Teknoloji, insanoğlunun varoluş serüveninde bir dönüm noktası olmuştur. Ateşi bulmakla başlayan bu serüven, internetin sınırsız dünyasına kadar uzanırken, hayatlarımızda devrim niteliğinde kolaylıklar sağladı. Ancak bu kolaylıklar, paradoksal bir şekilde, bizi kendi insani özümüzden, doğadan ve birbirimizden uzaklaştırdı.
Prometheus’un Ateşi: İnsanın Teknolojiyle İlk Teması
Mitolojide, Prometheus’un tanrılardan çalıp insanlara verdiği ateş, bilimin ve teknolojinin metaforu olarak kabul edilir. Bu “ateş,” insana güç, kontrol ve ilerleme vaat ederken, aynı zamanda sorumluluk ve felaketleri de beraberinde getirdi. Bugün, teknoloji sayesinde bir tuşla dünyanın diğer ucundaki birine ulaşabiliyor olmamız, modern bir “ateş”tir. Ancak Prometheus’un cezasını unutmamak gerek: İnsanlık bu teknolojinin bedelini, empati kaybı ve yalnızlaşma ile ödüyor olabilir.
Teknolojinin Psikolojik Etkileri: Yüzeysel Duygular ve Derinlik Kaybı
Teknoloji, insanın duygu dünyasına derin bir darbe vurdu. Sosyal medya platformlarında “beğen” butonuna indirgenen insan etkileşimi, duygusal bağlarımızı mekanik ve yüzeysel hale getirdi. Freud’un bilinçaltı teorisine atıf yapacak olursak, insanın derinlerde saklı olan duyguları artık birer “emoji” ile ifade ediliyor. Sevgi, öfke, hayal kırıklığı; hepsi birer görsel simgeye indirgenmiş durumda. Bu durum, Nietzsche’nin “Tanrı öldü” metaforunu çağrıştırıyor: Derin ve anlam yüklü değerlerimiz, teknolojinin egemenliği altında yüzeysel bir simülasyona dönüştü.
Toplum ve Değerler: Bencillik mi, Bireysellik mi?
Teknolojinin insanlığı bireyselleştirdiği iddiası doğruysa, bu bireyselliğin doğası üzerinde düşünmek gerek. Modern dünyada bireysellik, bencilliğe dönüşmüş durumda. Toplumun ortak değerleri, algoritmaların bize sunduğu kişiselleştirilmiş dünyalarda eridi. Bugün, insanlar kendi filtre balonlarında yaşıyor, sadece kendilerine benzeyen insanlarla iletişim kuruyor ve diğerlerine yabancılaşıyor. Aristoteles’in “insan, toplumsal bir hayvandır” sözü, teknolojinin etkisiyle çürümüş gibi görünüyor.
Mitolojik Perspektifte Teknolojinin Tehditleri
Ikarus’un hikâyesi, bu noktada önemli bir uyarı taşır. İnsan, kanatlarını kullanarak uçabileceğini düşündü, ancak güneşe fazla yaklaşarak kanatlarını eritti. Teknoloji, Ikarus’un kanatları gibidir: Bizi zirveye taşıma vaadiyle sarhoş eder, fakat aynı zamanda aşırılıklarımızla bizi düşüşe sürükler. Bugün, teknolojinin hızına kapılan insanoğlu, manevi ve etik değerlerini geride bırakıyor.
Felsefi Derinlik: Heidegger ve “Teknolojik Çağın Tehlikeleri”
Heidegger, teknolojinin insanlığın varoluşuna yönelik en büyük tehdit olduğunu savunur. Ona göre teknoloji, insanın dünyayla olan özsel bağını koparır ve onu “meta”laştırır. İnsan artık hem üretici hem de tüketici bir nesneye indirgenmiştir. Bu perspektiften bakıldığında, teknoloji insanı kolaylaştırmak yerine, onu mekanikleştirerek ruhsuz bir varlık haline getiriyor.
Sonuç: Teknolojinin Çelişkisi
Teknoloji hayatı kolaylaştırdı, evet; ancak bu kolaylık bizi özümüzden, birbirimizden ve doğadan uzaklaştırdı. Bugün, Prometheus’un ateşi elimizde yanıyor, fakat bu ateşi nasıl kullanacağımız konusunda büyük bir karmaşa içindeyiz. Değerlerimizi unuttuk, duygularımızı yüzeyselleştirdik, kendimizi birer algoritmaya teslim ettik. Ancak her mit, bir umudu barındırır: Teknolojiyi bilinçle ve dengeyle kullanabilirsek, belki de bu yabancılaşmayı tersine çevirebiliriz.
Sonuç olarak, teknoloji bir araçtır, fakat bu aracın bizi nereye götüreceğine insanın kendi bilinci karar verecektir. Umut, Prometheus’un zincirlerini kırdığı yerde saklıdır.
Filiz BAKIR