Kemal YALNIZ; Susmak Onaylamaktır!

0

‘Yasalar kimi zaman doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar.’

Hukuk, hakları ifade ederken, yasa; bu hakları koruyan, kollayan ve belirleyen tüm kuralları ifade eder. İyi bir insan, iyi bir toplum olma ihtiyacından yola çıkar.
Birlikte yaşamanın kurallarını, toplumsal dayanışma olgusuna bağlı olarak gerçekleştirir.
Bu kurallar bir otoritenin kabul etmesiyle yürürlüğe girer.
Elbette bir sosyolojisi, felsefesi ve tekniği vardır.
Geçmişi medeniyet tarihinin de başlangıcı sayılan hukuk, bir mutabakat normudur.
Mutabakat, bireyin özgürce konuşmasının sonucudur…

M.Ö Çin Medeniyetinin bambular üzerine yazdığı farz edilen kanunlardan bronz yazıtlara, kil tabletlerden Hamurabi kanunlarına, on Emirden on iki Levha kanunlarına, Çiçero ve hukuk teorilerinden anayasaların başlangıcı sayılan Magna Carta’ya ve nihayet günümüze kadar gelişen modern hukuk; bugün keşke hiç yaşanmasaydı diyebileceğimiz pek çok olayı engelleyememiştir.

Bağlayıcı kuralların tümü olarak değerlendirilen hukuk, kanun düzenleyicilerin nezaretinde kimi zaman girişi kolay, çıkışı zor labirentlere dönüştürülmüştür.
Süreç, sonuçları itibariyle ağır bedeller yaşatmıştır.

İnsanlık tarihinde mücadelesine doğayla başlayanlar, binlerce yıl sonra genetiğini (kalıtımını) inkâr eder duruma gelmiş, tepkisizliği ile her şeyi onaylamışlardır.
Bu bir trajedidir. Susan insan ölüdür ve suça ortaktır.

Oysa…

Devrimciler, bilim insanları, yazarlar, aydınlar, sanatçılar dışlanma, aşağılanma ve mahkûm olma pahasına her tülü korkunun üstesinden gelebilmişlerdir.
Sayelerinde insanın değeri ve şerefi, uzun hak ve özgürlük mücadelesine ışık olmuştur.

Bu nedenle…

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilk maddesi;
’’ Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.’’ İlkesiyle başlar.

Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Prof. Tarık Zafer Tunaya ilk baskısı 1979 yılında yapılan ’’İnsan Derisi ile Kaplı Anayasa’’ kitabına bu başlığı vermesini şöyle anlatıyor;
’’Paris’in şirin müzelerinde, Karnavale’de Fransız İhtilali’ne ilişkin eşyaları ve belgeleri seyrediyordum. Gözlerim salonun bir köşesine özenle yerleştirilmiş küçük bir kitaba takıldı. Altındaki etikete eğildim ve okudum.
1791 Anayasası. Fransa’nın ilk anayasası. Biraz daha dikkatli bakınca alt satırdaki şu müthiş cümle beni dondurdu;
’’İnsan derisi ile kaplanmıştır.’’
Büyük anayasa hukukçusu ve tarihçi rahmetli Tarık Zafer Tunaya özgürlük mücadelesinin hiç de bedava olmadığını, bu kadar derin, çarpıcı ve etkileyici bir ifadeyle anlatmıştır.

Susmanın bir savunma yöntemi olmadığına inananların derileriyle anayasalarına kattığı değer; saygıdan, gururdan çok öte, kutsal bir şeydir. İster öğretilmiş, ister öğrenilmiş olsun çaresizlik, peşin hükümdür.

Şair ne güzel söylemiş;
’’Çaresizseniz, çare sizsiniz’’

Saygı, sevgi ve inançla,

Kemal YALNIZ