İyi Bayramlar…
Zamanların en iyisiydi, en kötüsüydü. Hem akıl çağıydı hem aptallık. Hem inanç devriydi hem de kuşku. Aydınlıktı, karanlıktı. Umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı. Her şeyimiz vardı, hiçbir şeyimiz yoktu.’’
Charles Dickens
Siyaset felsefesinin temel kavramıdır.
İnsan, toplum içinde yaşayan bir varlıktır.
Zamana ve mekâna bağlı olarak sahibi olduğu gerçek varlıkları ile düşünsel varlıkları arasında hem bilimin hem de felsefenin öznesi olmuşlardır.
İnsanlık tarihi; ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel baskılara karşı insanlığın direnişini simgeler.
Özgürlük zorunluluktur. Kendini tanıyan insanın vazgeçilmezidir…
31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerden sonra ilk bayramımızı kutlayacağız.
Çok farklı bir bayram olacak…
Dostoyevski’nin dediği gibi; ekmekten tatlı, güneşten güzel…
Ancak…
Hiçbir şeye doğru dürüst sevinemiyoruz…
Oysa kulüplerimizin ortak tavrı ile ne çok sevinmiştik, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Süper Kupa Finali’nin Suudi Arabistan’da oynanmayacak olmasına!
Sonunu getiremedik!
Ülkemizde de beceremedik!
Gencecik çocuklara ve ülkeye unutulmayacak travma yaşattık…
Tarih, sorumlularını asla affetmeyecektir…
Oysa…
Tribünler özgürlük alanlarıdır…
Futbol devrimci bir eylemdir ve futbol, sadece futbol değildir…
Escape to Victory (Zafere Kaçış)
İşgal altındaki Paris’te oynanan sıra dışı bir maçtır. Irkçı bir amacı vardır!
Alman yıldız takımının bir grup müttefik esirine karşı olmasıdır. Amaç, Yahudi ırkından olmayanların üstünlüğünü kanıtlamaktır.
Oysa müttefiklerin tek amacı kaçış yolunu bulmaktır.
O yol, Fransız direnişçilerinin soyunma odasına açtığı tüneldir.
Maç, işgalcilerle direnenler arasındadır. Ve film, savaştan çok futbolun hükmünü işlemektedir.
İlk yarıyı müttefikler 4 – 1 mağlup bitirirler. Devre arası kaçmayı planlasalar da, asıl tutsaklığın böyle bir maçtan mağlup ayrılmak olduğunu düşünürler. Bu durum kendilerine cepheden kaçmak gibi görünür. Ve nihayet Pele’nin muhteşem röveşatası ile beraberlik sağlanır.
Son dakikada Almanların attığı penaltıyı Stallone kurtarır. Tüm stat bu arada La Marseillaise söylemektedir. Bu aynı zamanda Fransız Milli Marşı’nın da metnidir.
Özgürlük başlamıştır…
Güçlü olan değil, haklı ve akıllı olan kazanmıştır…
Tribünlerin tamamı Alman askerlerini aşarak sahaya inerken, tüm futbolcular güvenle sahanın dışına çıkarlar.
Gösterime gireli 43 yıl olmuş, ne çok ders çıkarılmalı!
Yaşanmış bir olaydan esinlenen bu filmde tüm gerçekler elbette aktarılan gibi değildir.
Ancak Futbol; dil, din, ırk, sınıf ayırımı gözetmeden herkesi aynı heyecanda birleştirmektedir.
Bu evrensel kuralı içselleştirebilmeyi diliyorum…
İyi bayramlar…
Saygı, sevgi ve inançla
Kemal YALNIZ
Kemal YALNIZ/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 10 Nisan 2024