Benim Hala Ümidim Var!
Geçtiğimiz pazartesi günü Beşiktaş’ın iki efsane kaptanı teknik direktörlük kariyerinde bir kez daha karşı karşıya geldi. İnönü Stadı’nda birlikte de Beşiktaş forması giyen Rıza Çalımbay ve Sergen Yalçın Beşiktaş ve Sivasspor’un başında bu sefer birbirlerine rakipti.
Tırnağıyla kazıdığı teknik direktörlük kariyerinde Beşiktaş’ın aldığı başarılı sonuçlarla Sergen Hoca’nın yıldızı parlıyor ve parlamaya da devam edecek gibi. Futbolculuğunda Atom Karınca lakaplı Rıza Çalımbay birçok takımda olduğu gibi Sivasspor’da da oldukça başarılı.
Aradan günler geçti ama Beşiktaş’ın Sivasspor maçında attığı ilk golü öncesi top taç çizgisini geçti mi, geçmedi mi diye hala konuşuluyor. Kalemşörler, spor yorumcuları tuttukları takıma göre nabza şerbet vermeyeye devam ediyor.
Türkiye’de artık olması gerekeni konuşmuyoruz, bu da nasıl oluyor diye de şaşırmıyoruz tabii ki de…. Şunu biliyorsun ki, merkez hakem komitesi başkanını oraya getiren şeytan yorumcu hakemi aklamanın peşinde. TFF’nin danışmanı olan her ay maaşa bağlanan devletin kanalına çöreklenmiş yorumcu da bir öyle, bir böyle… Patronunun memleketine göre nabza şerbet verenler de artık kabak tadı verdi. Beşiktaşlı olan ve olmayan, bir yerlere yaranıp yaranmama arasında gidip gelenler topun çizgiyi nasıl geçip geçmediğini öyle bir anlatıyor ki; sanırsın Elon Musk’ın uzay mekiğine kenetlenecekler.
Ama benim dikkatimi çeken, hiç kimsenin dikkatini çekmeyen iki kişinin açıklamaları vardı maçın ardından…
Biri Sergen Yalçın’dı…
Belli ki empati yapmıştı. “Top bana da çıkmış gibi geldi. Ama galibiyetimizi topun çıkıp çıkmamasıyla bir ilgisi yok’ dedi. Rıza Hoca da, “Top dışarı çıkmış olabilir veya olmayabilir ama bu pozisyondaki itirazımızı uzatarak 10 kişi kalmamız bize yakışmadı” ifadesini kullandı.
Ülke ve futbolumuzunda gerçeğinde; Sergen ve Rıza Hoca, tıpkı birçok spor yorumcusu popülist yaklaşımda bulunup yangına daha körükle gidebilirlerdi. Gitmediler… Gayet olgun ve empati duygularını içine katarak yorumda bulunmaları toplulumuzda özlediğimiz çok güzel hareketlerdi.
Eee ne de olsa biri Sergen, diğeri Rıza… Hani İnönü Stadı’nın dili olsa da konuşsa onların futbolculuğunu ve kişiliklerini… İki büyük kaptan…
Hep şunu düşünmüşümdür neden Metin Oktay efsanedir? Halbuki Tanju Çolak, Metin Oktay’ın rekorunu kırmamış mıydı? Hakan Şükür de hepsinden fazla gol atmamış mıydı?
Gerçek efsane olmak topa iyi vurmak, çok gol atmak veya çok gol pası vermek değil. Efsane olmak bambaşka bir şey…
Beşiktaş forması giyip, ekrandan atıp tutmakla efsane olunmuyor. Beşiktaş’ın kaptanı olmak da Sergen gibi, Rıza gibi önce insan sonra futbolcu veya teknik adam olmaktır.
Sergenler, Rızalar az ama özler…
Gittikçe kabalaşan, şiddetleşen, benim memurum işini bilen, vur kapçıların cirit attığı tipik bir Ortadoğu ülkesine benzemeye doğru yol alan ülkemde;
benim hala ümidim var…
Erce KAFTAN/Spor Yazarı
Erce KAFTAN/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 22 Aralık 2020