ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI VE ELEKTRONİK SİLAH MESELESİ!

0

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI VE ELEKTRONİK SİLAH MESELESİ!

Dünya savaşları, trajik, acıklı, insanlık dışı öyküleriyle, kalabalık kahraman ya da anti kahramanlarıyla, içinden kolay çıkılamayan  romanlara benzer.

Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri vardır.

Giriş bölümünde anlatılacak öykünün ne olacağına ilişkin ipuçlarını görürüz.

Paylaşılamayan topraklar, büyük güç olarak bilinen ülkelerin birbirleriyle sürtüşmeleri, saldırgan, gözü kara  yöneticilerin iş başına gelmeleri, karşılıklı restleşmeler falan filan!

Gelişme, yani asıl öykünün yaşandığı bölüm işgallerle, ölümlerle, kanla yazılan en trajik bölümdür. Ölü sayıları milyonlara ulaşır. Devletler yıkılır, taçlar, diktatörler devrilir, iktidarlar mahvolur.

“Kazanan” tarafların ise , insan kayıpları dışında ekonomik ve sosyal anlamda yitirdiklerini yerine koymaları uzun yıllar alır. 

Bunlar klasik neden ve sonuçlardır.

Ancak, bu güne dek yaşanan iki dünya savaşında sonucu etkileyen değişik unsurlar devreye girdi.

Her iki savaşta da, o güne dek görülmemiş, zalim, insanlık dışı yeni silahlar, acımasızca kullanıldı.

İlkinde kimyasal silahlar, ikincisinde atom bombası.  

İnsanları, asker sivil demeden “nefes alınca öldüren” kimyasal silahlar öyle dehşet verici etkiler yarattı ki, “bütün devletlerin onayıyla”, kullanılmaları yasaklandı, kullanmak isteyenlere ağır yaptırımlar getirildi.

Ancak zamanla bu yaptırımlar, emperyalist ülkelerin kötü niyetle kullandıkları uluslararası hükümler olarak da kullanıldı.

Öyle ki, birinci savaşın biriminden seksen küsur yıl sonra bile, emperyalist güçler bağımsız bir ülkeye saldırmak için “kimyasal silah ürettiği” yalanını ortaya attılar ve saldırılarına böylece meşruiyet kazandırmak istediler.

(Yalan söyledikleri sonradan anlaşıldı ama kendilerine yaptırım falan uygulanamadı.)

İkinci dünya savaşının sonuç belirleyen silahı ise atom bombası oldu.

Çoluk, çocuk, yaşlı, , asker , bitki örtüsü, hayvanlar demeden kentleri ortadan kaldıran, yüz binlerce insanı öldüren, kalanları ise kalıcı radyoaktif serpintileriyle on yollar boyunca kanser türü hastalıklara mahkum eden nükleer bombalar.

Sonraki dönemde de, nükleer bombaların uzun menzilli füzeler halinde kıtalararası uzaklıklara ulaşma yeteneğine kavuşturulduğu, dehşet dengesine dayalı bir soğuk savaş dönemi yaşandı.

Dünyanın nükleer savaşın eşiğine geldiği, milyonlarca insanı tehlikeye atan dönemler oldu.

Nükleer füzeler geliştirilirken, “yıldız savaşları” denilen uzaydan hasım ülkelere atılmasını öngören projeler de yapıldı, neyse ki fazla gerçekleşme şansı bulamadan gündemden kalktı.

Günümüzde ise, dünya, yakın coğrafyamızda başlayıp giderek daha tehlikeli hale gelen yeni bir “silahla” tanışıyor.

Gazze’deki soykırım girişiminden başlayıp giderek daha çok devletin bulaşacağı bölgesel bir savaşa dönüşme tehlikesi gösteren saldırılarda , bugüne dek görülmemiş silahlar denendi.

Önce Hizbullah üyesi binlerce kişinin cebindeki, belindeki “eski model” çağrı cihazları, İsrail tarafından patlatıldı; ertesi gün benzer patlamalar el telsizlerinde yaşandı.

Patlamaların, Mossad marifetiyle cihazlara yüklenen bir yazılımla gerçekleştirildiği anlaşıldı. Çok sayıda kişi öldü ya da yaralandı .

Bir anlamda, elektronik tuzak savaşı yaşandı.

Çağrı cihazları ile telsizlere bir yazılımla patlayıcı yüklenmesi işine başka ülkeler de bulaştı.

Önce Hizbullahın cihazların üretimi için sipariş verdiği Çin firması, “işi” Macaristan’da birlikte çalıştıkları bir şirkete yönlendirmiş.

Nasıl oluyorsa, bu istihbarat “bir şekilde” İsrail’e ulaştırılmış, Mossad rahat rahat şirkete sızarak patlayıcı yazılımını yüklemiş.

Şimdi savaşın Gazze boyutu, -muhtemelen İsrail’in istediği hasar orada yaratıldığı için- kenarda kalmış görünse de, bu kez Lübnan savaş alanına dönmüş durumda.

Yani, İsrail, Filistin, İran’ın desteklediği Hizbullah, zaman zaman saldırıların hedefi olan Suriye dahil, dört ülke şimdiden savaşın tarafı konumunda.

İsrail yetkilileri, kendilerine düşman ülke olarak gördükleri Suriye’deki PKK ve yanlısı örgütleri Türkiye’ye karşı kullanmak istediklerini açıkça ifade ediyorlar.

Türkiye, tavrını, tarafını zaten açıklamış durumda.

Çin ve Macaristan ise siparişler ve casusluk faaliyet alanları olarak dolaylı yoldan savaşa bulaşmış görünüyorlar ,

İsrail’e desteğini sürdüren Amerika ve batı Avrupa ülkeleri, “ucundan kıyısından” saflarını belli etmiş durumda. (Her ne kadar, ülkelerinde Gazze’deki vahşete isyan eden kamuoylarını susturmak için İsrail’i tarım ağızla kınasalar da!)

Ukrayna ile başı dertte olan Rusya’nın tavrı da bölgeden uzak duracak gibi değil.

Yani, Filistin’in Gazze kentinde başlayan olay, bir çok ülkeyi kapsayacak biçimde genişleme eğiliminde.

Üstelik her dünya savaşının “geleneği” olan yeni silahıyla birlikte.

Belki de üçüncü dünya savaşının eşiğindeyiz!

Ancak İsrail’in unuttuğu bir şey var.

İlk iki dünya savaşında kullanılan yeni bombalar, onları icat edenlere tam üstünlük sağlayamadı.

Kimyasal ya da nükleer silahlar, kısa zamanda hasımların eline geçerek, onları icat edenlere de eşit derecede zarar verecek hale geldiler.

Macaristan’daki kıytırık bir tesiste üretilen eski model çağrı cihazlarına patlayıcı yükleyebilen yazılım, dünyanın her ülkesinde yüklenebilir.

Amerika’dan Çin’e, Rusya’dan Japonya’ya, Kuzey Kore’den Güney Kore’ye.

Ve Lübnan’dan İsrail’e her ülkedeki insanların üzerinde taşıdığı elektronik cihazlara ulaşabilir.

Kolaylıkla her ülkeden her insanı öldürebilir.

Bunun için fazla masrafa da gerek yoktur.

Bakarsınız, Pentagon’dan Kremlin’e sızmayı becerebilen gözü dönmüş bir “hacker”, oturduğu yerden insanları kitleler halinde katletmeye başlayabilir.

Start düğmesine basılan elektronik silahlar, bakarsınız Filistinli, İranlı, Lübnanlı, İsrailli ayrımı yapmadan herkesi hedef alabilir.

Evet, kadim zamanlardan beri, üstün silahlara sahip olmak güç simgesi sayılmakta.

Lakin, yine kadim zamanlardan beri, üstün silahların el değiştirmesi ne büyük devletleri, ne romaları, ne üçüncü reich’ları  yok etmiştir.

Coşkun KARTAL/Gazeteci

Coşkun KARTAL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 26 Eylül 2024

Yazarın Tüm Yazıları