İRAN’IN İSRAİL’E SALDIRISI- “TÜM TARAFLAR KAZANÇLI”
Ramazan Bayramı ertesi cumartesi gününü pazar gününe bağlayan gece Ortadoğu’nun gerilimli geçmişinde tarihi bir olay daha oldu. Geçmişte kendi topraklarında İsrail’in saldırılarına maruz kalan ve misilleme yapmayan veya yapamayan İran bu kez Şam Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıya yüzlerce iha ve füzeyle karşılık verdi. İran, İsrail topraklarına ilk kez saldırdı.
Saldırı İsrail’in canını yakmadı ama niceliği dikkat çekiciydi. İran, bulunduğu coğrafi konumdan fırlatma yeri esas alındığında 1,800 kilometre uzaktaki düşmanına uçan bombalar, seyir füzeleri ve balistik füzeler gönderebilme kapasitesine sahip olduğunu gösterdi.
AP Ajansı’ndan Tia Goldenberg’in analizine göre, İsrail, İran, ABD ve hatta Hamas olaydan kazançlı çıktı.
İSRAİL ORDUSU GÜVEN TAZELEDİ; MÜTTEFİKLERİNDEN AKSİYONLA DESTEK ALDI
İsrail’in savunması, ordusuna güveni restore etti. Ortadoğu’nun en güçlü silahlı kuvveti İsrail Ordusu Gazze’de bir ordudan ziyade bir gerilla gücü olan Hamas’a karşı beklenen hızda sonuç alamamıştı. Üstelik Gazze’de batağa saplandığı yolunda yorumlar yapılmaktaydı. Oysa en önemli düşmanının 300’den fazla uçan bomba, seyir füzesi ve balistik füzeyle yaptığı saldırıyı savuşturdu. İsrail halkının ülkenin ordusuna olan inancı onarıldı. Demir Kubbe hava savunma sistemi bir daha rüştünü ispat etti. ABD ve Birleşik Krallık hava güçleri saldırının savuşturulmasında yardımcı oldular. Yapılan açıklamalara göre ihalar ve füzelerin neredeyse tamamı havada imha edildi. Sadece bir hava üssünde hafif hasar oluştu ve 1 kişi yaralandı. İsrail, Gazze’de soykırım olarak tanımlanan uygulamalarından ötürü başta ABD ve Birleşik Krallık olmak üzere kadim müttefiklerinin desteğini kaybetmeye başlamıştı. Ancak müttefikleri, İsrail’e desteklerini bu kez ortak operasyon yaparak tazelediler. Bu kararlılık İsrail’in düşmanlarına da bir mesaj oldu.
İRAN YAPABİLECEĞİNİ GÖSTERDİ
İran 1 Nisan’da Şam’daki konsolosluk binasının havadan vurulması ve 2 önemli generalinin 13 kişiyle birlikte ölmesinden sonra defalarca misilleme yapacağını açıkladı. Ortadoğu’da bu tür açıklamaların hamaset olarak yorumlanması tarihten ötürü haklı gerekçelere dayanır. Ancak bu kez İran dediğini yaptı. Tahran yönetimi vatandaşlarına intikam tehdidinde bulunduğunda ciddi olabileceğini gösterdi. Her ne kadar İsrail’de hasar hafif olsa da İran saldırısı mutlaka İsrail’in kulağına küpe oldu. Bir defada 300’den fazla uçan bomba ve füze ile saldırabilmek önemli bir ateş gücü olarak not edildi.
ABD’NİN GÖSTERİSİ
ABD İran saldırısının savuşturulmasında kilit oyuncuydu. Desteğini aksiyonla ortaya koyarak diğer müttefikleri nezdinde güven tazeledi. Ayrıca Ortadoğu’daki zorlayıcı güç ağırlığını da ortaya koydu. Washington, İran saldırısından sonra İsrail’i “yanıt verme” mesajları ile dürtüyor. Dediğini yaptırırsa bölgedeki ve dünyadaki özgül ağırlığını pekiştirmiş olacak.
HAMAS MÜTTEFİKİNDEN BEKLEDİĞİ HAMLEYİ GÖRDÜ
Hamas, 7 Ekim’de İsrail’e saldırdıktan sonra bölgesel ortaklarının yardıma koşacaklarını İsrail’in canını acıtmada kendisine yardımcı olacaklarını umdu. Yemen’deki Husiler bunu kendi imkanlarına koşut yaptılar. Dünyanın en önemli deniz ticaret güzergahında işleri bozdular; küresel çapta tedirginlik yarattılar. Lübnan’daki Hizbullah da kapasitesine koşut olmasa da destek vermiş göründü. Ancak Hamas’ın asıl destek umduğu İran savaşa doğrudan katılmamıştı. Şimdi ise Hamas, İran’ın saldırısıyla İsrail’e karşı elindeki kozların güçlendiğini umabilir. Örgüt ateş kes görüşmelerinde anlaşma için daha sert şartlar öne sürmeyi deneyebilir.