SİLİKON VADİSİNDEN
Koronayı yendim
Evet yendim. 65 yaşındayım. Hem de böyle riskli bir yaş sınırında, Korona’yı yendim.
Başınıza gelirse korkmayın, siz de yeneceksiniz.
BOĞAZDA PÜTÜRLER
O gün bir tuhaflık hissediyorum ama ne olduğunu anlayamıyordum. Her zaman yediğim şeylerde sanki bir metal tadı vardı. Sonra bir anda “şak” etti sanki düşüncem. Burnumu yokladım koku alamıyordum, bir kaşık bal aldım ağzıma tadı yok. Hemen Korona geldi aklıma. Aynanın karşısına geçtim dilimi çıkartıp köküne ve boğazıma baktım, pütürler vardı.
Evet, bunlar Korona belirtileriydi, vakit geçirmeden ihtiyacım olan şeyleri alıp eve kapanmalıydım. Neye ihtiyacım vardı? Boğazımın kurumaması için ağzım kapalı uyuyabilmeliydim, nefes alabilmeliydim, boğazımı nemli tutabilmeliydim. Covid-19’un aşısı da yok, ilacı da. Burundan rahat nefes alabilmek için burun spreyi aldım, boğazımı nemli tutabilmek için naneli draje ve boğazımda rahatsız edici olabilecek şeylere karşılık da vicksli soğuk algınlığı şurubu aldım. Ve doğru eve…
Ne yapacaktım? Burası Kalifornia. Hastaneye gitsem test yapacak, tahlil yapacak, bir kaç bin dolar alacak eve gönderecek. Allahtan kızlarım annesinin evindeydi. Yalnız olmam büyük avantaj olacaktı, diye düşündüm ve düşündüğüm gibi de oldu. Ertesi gün uyandım ve ondan sonra gün ve tarih düşünmeye bile fırsat bulmaksızın Covid- 19’un bütün belirtileriyle tanışmaya başladım.
UYKU HER ŞEYİN İLACI
Ayağa kalkıp iki adım yürüyüp mutfaktan bir şişe su alamaz oldum. Nefes darlığı yüzünden hareket edemez oldum. Duş yapamaz oldum. Oturduğum yerde kımıldamadan durduğum sürece sorun yok her şey normal ama ayağa kalktığımda nefes darlığı hiç bir şey yaptırmıyordu. Mutfağa bir iskemle koydum. Kalkıp hemen oraya oturuyor, dinlendikten sonra su alıp dönüyor kanepeye atıyordum kendimi. Hafif ateş ve bitkinlik yüzünden zamanımı uykuda geçirmeye başladım. Uykuya daldığımda müthiş hızlı bir otoban yolculuğu başlıyordu. Uçuyordum sanki. Müthiş halüsinasyonlar görüyor ve uzak mesafelere gidiyordum. Kan ter içinde nefes nefes nefese uyandığımda görüyordum ki, aynı yerdeyim. Oturup beklediğimde zaman geçmiyordu, uyku benim için kurtarıcı oluyordu. Burun spreyi sayesinde ağzım kapalı uyumaya alıştım. Böylelikle boğazım kurumuyordu, rahat uyuyordum.
KAŞINTILAR
İlk günlerde ağzımın tadı yoktu, yemek de aramıyordum. Arada sırada ishal yapıyordu. Bir gece belden yukarı kaşıntı ile uyandım. Kaşı kaşı, saatlerce sürdü. Sonra bir gün geçmişti ki dizden aşağı müthiş bir kaşıntı. Kaşımaktan tırnak izlerim kabuk bağladı ve kaşıntı yerlerim şişti. Hastalık geçene kadar da o şişler kaldı. İki büklüm olmuştum. Kaslar sarkmıştı, dimdik ayağa kalkamıyordum.
NEFES DARLIĞI
Bütün hastalık boyunca sıkıntı veren tek şey nefes darlığı oldu. İki hafta geçtiğinde iyileşmeye başladığımı düşünmeye başladım ama öyle olmadı. Virüsü vücuttan atmaya başlamış olsa gerek, kısık kısık öksürük başladı. Vücudum, geniz akıntısı, ciğerler ve bağırsakları temizlemek için harekete geçti. Uyku sorunu yaşamaya başladım. Hangi pozisyonda yatsam öksürük yapıyordu. Oturup başımı öne eğersem o vaziyette uyuyabiliyordum. Öksürük ve nefes darlığını tetiklemekten kaçınmak gerekiyor. Nefes almakta zorluk çektiğin için müthiş bir kalp çarpıntısı yapıyor ve kalp krizinden ölmek işten değil. Korona yüzünden başka rahatsızlıklardan da ölebiliyor insan. Evet, böbrek yetersizliği, karaciğer yetmezliği ve dediğim gibi kalp krizinden ölebiliyor insan. Nefes darlığı da aynı sonucu yaratabiliyor. Başta da dediğim gibi yalnız olmamın büyük avantajlarını gördüm. Telefonda bile konuşsan nefes alamaz hale geliyorsun ki, çevrenizde birileri olduğunda konuşmak kaçınılmaz hale geliyor. Sürekli nefes darlığı sonunda solunum cihazına bağlanma ihtiyacı yaratıyor. Böyle böyle geldim 20’li günlere.
BİTKİNLİK
Sonra, uyandığım her gün kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Kahvaltı yapıp yemek yemeye başladım. Nefes darlığı azaldıkça öksürük de azalmaya başladı, dimdik ayağa kalkıp 3-5 adım atmaya ve daha uzun süre ayakta durmaya başladım. Sonra bu 3-5 adımlar arttı. Her sabah uyandığımda kendimi daha iyi hissediyor ama azalan nefes darlığının hala bitmediğini görüyordum. Müthiş bir halsizlik yaşıyor insan. Parka gidip, temiz hava alıp biraz güneşte oturmayı çok istedim. Ama virüsün etkilerinin tamamen bittiğini görmedikçe dışarı çıktığımda başkalarına zarar verebileceğim düşüncesi ile bu isteğimi 30.güne kadar erteledim.
Bugün çok şükür sağlığıma kavuşmuş durumdayım. Evet, korkmayın diyorum ama hafife de almayın. Dünyada bu kadar çok insanın ölmesi boşuna değil ve hala da önüne geçilmiş değil. Bu nedenle eğer Covid-19 ile karşılaşırsanız nedir, ne değildir, ne yapmanız gerekiyor bilmenizde fayda var diye düşünüp, bu sevimsiz tecrübeyi sizinle paylaşmak istedim.
Sedat ÜRETEN/Gazeteci
www.kentekrani.com 11 Temmuz 2020