Suç, Ceza ve Sosyal Ortam

0

Dünyamız ve ülkemiz karanlık dönemlerinden birini daha yaşıyor.  Bir yanda çevre coğrafyalarda diğer yanda içimizde en vahşi biçimde işlenen cinayetler var. 

Diyarbakır’da halen davası açılamayan Narin cinayeti…

Uğradığı cinsel istismar ve şiddet sonucu yitirilen 2 yaşındaki Sıla Bebek…

Genç kadın polisin, 26 suç kaydı bulunan saldırgan tarafından öldürülmesi….

2 genç kızın psikopat tarafından katledilmesi…

Maskeli yabancı birinin rastgele önüne çıkan 3 kişiyi bıçaklaması…

Mersin’de sevgilisi tarafından boğulan kadın ve intihar eden katili…

Bursa’da kız kaçırmak için mesajla suç ortağı arayan Kaleşnikoflu…

Beyoğlu’nda sokak ortasında kadın taciz edenler…

Sosyal medyada şiddeti özendiren paylaşım yapanlar…

Cep telefonuyla naklen intiharlar…

İZOLE Mİ YAŞAYALIM ?-

Bu kadar şiddet olayı arka arkaya ortaya çıkınca insanın kendisini sosyal hayattan izole edesi geliyor.  

Adli Tıp Uzmanı Prof. Sevil Atasoy “Suç ve intihar bulaşıcıdır” diyor.

Evet her an bir sosyopatla, psikopatla karşılaşabiliriz.

Adliye arşivleri cezai ehliyeti olmadığı için ceza almayanların, korunma taleplerine rağmen korunamayıp öldürülenlerin, bilmem kaçıncı kez suç işleyenlerin dosyaları ile dolu.

Bunda hiçbir otoritenin sorumluluğu yok mu? 

Son günlerde infial yaratan olayların peş peşe gelmesiyle birlikte suç kaydı bulunanlarla ilgili infaz yasasında, yargılamada degişiklikler yapılacağına, kriminal tiplerin toplum içinde dolaşmasına izin verilmeyeceğine ilişkin açıklamalar art arda geliyor.  

Adaleti sağlamak için toplum huzurunu bozan, insan canına-malına kast eden, kadınların sokakta özgürce dolaşma hakkını ortadan kaldıranların bunun tam karşılığını ödemesi gerekir. 

Adı ister ıslah ister ceza olsun!

Toplumsal düzeni sağlamak ancak böyle mümkün olabilir. 

Alman filozof Immanuel Kant, “Eğer adalet yok olursa o zaman yeryüzünde insan yaşamının hiçbir değeri yoktur” diyor. 

SUÇLA ÖVÜNME

Suçu adil bir ceza vermeden karşılıksız bırakmak suçluyu yeni bir suça itmek anlamına da gelmiyor mu?

İşte birisi tehdit ederken “70 dosyam var 71’inciden korkmam” diye övünüyor. 

Serbest kaldıkça cesaretleniyorlar. 

Ancak suçluları ıslah etmek/cezalandırmak kadar onları suça iten nedenleri yok etmek de önemli.

Azeri ceza hukukçusu Prof. Dr. İlham Rahimov’un  ‘Suç ve Ceza Felsefesi’ eserinde tarihe geçen filozof, sosyolog, psikolog ve psikiyatrların suçla ilgili çeşitli kuramlarına yer veriliyor. 

-Suçlunun ve suçun mevcut sosyal ortamdan yapay şekilde ayırarak incelenmesi imkansızdır ve ayrıca hiç anlamı yoktur.

-Eğer sosyal ortam her şey ise eğer kusurlu sosyal ortam suçlu kişilerin ortaya çıkmasına neden oluyorsa o zaman bu sosyal ortamın reform araçlarıyla yönetilmesi gerekir. 

-Toplum suçluları kendisi yaratır . Suç sayısının artması ve azalması temel olarak sosyal faktörlere bağlıdır. 

-İnsan sosyal hiyerarşide ne kadar alt katta bulunuyorsa suç işleme ihtimali o kadar artabilir.

-Organizma olumlu çevre şartlarında gelişiyor ve kalıtım yoluyla giderek daha da olgun psikofizyoloji tipleri ortaya çıkıyor.

-Uygunsuz çevre ortamında ise her şey aksine gerçekleşiyor.  Kötü kişilik eğilimli tipler ortaya çıkıyor. 

-Suçluluk oranının toplumun ekonomik durumuyla orantılı olduğu fikri kuşku duyurmaz. 

Zeynep Nurten UZER