Top!

0
Top!      
Yuvarlak küre şeklinde lastik bir cisimdir. Yere temasında ve  düzgün  zeminde darbenin şiddeti kadar verilen istikamete gider.
Herkes topa ayağıyla vurabilir.. Bu vuruşlarla oynanan oyuna “top oyunu” denir!
Geçmişte bizim için “caydırıcı olsun” diye “Günah” denilir ve aileler çocuklarına bu oyunu yasak etmeye uğraşırlardı.
Oynayana da “haylaz” denilirdi.
Her boyda üretilen, lastik, içi hava ile dolu bu  kürenin kurallara dönük bir hale getirilip güç simgesi olarak seçilmesi yıllar aldı.
Elle dokunulması yasak olan bu ayak oyunu insanlığı çok ilgilendirdi.
Ağırlığı, çapı ve oynanan alan ile oynayacak olanın sayısının belirlenmesi kulüp ve takım olma gerçeğini canlandırdı.
Orta  Asyada “tepük”diye Atalarımız tarafından başlatılan bu mücadele zamanla İngiltere’de kurallı bir sistemle zaman içinde tekamül ederek lig halinde tüm ülkelere yayıldı.
1923 te kurulan  futbol federasyonunca ülkemizde de resmileşen bu oyun 1903’de Beşiktaş, 1905′ de Galatasaray ve 1907’de Fenerbahçe ve bir çok yerde İdman Ocakları adı ile özdeşleşerek topluma sunuldu…
22 kişinin bir top peşinde koşuşturmasına yüklenen  ‘anlamsızlık’ ile çok sevdiğimiz bu oyuna olan ilgimiz hep dışlandı.
Yasaklar insan ruhunda gizli bir çekicilik yarattığı halde biz sosyolojik anlamda işin gerçeğini  değil; yanlış ve şimdi de fanatik yanını öne alarak top oyununu sanat hali olan FUTBOL başarısına çeviremedik.
Her işimizdeki tevekkel yapımızı 90 dakikalara profesyonel alemde olduğu gibi uyarlayamadık.
Hatta bazı başarıları çok uzun kullanıp sonraki hataları görmek istemedik.
Kendi insanımıza güvenmedik.
Eksik eğitim verdik ve bilimsellikten uzak kaderciliğe  teslim olduk.
Bu gün dünya Endüstri haline getirdiği bu alandan çok kazanırken! biz iflas eden bir yapı ile karşı karşıya kaldık.
Kendi yeteneklerimizi ihmal ettik.
Üretici değil tüketen bir futbol dünyası yarattık.
Hala da öyle devam etmek istiyoruz.
Hani, ‘köşeyi dönmek’ zekası var ya!
Yıllarca emek harcayarak  gençlere spor branşının; isabetli seçimle, eğitim tekrarıyla ve gösterilecek sabırla ancak zafere ulaşmanın mümkün olabileceğini kanıtlamaya çalıştık
Ülke hala yarım düzine gol yiyen takım seviyesinden kurtulamayınca ne yazık ki, suçlu olarak teknik adam yaratma ve değiştirme alışkanlığımız tavan yapıyor!
Futbolu seven bir toplum olma gelişmişliğimiz yeterli değil.
Kapımı çalan Anne ve Babalar işin sadece çocukları için gelecekteki umutları olan ekonomik  boyutu adına çıkış arıyorlar.
 Zamanı mucize yerine; geleceği içine alan, doğru eğitimle sabırla aşmak gayret ve alışkanlığı  işlemiyor.
Aslında beyin, kaskemik, kalite birlik beraberlik adına yapılacak çalışmaları günlük değişimlere kurban eden aceleci tarafımız artık 453 gramlık küreye dahi teslim oldu ve kendimizi acımasızca harcıyoruz.
Gelişen tek gerçek; geçmişte gizli ve sevilmeyen yanı olsa da mücadeleyle kendini kabul ettiren futbol kamuoyunu unutuyoruz.
Futbol bizim olsun ve doğru oynayalım istiyoruz.
Hepsi bu!

 

Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-Tek. Direktör-Akademisyen-Yazar

 

Adnan DİNÇER/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 13 Eylül 2021