LİNÇ KÜLTÜRÜ

0

LİNÇ KÜLTÜRÜ

“Linç kültürü dijital platformların olumsuz yanlarından biri haline dönüştü son yıllarda.”

Bu ülkede kültür adına bir şeye sahipsek o da sadece linç kültürüdür ancak.

Nedir linç kültürü dersek; bir kişi veya grup hakkında çevrimiçi veya çevrimdışı olarak toplu olarak yapılan haksız eleştiri, tehdit ve zorbalık eylemlerini ifade etmektedir, diye tanımlayabiliriz. Bu eylemler, hedeflenen kişinin itibarına zarar vermek, itibarsızlaştırmak, kariyerini etkilemek veya fiziksel tükenmeyi sağlamak amaçlarını taşır.

Linç kültürünün kökenlerinde toplumsal düşmanlık, önyargılar, verimlilik vs. düşünceler yatarken iletişim teknolojilerinin evrimi ile bu birikmiş kültürel kodların kullanılabilirliği dijital platformların olumsuz yanlarından biri haline dönüştü son yıllarda.

Eski zamanlarda böyle değildi dediğimiz, aslında sosyal medyanın olmadığı ancak herkesin yine bu kafada olduğu zamanlarda, insanların düşüncelerinin bilinirliği ve bu bilinirliği sağlayacak araçlar olmadığı için kimin ne düşündüğü veya toplumun gün be gün hangi halet-i ruhiye içinde olduğu bilinmiyordu.

“Kendimize özgü birçok şeyi dijital zamanlar sayesinde keşfettik”

Sosyal medyanın yükselişi ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması, ülkedeki seviyenin ne düzeyde olduğunu gözler önüne serdi. Zaman zaman hayret ettiğimiz sosyal medyanın varlık nedenini sorguladığımız vakitler de oldu haliyle. Tabi medya baskısıyla kendisini ifade edemeyen tanınır kişilerin de kendilerini açıkça ifade etmelerine olanak sağladı ve bunun gibi birçok pozitif yanları da var o ayrı bir mesele…

Kendimize özgü birçok şeyi dijital zamanlar sayesinde keşfettik.. Keşke dediğimiz, iyi ki dediğimiz, hiç olmasa dediğimiz, övünç ve utanç duyduğumuz birçok şey…

“Bir nevi sosyal medya din, toplum, yargı, hükmet vazifesi görmeye başladı.”

Hayatın da dijitale aktarılması nedeniyle birçok şeyi de gözler önünde yaşıyoruz. Ve ülkeye dair, ülke insanına dair birçok ortak özellik de göze çarpıyor yine. Söylemlerin ileti aracı değişti, özne direkt karşımızdaki kişi değil dijital iletişim biçimleri, özneye iletiyi aktarmada aracı olmaya başladı. Dolayısıyla belirsiz bir alıcı ve dilediğince dilediğini söyleme biçimi alıcı dönütü olmayınca arsızlaşmaya başladı. Bir nevi insanların içinde biriktirdiği negatif düşünce ve arzular dünya görüşleriyle harmanlanarak sosyal medyada ulaşabildiği herkese baskı yapmaya dönüştü. Baskılar kafi gelmeyince eleştirinin ne olduğunu bile bilmeyenlerin eleştiri adı altında hakaretleri ve ardı sıra gelen tehditler, bireylerin yaşamını sosyal medya üzerinden düzenlemesine neden oldu. Bir nevi sosyal medya din, toplum, yargı, hükmet vazifesi görmeye başladı. Her konuda ahkam kesen kullanıcıları kızdırmama ve toplum dışına itilme kaygısıyla bireyler özdisiplinine de dijital platformları referans göstererek adeta gösteriş çağını da beraberinde doğurttu. Her konuda zorbalığın mevcut olduğu toplumda, zorbalığın uygulanma alanlarından biri olarak dijital platformlar linç kültürümüzün en besleyicisi olarak değerler zincirinde yerini almış bulundu. Ve bize özgü olan bir şey var ki bu bize özgülük durumunu da bilinir kılan sosyal medya araçları oldu. Neymiş bize özgü olan şey diye sorarsak;
hangi zihniyet iktidardaysa onların hayat görüşüne göre şekillenen ülkede, şekillenmeden kalan şey ortadoğuya özgü toplumlarının belirgin özelliği olan nerdeyse her konuda hassasiyet geliştirip dokunulmazlık zırhını çalıştırmak. Ve bu zırhı delmeye kalkan veya o zırhın dışına çıkmaya çalışan olursa onu nefret söylemleriyle dışlamak, üzerinde baskı kurmak ve ötekileştirmek… Kendinden olmayanı yok saymak.. Belki bütün dünya ülkelerinde bu tutumun olduğunu söylemek mümkün ancak yine tutum ve tavırların gösteriliş biçimi açısından kerameti kendinden menkul toplumumuzu ayrı tutmak yerinde olur. Her konuda tarafgirlik yaratmayı becerebilen ülkemizin bu konudaki başarısı örnek çünkü… Öte yandan linç kültürü, modern çağın bir sorunu haline geldi artık.. Zira hedeflenen kişiler ve topluluk üzerinde psikolojik stres yaratmaya, kendine güveni sarsmaya ve hatta intihara yol açabilecek boyutlara geldi. Ayrıca linç kültürü, açık iletişim ve hoşgörü yerine korku ve sessizliğe meyyal bir atmosfer getirdiği için özgürlük kazanımlarını da gittikçe daraltmaya başladı. Elbette bu tür toplumsal davranışlar birlik ve dayanışmayı zedelemektedir. Nefret ve şiddet dilinin toplumun adabı olması nedeniyle toplumsal linçlerin önüne geçebilmek için uzun süreli eğitim, öğretim, kültür vs. gibi öğretici unsurların gözden geçirilip bu alanlarda iyileşme sağlanması gerekmektedir. Zira günümüzde linç bireylere ve toplumlara zarar veren bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Hatice GÖRGEÇ/Tiyatro Eğitmeni

Hatice GÖRGEÇ/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 20 Ekim 2023

Yazarın Tüm Yazıları