Almanya İzlenimleri (Frankfurt) 4
Frankfurt, adına daha çok dünyaca ünlü kitap fuarından ve eleştirel teorinin kalbi olan Frankfurt Okulu’nun -Toplumsal Araştırma Enstitüsü- bu şehirde olmasından aşinaydım. İki yıldır oğlum da bu şehirde yaşıyor. Bir de edebiyat derslerinde Ahmet Haşim’in yazdığı ünlü gezi yazısından biliyordum.
Şehirde bahara hazırlık çoktan başlamış meşe ağaçları budanmış, yeniden yeşilleneceği zamanı bekliyor her yerde. Parklarda da çalışmalar sürüyor, çiçekler ekiliyor, baharın renkleri canlansın diye.
Tatil günü olmadığından meydanları da kalabalık değil. Parklardaki şemsiyeler akşam saatinde açılmayı bekliyor. Bir de bisikletler de işlerinden dönecek olanları.
Frankfurt’ta uğradığım önemli bir mekân Tarihi Römer Meydanı’ydı. Meydanın tarihi Roma imparatorluğuna kadar dayanıyor. Üstelik uzun bir dönem bu meydandaki Dom Katedrali’nde Kutsal Roma- Cermen İmparatorlarının taç giyme törenleri yapılmış. “Kral öldü, yaşasın yeni kral” sloganlarının bir zamanlar bu meydanda yankılanmış. Ölümsüz, vazgeçilmez sanılan haşmetlinin yerini bir başkası almış. Bugün o meydandan geçenlerden kim hatırlıyor ki o muktedirlerin adlarını. “Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış” sözü bu nokta anlam kazanıyor.
Meydanda gün gelmiş sosyalistler, komünistler “özgürlük ve eşitlik” taleplerini dile getirmiş. Sonra o karanlık günler başlamış… Nazilerin iktidara yürüyüşü, meydanlarda sadece onların sesi. Baskı, şiddet, zulüm günleri… Hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğinin kanıtı bu meydan. Onlar da “geldikleri gibi gitmişler”. İkinci Dünya Savaşı sonrası farklı politik gruplar seslerini duyurmak için bu meydanda bir araya gelmiş. Binlerce insanın toplanabildiği meydan zıt taleplerin farklı zamanlarda dile getirildiği mekân olmuş. Frankfurt’ta turistlerin uğrak yerlerinden biri bu meydan. Günün her saatinde insan görmek mümkün.
Meydanda adını bir elinde kılıç bir elinde terazi taşıyan kadın heykelinden alan Adalet Havuzu bulunuyor. Bizim orada bulunduğumuz sırada havuzda su yoktu.
Hause Zur Flechte (Likenlerin Evi) tarihi 14’üncü yüzyıla dayansa da 2. Dünya Savaşı’nda bombalanması üzerine yıkılan bina 2012-2018 yılları arasında Dom-Römer projesi kapsamında aslına benzer biçimde yeniden inşa edilmiş. Bu Almanların kültürel sürekliliği geleneklerine sahip çıkarak nasıl sağladıklarını göstermektedir. Bu, gelenek kavramını retoriklerinde sıkça kullananlar için de bir örnek olabilir mi inşaat sektöründe?
Frankfurt’ta merak ettiğim bir mekân da Frankfurt Meclisi’ydi. Almanya’daki ilk bağımsız meclis olarak tarihe geçen bu bina 18 Mayıs 1848-31 Mayıs 1849 tarihleri arasında bir yıl 15 gün süreyle kullanılmış. Halkın seçtiği Kurucular Meclisi, “Devletler Meclisi’ni” ortadan kaldırmış. 1849 yılında Frankfurt Anayasası kabul edilmiş. Anayasa ile iki meclise dayanan parlamenter monarşi kabul edilse de uygulanamamış. Günümüzde üç renkli -sarı, kırmızı, siyah- Alman bayrağı da o dönemde bu parlamentoda kabul edilmiş. Geçen yıl bu binanın bulunduğu meydanda halk tarafından seçilmiş meclisin toplanmasının 175’inci yıldönümü kutlanmış.
Frankfurt’ta Main nehrinden kaçmak mümkün değil. Zira şehrin ortasından geçiyor. Doğal bir “bölücü” Main. İki kıyısı da etkileyici güzellikte Frankfurt’un.
Küçük bir vapur bekliyor hareket etmek için. Zamanı daha gelmemiş. Adını ünlü Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe’den almış.
Frankfurt’ta Main Nehri üzerinde görülmesi gereken bir yer: Demir Köprüsü. 1859-1913 yılları arasında Frankfurt Demiryolunun ana bağlantılarından biriymiş. Şimdi yaya yolu olarak kullanılıyor. Biz hafta sonu gittiğimizden köprü kalabalıktı. Buralarda aşıkların köprüye kilitlenmiş anahtar bırakmaları bir gelenek galiba. Ren nehri üzerindeki kadar olmasa da burada da köprünün üstünde anahtarlar bırakılmaya başlanmış. Burada isimlerini anahtarın üzerine kazıtmak isteyenler şanslı. Çünkü bu işi meslek haline getirmiş biri hizmet veriyor. O işini yaparken sırada bekleyenler vardı. Aşklarının sonsuza kadar sürmesini isteyenler, o umudu taşıyanlar.
Frankfurt’ta modern kentsel yapılaşmanın da izlerini görmek mümkün. Bu kez oraları uzaktan seyrettim. Eğer olursa bir başka ziyaretimde o yerlere ait de izlenimlerimi aktarmak isterim.
(Devamı Edecek)
Önceki Bölüm
Kemal ASLAN/Gazeteci-Yazar