“Deniyor ki, kedileri casus yapalım. CIA’de bir hareketlilik başlıyor…”
“Ben Bond, Minnoş Bond…”
Yıl 1960’lar. Amerikan istihbarat teşkilatı CIA, Sovyet ajanlarının peşinde. Soğuk savaşın en sıcak yılları. O ne hareketlilik… Sean Connery’nin kendisini “Ben Bond, James Bond…” repliğiyle takdim ettiği ajan filmlerinde envai çeşidini izleyeceğimiz aksiyonlar.
Hangi sivri akıllı fikri ortaya atıyor bilinmez, müthiş bir proje üretiliyor. Deniyor ki, kedileri casus yapalım. CIA’de bir hareketlilik başlıyor. Doktoru, veterineri, askeri, polisi, bilim insanı, teşkilattaki herkes projeye katılıyor. Kediler toplanıyor. Biraz itaat eden, aklı başında görünen bir tüylü, ilk görev için seçilip atanıyor.
Teknolojiye bakalım; kulaklık, verici, mikrofon, anten. Bunlar ameliyatla kedinin cilt altına yerleştirilecek.
Günümüzde Whatsapp’ta, Facebook’ta bilgilerimizi alıyorlar diyenlere bile gülünüyor. Vücudumuzun uzantısına dönüşmüş cep telefonları kapalıyken dahi bu istihbaratçı tayfa hepimizi dinliyor. Teknoloji almış başını gitmiş.
Geçmişe gidip günümüz teknolojisini anlatsak… 60’lardan söz ediyorum. Abartmıyorum, Antik Yunan’a gidip Hipotenüs, Pisagor, Arşimet, Homeros’un karşısına geçip telefonun hesap makinesiyle pi’yi hesaplıyoruz, pratik oluyor desek, nasıl dumura uğrarlarsa, 60’ların CIA elemanları da şimdiki teknolojiye o kadar şoke olurlardı.
Akustik Kedicik.
Bunları gizliliği kaldırılmış CIA belgelerinden öğreniyoruz.
Amerikan istihbarat teşkilatı, Sovyet ajanlarını izlemek ve dinlemek için ajan kediler yetiştiriyor.
“Akustik Kedicik” projesindeki kediye cerrahi yöntemle mikrofon, pil, verici, anten yerleştiriliyor. Amaç kedinin çevresindeki sesleri kaydetmesi ve CIA ajanlarına iletmesi.
Tüylü, operasyondan sonra iyileşince işlem başlıyor. Washington’ın Wisconsin caddesindeki Sovyet Büyükelçiliği yakınındaki parkta ajan buluşması olacağı haber alınıyor. Adamın konuştukları dinlenecek. Siyah otomobil parka doğru yaklaşıyor ve ajan kedi serbest bırakılıyor.
O da ne? Ajan pisi tam parka doğru koşarken bir otomobil tarafından eziliyor. Böylece ilk casus kedi denemesi başarısızlıkla sonuçlanıyor.
CIA bir elemanı telef oldu diye projesinden vazgeçer mi? Bu kez Kremlin’e ve elçiliklere casus kedi gönderme projesi devreye sokuluyor.
Bir diğer adım, kedilerin Rus politikacıları tanıyıp onlara yanaşmasıydı.
Bu tüylülerin hepsi komünist uşağıydı mübarekler. Ne lâf dinliyorlar, ne komut alıyorlardı. Erkek pisicanlar sağa sola çiş atıp mesaj bırakırken, kız kediler de karşı cinsi görünce kızgınlık dönemine hızlı geçiş yapmakta sakınca görmüyordu.
Sonuçta bu proje Amerika’nın beş yılına ve 20 milyon dolara mal oldu. Proje sonlandırıldı. CIA da anlamıştı ki, kediler politik amaçlar için kullanılamazdı. Özellikle karınları acıkınca içgüdüleri asla kontrol edilemiyordu. Buna cinsellikleri de dahil. Sonuç yüz kızartıcı oluyordu.
Geçmişin ajan pisiciklerini yürekten kutluyorum. Onlar sevgi hayvanı. Binlerce yıldır insanlarla ilişkilerinde sadece sevgi alış verişi yapmışlar. Ajanlık zor zanaat. Şahsen hayatımda hiç Mata Hari olayım gibi bir hevesim olmadı. Kedicanlarla gönül ve kafa birliğim bu yüzden belki…
Füsun ALTINOK
Önceki Bölüm