Google hazretlerine ‘İstanbul ve Deprem’ yazın; binlerce başlıkla karşılaşırsınız.
Uzmanlar anlatmaktan yoruldu ama bu ülkenin asıl beka sorunu olası bir
İstanbul depreminden sonra ortaya çıkacak.
Siyasetçilerin söyleyemediği şudur, İstanbul bu yoğun nüfusu bir garip
yapılaşmasıyla büyük bir depremin üstesinden gelemez.
Maraş-Hatay Depremi gösterdi ki; yıkıcı depremin başı ve sonrası İstanbul için
çok ağır olacak.
Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi “daha güçlü İstanbul için seferberlik
zamanı” başlığıyla depreme hazırlandığını söylüyor. Yapılan çok önemli işler var.
Olası deprem için büyük bir lojistik merkezi hazır tutuyor. Sultangazi’de Büyük
bir alan kurulan deprem üssü 150 bin metreküplük depolama alanına sahip…
İstanbul için asıl tehlike deprem sonrası yaşanacağını uzmanlar özellikle
belirtiyorlar. Yaşanacak kaosu hayal bile edemiyor insan…
Bir Antakya, Adıyaman’ı göz önüne getirin, sonra İstanbul’u düşünün!
Türkiye’nin en büyük kentinde cadde ve sokakların ne hale geleceğini kafanızda
bir canlandırın; manzarayı yürek kaldırmaz.
Depreme hazırlıkta üç unsurun tam anlamıyla iş birliği gerekiyor… Devlet, yerel
yönetim ve eğitilmiş kadrolarla sivil toplum örgütleri…
İstanbul için merkezi yönetiminin yerel yönetime destek verdiğini sanırsanız
yanılırsınız. Başından beri İmamoğlu yönetimin yaptığı her işe taş koymaya
çalıştılar. Zaten işin başında ‘topal ördek’ ilan edilen İmamoğlu’nun deprem
seferberlik planlarına da merkezi yönetimin kayıtsız kaldığı biliniyor.
İktidar ulaşım projelerinde olduğu gibi depreme hazırlık için de ayrı telden
çalmayı sürdürüyor.
Onlar için deprem eşittir beton…
Merkezi yönetim için depreme hazırlık İstanbul’a sadece nüfus artışı getirecek,
kurulması planlanan veya yapımı süren mini kentler İstanbul’un şişmesinden
başka bir işe yaramayacak. Önemli olan İstanbul’un nüfusunu kontrol
edebilmek, mümkünse insanları tersine göçe ikna etmek…
Deprem uzmanı Ahmet Ercan’ın “ Hadi köyümüze geri dönelim” sözünü yabana
atmamak lazım.
SIĞINMAK İÇİN EN İDEAL YER
Yeraltından gelen depremin korkunç uğultusuna rağmen İstanbul metro
istasyon ve tünellerinin daha sağlam olduğunu belirterek konuya gireyim.
1987 yılında TRT’nin sayesinde Çin’e giden ekipte yer almıştım. Orada devasa
metro istasyonlarını görünce, ‘Neden bu kadar büyük yapmışlar?’ diye
sorduğumda ‘Nükleer savaş tehlikesine karşı’ demişlerdi.
Metro istasyonlarını bir felaket anında ve sonrasında sığınak olarak düşünmek
lazım aslında. Gerçekten de metro istasyonları İkinci Dünya Savaşı’nda Londra
ve Berlin halklarını bombardımandan korumuşlardı.
İstanbul’daki deprem çalıştaylarından birinde işin uzmanı şöyle diyordu;
“İstanbul’da metro tünelleri ve istasyonları deprem sonrası hemen kullanılabilir
şeklinde inşa edilmektedir. Metro sistemleri standart yapılara göre iki kat daha
güvenli sistemlerdir.”
Deprem sonrası yeraltından gelen uğultular yüzünden halk korkuya kapılacak
ama İstanbul için metro istasyonları en iyi sığınak olacak.
İstanbul’un üstünü yedik, bitirdik. Bari altının kıymetini bilelim, metroya bir de
‘kurtarıcı’ gözüyle bakalım.
Hem devletin hem de yerel yönetimlerin seferberlik planında artık metro
inşaatlarını ön plana almaları gerekiyor. İstanbullunun çoğunluğun istediği de
şu olmalı ….”Hikaye anlatmayı bırak… metro yap… Marmara’yı temiz tut…Başka
*ihsan istemiyoruz.”
(*İhsan istemek: “Zarar verme yeter, iyiliğin senin olsun” mânasına)
Cengiz ERDİL/Gazeteci
CengizERDİL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 21 Ağustos 2023