Bir ada nasıl yok edilir?
Mavi Vatan ve Ege Adalarıyla ilgili tartışmalara burada girersek işin içinden çıkamayız. Konumuz da bu değil. Ege ve Akdeniz’de stratejik hesapların yapılıp, ‘adalar nasıl elimizden çıktı’ derken, ülkemizde bir ada göz göre göre yok oluyor. Neresi mi? İstanbul’a uzaklığı topu topu iki saat olan Marmara Denizi’nin orta yerindeki Marmara Adası. Marmara ve Avşa adaları İstanbul’un önemli sayfiye mekanlarından. Ege kıyılarının keşfiyle biraz havası söndü ama hala yaz aylarında tıklım tıklımdır.
Bizim dersimiz Marmara Adası’ndan çıkan mermerler. Yani adayı adeta kaplayan ve yavaş yavaş yutan mermer ocakları. Marmara Adasında mermer ocakl arının tarihi çok eski. Roma Bizans döneminde bile adada mermer ocakları vardı. Şimdi müzelerde gördüğünüz
heykellerin, sütunlarının malzemesi Marmara mermerleriydi. Elbette bu kadar ocak yoktu o zamanlar ve hunharca adanın dibini bulmaya çalışmıyorlardı.
Her kilometrede bir mermer ocağı var
Marmara Adası ülkemizin Gökçeada’dan sonra ikinci büyük adası. 117 kilometrekare büyüklüğünde. En yüksek yeri 350 metre falan. Elips şeklinde adanın orta yeri ocaklarla oylum oylum oyulmuş durumda. 60’!lı yıllara kadar 2 mermer ocağının olduğu adada, ocak patlaması 2 binli yıllardan sonra yaşandı. 2014 yılında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bir soru önergesini yanıtlamış ve adada 41 mermer ocağı olduğunu belirtmiş. Taner Yıldız’ın açıklamasının üzerinden altı yıl geçti, ocak sayısı 100’ü geçti.
Üstelik ocakların açılması için gerekli olan Çevresel Etki Değerlendirme raporlarına bile gerek görülmedi, yani devlet, işletmelerden ÇED Raporu dahi istemedi. Kabaca bir hesap yaparsak Marmara Adasında kilometrekare başına bir mermer ocağı düşüyor.
Biz çıkaralım onlar işletsin
Kıyılarında köy ve sitelerin olduğu adanın coğrafik yapısını değiştiren ocaklardan çıkarılan mermerin de bir bölümü işleniyor, çok büyük bölümü gemilerle İtalya’nın yolunu tutuyor. Mermeri pek seven İtalya’da dünyanın en iyi mermer işleme tesisleri var. Bizden ucuza aldıkları mermere binbir şekil verip dünyaya satıyorlar. Sizin anlayacağınız bu işte de ‘iş bilenin kılıç kuşananın’ vaziyeti. İtalya’nın bir özelliği de doğaya zarar veren mermer ve taş ocaklarını kapatması.
Dışardan ucuza alıp işleyip satmak gibisi yok doğrusu. Ama bazı işletmelerin hakkını yemeyelim, bizde de mermer işleme tesisleri var, işlenmiş mermer ihracatımız da iyi durumda. Bir de ülkemiz dünya mermer rezervinin neredeyse yüzde 40’ına sahip. Marmara Adasındaki ocaklar devede kulak kalıyor. Marmara Adasında ocak sayısının sınırlandırılması gerekiyor. Ancak bu mermer ocaklarını bilinçli şekilde kullanalım, gelecek nesillere de kalsın hesabını yapan yok. Birileri kimselere kalmasın çılgınlığıyla kıç kadar adanın dibini bulmaya kararlı görünüyor. Şunu da belirtmek lazım… Marmara Adası birinci dereceden deprem kuşağında yer alıyor. Bu nedenle, adada insan eliyle yapılan doğa katliamının yıkıcı
sonuçları da olabilir.
Toprak kaybının anlamı
Marmara Adasından çıktık, nereye geldik? Ülkemizde her yıl erozyon nedeniyle binlerce ton toprağı kaybediyoruz. Taş ve mermer ocaklarıyla da doğaya verilen zararın hesabını bilen yok. Dünya açık maden ve taş ocaklarından vazgeçiyor, bizde ise acımasızca yaygınlaşıyor. Çünkü yatırım ucuz… Kaz, yanaştır kamyonu taşı gitsin. Bu tür yatırımlar yapılmasın demiyorum, planlı ve çevreye uygun mermer işletmeciliği herkesin kabulü. Yatırımcının biraz daha paraya kıyıp gelecek kuşakları düşünmesi… Beklentimiz sadece bu.
Cengiz ERDİL/Gazeteci
CengizERDİL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 18 Ekim 2024