Bir Likya Masalı
Yumurtasından yeni çıkan kaplumbağa gecenin karanlığında denizin yolunu bulmaya çalışıyordu.
Gözleri henüz çok iyi görmüyordu. Her tarafta ışık vardı. Ne tarafa baksa bir ışık kirliliği. Denizin yolunu nasıl seçeceğini bilemeden uzun bir süre yürüdü. Güneş doğmaya başlamış o hala denize girememişti. Yorgunluktan, güneşin yakıcı sıcaklığından bilincini kaybetmek üzereyken bir rüzgar esmeye etraf biraz serinlemeye başladı. Şimşek çakmışçasına bir ışık belirdi. Birden uzun sarı saçlarıyla Tanrıça Leto yanında göründü. Ruhu özgürlüğüne kavuşurken bedenini bir Anka kuşu haline getirdi. Ön ayakları iki kanat oldu. Kabuğu kayboldu. Ağzının olduğu yerde bir gaga çıktı. Ve artık parıldayan tüyleriyle muhteşem bir Phoeniks yani masallardaki Anka kuşuydu. Bundan sonra Akdeniz’i yüzerek değil uçarak geçecekti.
Leto kuşun ayaklarından birine eski bir harita bağlayarak ortadan kayboldu. Kuşun gözleri çok iyi görüyordu. İnsanlara istediği zaman görünebildiği için kimse ona zarar veremezdi. İztuzu Plajı’ndan Apollon’un kurduğu Telmessos kentine uçtu. Tepede tek başına duran Kral Amintas’ın Mezarına kondu. Oradan şöyle bir baktı Fethiye’ye. Dağları koyları geçerek Pınara’ya geldi. Burada da kendisi gibi ruhları birer Anka kuşu olan uçup giden Pınaralılar’ın lahit mezarlarını seyretti. Burada kayalar doldurulacak alanlara hizmet etmek yerine uygarlığı anlatıyordu. İnsanların yüzyıllar öncesinde inşa etmiş olduğu yapılar muhteşemdi. Sonra Eşen Ovası’na Ksantos’a uçtu. Amfi tiyatroda keçilerle dertleşti biraz. Özgürlüğüne, bağımsızlığına düşkün Ksantoslular’ın ünlü anıtlarını gördü. Eşen çayından su içip soluğu Leton kentinde aldı. Apollon ve Artemis’i de ziyaret etmek için onların doğduğu Patara kentine yöneldi. Kum tepeleri üzerinden uçtu. Tarihteki ilk demokratik meclis binasına geldi. Tapınakları selamlayıp Kekova’nın eşsiz manzarasını seyrederken buldu kendini. Zeus’u fazla bekletip kızdırmadan Zeus’un evi olan Olimpos’a uçtu. Likya’da bir çift kanatla başlayan ilk yolculuğu Pegasus’la yaptığı yarışla Tlos antik kentinde son buldu. İnsanoğlunun yarattığı başka bir medeniyette küllerinden doğmadan önce onu çağıran sese kulak verdi:
“Beni bulamazsan üzülme,
Eşyalarımı bulacaksın.
Kestiğim taşları, açtığım yolları,
İşlediğim heykelleri bulacaksın.
Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden,
Parmak izlerimiz değecek birbirine…”
İrem SEVAL
İrem SEVAL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 10 Ocak 2021