Tekno Kültür
Pandemi Ortamında “Sanal Hayatlar”
Teknoloji geliştirelim derken hayatın bu kadar sanallaşacağını hayal etmemiştik.
Maalesef sınıfta kaldık? Neden çünkü ziyadesiyle gerekli gereksiz bu hayatın içine daldık gidiyoruz.
Bir zamanlar neden görüşmeyi tercih etmeyip sadece arama ile yetiniyor derdik. Şimdi kısa bir mesaj ile ya bir heyecan bitiyor, ya da ne duygular coşuyor. Sevinçte, kederde bir kısa mesaja bağlı kaldı demek.. Değil aslında. Kısa bir mutluluk veya hüznü yaşam sananlar var, hele yeni kuşakta.
Bunların tümünün ne kadar da gelip geçici olduğunu anlamaları biraz zaman alacak. Bu ani çıkan ve çabuk kaybolan duygu değişimlerinin yaratacağı zararı henüz düşünmüyorlar. İşte gelecekte bizi korkutan gelecek endişelerinden biri. Sanal Hayatların verdiği derin mutsuzluk!
Şu an madde olan her şeyi anında temin edebiliyorsak elbette bu bir gelişmedir. İyi ki teknoloji var ve nimetlerinden faydalanıyoruz. Ben de herkes gibi işlerimde sonuna kadar kullanırım. Günün sonunda ise ne kadar çok işi en kısa zamanda yaptığımı düşündüren en önemli araçtır benim için…
Ama hepsi bu ’dur. Sadece bir araç. Ama hayatımı tutsak alacak kadar değil.
Sosyal paylaşım sitelerinden yazılan süslü sözler nasıl içten gelen bir ses ile yapılan kutlamanın yerine geçebilir. O ses hele özel bir durum olduğunu hissettirmiş ise gönül listesinde baş sıraya gelmiştir.
Daha çok da hastalık, vefat gibi haberlerin buradan cevaplanması canıma sıkar. Evet, belki bir nebze rahatlatıcı olabilir ama yine geçici.. Ve ne yazık ki anlık dönüşler.
Bayram kutlaması bu ortamdan yapıldığında görev bitmiş mi oluyor? Hangi ruhsuz mesaj, sevdiklerinle buluşup bayramlaşmanın yerine geçer? Mesajlara cevap vereceğim diye İnternet başında öldürülen saatler.. Bir bakarsanız ne kadar çoktur. Karşılıklı yazışacağım diye ihmal ettiğiniz aileniz. Hiç düşündünüz mü aileden çaldığınız saatleri niçin, kime harcıyorsunuz? Ne geçti elinize.
Bir yarışmaya katılan genç bir kız geliştirdiği fikir ile yenilikçi sanal hayat ödüllerinden birini aldı. Geleceği nasıl görüyorsunuz ana fikri üzerinden gidilen bu yarışmada bir genç sanal cenaze töreni kısa filmi çekmişti. Güler misin, ağlar mısın yaklaşımı ile baktığımız bunun gibi vakalar gerçek mi olacak?
Hoş geldin Tekno Hayat!
Ve 2020 yılının başlarında daha önce Çin’in Wuhan şehrinden duyduğumuz Korona virüsü ülkemizde de hissedilmeye başladı. Sonraları bırakın hissetmeyi hızlı bulaşıcı olması nedeniyle bir bir ülkeleri kapatmaya başladı. İran, İtalya, Fransa derken maalesef Türkiye’deki hayatı da bir anda sanal hayatın egemenliğine dönüştürdü.
Böylece sosyallikten uzak, yeni bir yaşam tarzı başladı.
Hoş geldin Tekno Hayat!
Çalışanlar artık işlerini evden idare ediyor. İşyerlerine gerekmedikçe gitmiyorlar. Çalışma saatleri esnek, toplantılar çevrimiçi gerçekleşiyor. Öğrenciler ders saatlerinde internet yardımıyla eğitim alıyorlar. Öğretmenler çevrimiçi ders veriyor. Market için dışarı çıkanlar kendilerini koruyarak gidip, hızlıca eve dönüyor ve eve girer girmez kullandıkları her şeyi temizliyorlar.
Çevrimiçi satışlara ilgi en üst düzeyde. Firmalar altyapısı varsa elektronik ticaret tarafına odaklanıp, ürün satışı yapıyorlar.
Bu ortamda sokakta en fazla görünen gruplardan birisi de doğal olarak kuryeler..
Ancak, günlük tüketim ürünleri satan fabrikalar çalışmak zorunda ki ihtiyacı karşılasın. Şimdilik üretimin sanalını kullanmıyoruz ama ufaktan geçtik bile. Robotlar, yapay zekâ sistemleri ile uzaktan yönetilen fabrikalar zaten var. Bundan böyle daha çok olacak. Çok yakında sanal üretim göreceğiz.
Tüm dünyanın eve kapandığı ve endişe ile beklediği günleri yaşarken tabii ki çok da mutlu değiliz. Alışık olmadığımız bir hayatın içine düşmek zorunda kaldık. El sıkışma ve dokunarak sosyalleşen bir toplumda önce bunlar ortadan kalktı. Sonra sosyal mesafe diye en az 1 metrelik bir mesafe ile insanlarla yakın durabildik ve mümkün olduğunca evde kaldık. Devletlerin, toplumların çaresizliğini zengin ile fakirin ilk defa duygu birlikteliğine tanık olduk. Ve daha önce hiç görülmeyen bir endişeye.. Bu endişe ve korkuda para, güç, iktidar, sosyal çevre gibi hiçbir faktörün etkisi yoktu.Tamamen aynılaşan bir dünya bundan daha iyi tarif edilemezdi.
Belirsizlik toplumları evde kalıp sabretmeye iterken bundan tek korunan hayvanlar sadece karnını doyurmak için ortalıkta dolandı.
Yani, toplumlar evde kalıp bu kurgunun bitişini beklerken elbette bazı işlerin devam etmesi gerekecekti. En önemlisi beslenme, barınma, sağlık malzemeleri vb.
Evde kalınarak hayata da dur denilemezdi. İnsan yaşadığı sürece çalışmak zorundaydı. Evdeki imkânlar ile diğer insanlara ve işlere nasıl yetişilecekti? Tabii ki Teknoloji ve İnternet en büyük role sahip. İnternet eve kapalı olduğumuz bu dönemde olmazsa olmaz bir hizmet.
İşimiz, hobimiz, alışverişimiz, bankacılık işlemlerimizi tamamen elektronik ortama geçirdik. Daha başka alışkanlıklar, süreçler de çevrimiçi ortama geçmek durumunda kaldı. İnsanlar evlere ziyaret yapamadıklarından görüntülü konuşmaya başladılar ve yine internet burada en önemli araç oldu.
“Pandemi günlerinde en çok sağlık tehdidi altında kalan kesimdi. Tarih ileride bu günleri anlatacak ve analiz edecektir.“
Ya sağlık işleri nasıl yürüyecekti? Hastaya dokunmadan tedavi edilemezdi. Uzaktan iyileştirme yapılamayan tek konu olarak mecburen sağlık çalışanları işe gitmeliydi. Hastanın evde tedavisi mümkün olmayacağına göre hastane koşullarına adapte edilmesi gerekecekti. Her an çeşitli virüs ve mikropların dolaştığı hastane ortamlarında bir yandan iyileştirme varken diğer tarafta daha çok virüs kapma gibi bir endişe de hâkim.
Sağlık çalışanları bu stres dolu Pandemi günlerinde en çok sağlık tehdidi altında kalan kesimdi. Tarih ileride bu günleri anlatacak ve analiz edecektir.
Sağlıkta işlerin hala büyük bir kısmı elle müdahale ve görüşme ile yürümektedir. Bu alanda ancak medikal malzeme tedariği ve çevrimiçi doktor, hemşire görüşmeleri internet yardımıyla yapılabilmektedir.
Yine üretime dönecek olursak, teknoloji uzmanları hala üretimde insanı azaltıp yerine teknoloji koymaya çalışıyor. Amaç fabrika sahibinin evinde veya ofisinde oturarak üretimi kontrol etmesi. Bu kısmen mümkün. Şu anda takip edebilirler ama fabrikada imalat hala insanlarla oluyor. İnsansız imalat nasıl yapılacak diye soru gelirse cevabı belli. Japonya örneğinde olduğu gibi. Robotlar ile elbette!
Bir düğmeye basarak üretimi başlattığımızı hayal edelim.
Önce satın alma ve malzeme girişi ile işe başlamak lazım. Hayal gücümüzün sınırlarını zorlayarak operasyona devam edelim.
Malzemeler bir kapıdan giriyor, otomatik olarak ambara alınıyor ve sisteme veri akışı girişi yine otomasyonla başlıyor. İmalat emirlerine göre gerekli malzeme çekimi otomatik olarak robotlar yardımıyla gerçekleşiyor ve daha sonra da iş emri rotasına bağlı kalarak yarı mamul fabrika içinde otomasyonla ve yine robotlar yardımıyla akışına devam ediyor.
Sonunda, tamamlanmış ürün robotlar tarafından müşteri aracına teslim ediliyor. Bütün bu süreci ise tesis yönetimi evden, işyerinden artık nerede olursa olsun bulunduğu yerden izliyor. Canlı olarak izlediğinden ne olup bittiğini görüyor gerekirse müdahale ediyor.
Fabrikaya bizzat gitmesi gerekecek mi? Belki ama sistemi düzgün kurduysa ancak acil durumda süreci devralması gerekebilir.
Bunun dışında elbette hayır, model başarılı ise zaten mümkünse el değmeden çalışmalı.
İşte fabrika otomasyon hayali bu’ dur.
Siparişler ve dağıtımlar ise hali hazırda internet yardımıyla veriliyor ve dağıtım tarafında etkin bir model kurulmuş durumda.
Maalesef Çin’in Wuhan şehrinden çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın bize yeni bir hayat gerçeğini ortaya çıkardı. Biliyorduk ama pek de arzu etmediğimiz bu hayatın tam ortasına aniden düştük ve alışmaya çalışıyoruz.
Ne kadar daha evde kalacağız bilemiyoruz.
Biz entübe olduk mu, olacak mıyız hiç bilmiyoruz.
Evde kalmak ve işleri teknoloji ile yapmanın bir sıkıntısı yok şimdilik.
Belirsizlik ortamında bizi tek motive eden ise sadece “Olumlu Düşünce”
Ve evlerdeki sanal hayatta üretime devam…
Assoc.Prof. Dr. Arzu BALOĞLU
Arzu Baloglu; TeknoLifeStyle by Arzu Baloglu youtube Kanalından Bugün (18 Temmuz Cumartesi) Saat 19.00’de güncel bir konuyla canlı yayında olacak.
“Sosyal Medyadan Yapılan Saldırılar ve Hukuki Boyutu”
Baloğlu’nun canlı yayın konukları;Avukat Ceyda Akalin ile Co-Founder at SiberTime Teknoloji ve Bilgi Guvenligi Hizmetlerinden Murat Şahin
TeknoLifeStyle by Arzu Baloglu youtube Kanalı için tıklayınız
www.kentekrani.com 18 Temmuz 2020