Manifest etmek, bir süredir herkesin ağzına pelesenk olmuş bir deyim. Gerçekten inandıkları için mi söylüyorlar yoksa popüler kültürün etkisi mi çözmüş değilim.
Z kuşağının totem yapma etkinliği gibi görünüyor. Hatta tefekkür etmek eyleminin plaza dilinde takla attırılıp Badesu’lara itelenmiş hali de olabilir.
Gel manifestleyelim.
Bir şeyi havalı bir şekilde ifade edince özü değişmiyor. Fakat yine de Z kuşağı filan deyince tepeden bakanlar, “Bunların anaları da türbeye çaput bağlardı” gibi hor görme havasına girmesinler lütfen.
Bu kişisel bumerangın kedilerle bağlantısına gelelim.
İnsanlar evrene mesaj yollayayım da şu, bu isteklerim olsun, kuantum da var ya hani diye paralanırken, pisican ahalisi bu olayı içgüdüsel şekilde çözüyor fakat kimsenin haberi yok.
Tüylünüz gözünü ayırmadan pürdikkat bir yere konsantre olmuş bakıyor, siz fark etmiyorsunuz. Şekerleme yapıyor gibi bir pozda uzanmış, aldırmıyorsunuz.
Bal gibi de manifest yapıyor işte. Bu konsantrasyonu onun istekleriyle ilgili. Para isteyecek hali yok, ıslak mama, fare, kuş, süt, ikamet olmalı…
Tüylü, manifesti için evrenle işbirliği yapayım, mıknatıs olayım diye düşünmez kuşkusuz. Sistemi öğretilmiş gibi içgüdüsel olarak bilir ve işletir.
Sosyal medya videolarını izleyip kasmayın. Tüylüyü dikkatle izleyin. Onun miyavlarının anlamını bilmiyoruz ama siz sesli olarak “Şecaattin beni çok seviyor. Benim sevgimle sarmalanıyor. Aşkla birlikteyiz…” gibi olumlama yapabilirsiniz.
Kadınlar karşı cinsi etkileme konusunda uygulamaya geçiyor. Yalnız erkek tayfası genelde Newton fiziğini el yordamıyla bellemiş olarak direkt hedefe yürüyor.
Bir deneyin. Belki çekim enerjisinin alanına girebilir ve muradınıza erebilirsiniz. O, ehihihi diye güldüğünüze utanırsınız sonra.
İşin uzmanları, günlük tutmanın etkisinden de söz ediyorlar. Ki, aman diyeyim… Hafiye eşler, sevgililer varken süper risk derim.
Şu gerçek ki, 2025 Dünya Kuantum Fiziği Yılı ilan edildi. Haydi bakalım nöronlarınıza, beyin dalgalarınıza kuvvet. Tüylünüzü örnek alın.
Füsun ALTINOK
Önceki Bölüm