İZNİK DEYİP GEÇMEYİN
Bursa’nın İznik ilçesi tarihte o kadar önemli bir yerdir ki; ne gölün kıyısındaki ilçenin sakinleri, ne de devlet bunun farkındadır. İznik’in tanıtımı doğru dürüst yapılsaydı, burası dünyanın en çok turist çeken bölgelerinden biri olurdu.

Büyük İskender zamanında kurulan kentin surları bile İstanbul surlarından uzundu. İznik Hristiyanlığın önemli bir merkeziydi, kutsal kitapları İncil’e son şekil burada 325 yılında, yani bin 700 yıl önce toplanan konsilde verilmişti. Konsilde onaylanan İznik İnanç Bildirisi bugüne kadar Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliselerin ortak olarak kabul ettiği metinlerdendi. Bu metin sadece dini değil, felsefeden tutun, siyasi yapılara,
ekonomiye kadar Batı’nın yaşam biçimini etkilemiş bir yazılı belgedir. Demokrasinin ilk belgesi Magna Carta gibi bir metin yani… Şimdi bu belgenin bin 700’ncü yılında Hristiyan alemi İznik’i konuşuyor.

Ancak kısır tartışmalarla gününü geçirmeyi yıllardır alışkanlık haline getiren ülkemizde İznik’in adını anan bile yok. Hatta sağlığı elverse Papa’nın bile buraya geleceği konuşuluyordu. Burada konferanslar düzenlenip sergiler açılsa, İznik bu yıl turizmin gözbebeği olabilirdi. Hala fırsat kaçmış sayılmaz, göreceğiz…
Osmanlı’nın ilk beylik yıllarında burası İstanbul’un kapısı sayılırdı, İstanbul’un fethinden sonra Anadolu’nun giriş kapısı oldu. Bu topraklar haçlı seferleri gördü, Bizans ve Osmanlı askeriyesinin üssü oldu.
Tarihi çok derin… Mavi rengi hala bir sır olan ünlü İznik Çinisinden hiç bahsetmeyeyim, sayfalar yetmez.

İZNİK GÖLÜ YOK OLUYOR
Tarihi böyle dopdolu ilçenin hemen yanında ülkemizin beşinci büyük doğal gölü olan İznik Gölü var. Göl bir zamanlar kerevit avının merkeziydi, şimdi kerevitlerin soyu kurudu. İznik Gölü son yıllarda ciddi bir tehlike altında. Göl, kuraklık, aşırı su kullanımı ve yanlış tarım uygulamaları nedeniyle alarm veriyor.
İznik Gölü, son yıllarda yağışların azalması ve gölü besleyen kaynakların kuruması nedeniyle ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya. Su seviyesindeki düşüş, yer yer 300-350 metreye kadar ulaşmış durumda. Bu durum, balıkçı kayıklarının karaya oturmasına ve göl ekosisteminin bozulmasına neden oluyor.

Göl çevresindeki tarım arazilerinde yapılan bilinçsiz sulama, gölden aşırı su çekilmesine yol açıyor. Özellikle zeytin tarımı için kullanılan su miktarı her geçen yıl artıyor.
İşte böyle, açık hava müzesi sayılan İznik ve hemen yanındaki gölün son durumu budur. Geçim kaynağının büyük ölçüde tarım olan yöre insanı adeta ayağına kurşun sıkıyor.
Bir zamanlar dünyanın merkezlerinden olan adı Roma ile birlikte anılan İznik’in elinden tutan yok. Böyle giderse; çok değil 50 yıl içinde gölü falan da kalmayacak. Tarihe bakıyorum da; bazı kentler neden harabe haline gelmiş? İznik’in halini görünce daha iyi anlıyoruz.
Cengiz ERDİL/Gazeteci
CengizERDİL/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 23 Mart 2025