi şekilde değerlendirilmelidir” çağrısında bulundu.
“Transatlantik ittifakın ve Avrupa Birliği’nin (AB) iç sorunları ve yatıştırma politikaları nedeniyle jeopolitik kazanım özgüvenine sahip olan ve Çin’in de stratejik desteğini alacağını düşünen Rusya için Ukrayna yeni hedef oldu” diyen Kaslowski, “Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısı Batı’nın saflarını sıkılaştırarak dünya sahnesine etkili bir dönüş yapmasını sağladı. Tarihi bir kırılma anındayız” değerlendirmesinde bulundu.
“Küresel düzenin kural ve değer esaslı bir idaresinin mi öne çıkacağı, yoksa sert güce dayalı bir belirsizlik ve kuralsızlık dönemine mi girildiği henüz açık değil” diyen Kaslowski, “Yine de süreç otokrasilere karşı demokrasilerin, devlet kapitalizmine karşı piyasa ekonomilerinin dayanıklılığını göstereceği kenetlenmiş güçlü bir transatlantik ittifak gerçeğini öne çıkardı. Rusya’nın bu süreçten ağır bir ekonomik ve jeopolitik yıpranma ve statü kaybıyla çıkacağı ve yönetim modelinin çevre ülkeler için esin kaynağı olamayacağı da görüldü” ifadelerini kullandı.
Savaşın Türkiye için olumsuz ekonomik yansımaları olacağına işaret eden Kaslowski, enerji fiyatlarındaki artışın maliyetine ilişkin “Petrol 70 dolardan 110 dolara yükseldi. Varil başına her 10 dolarlık artış cebimizden 5 milyar dolar silmekte. Dolayısıyla ilk aşamada çok kaba bir hesapla ekonomimize ekstra 35-40 milyar dolarlık bir maliyet çıkıyor” dedi.
“Bu sürece çok yüksek, yüzde 55 civarında bir enflasyonla ve düşük Merkez Bankası rezervlerimizle yakalandık” diyen Kaslowski, şu ifadeleri kullandı:
“Enflasyonun yaza doğru yüzde 60’lara geleceğini herkes gibi bizler de hesaplıyorduk fakat son durum bu görünümü de tamamıyla değiştirdi. Kur üzerinde baskı net, buradan bir risk oluşabilir. Öte yandan globalde sadece buğday, soya gibi tarım emtialarında değil tüm emtialarda çok şiddetli fiyat artışları var. Yıl genelinde ücretlere yapılan tüm ayarlamalar da, asgari ücretteki artış da erimiş durumda.
İşte bu yüzden en baştan bu yana, enflasyon yüzde 20’lerdeyken çok dikkatli olmamız gerektiğinden bahsediyorduk. Hali hazırda iktisadi çerçevede enflasyon ile tam mücadele edemiyorken bu krizle karşı karşıya kaldık.
Bugün de görüyoruz ki enflasyonla mücadelede bir kere kontrolü kaybettiniz mi çözüm sandığımızdan da zor olmakta. Üzerine dışsal bir şokla da karşı karşıya kaldığımızda, enflasyonu yüzde 60’lardan çevirmemiz çok zor gözükmekte.”
2022’de geçen yıla göre çok daha yüksek bir cari açıkla baş etmemiz gerekeceğini vurgulayan TÜSİAD Başkanı, “Bu yıl büyümede arzu ettiğimiz performansı yakalayamama riskimiz mevcut. Daha uzun vadeli bakarsak enflasyon çok yüksek ve hane halkının refah kaybı kontrol edilemez durumda” yorumuna yazıda yer verdi.
Hükümetin politikalarını eleştiren Kaslowksi, “Temelde fiyat istikrarı ile ilgili sorunu doğru ve sürekliliği olan adımlarla çözmediğimiz müddetçe ekonomide güveni sağlamak çok zorlaşır” dedi ve şöyle devam etti:
“Bu güven kaybının da çok net şekilde ülke risk primine dahi yansıdığını görebiliriz. Risk primindeki her artış döviz ihtiyacımızın arttığını ve bunu bulmamızın daha da maliyetli hale geldiğini gösteriyor. Bu sarmaldan çıkmanın kuralları var, fakat biz bunları uygulamak yerine farklı adımlar atmayı tercih ettiğimiz için savaş gibi hiç istemediğimiz dışsal bir şoka en kırılgan giren ülkelerden biri olmuş durumdayız.”