Prof. Dr. Olcay Bige Aşkun; Bir X’in gözlemiyle Z kuşağının Yaşam Öncelikleri

0

Özgür, rahat, kendilerini zora sokmadan çalışmak ve yaşamak istiyorlar…”

2000’li yılların başında dünya yaşamında yer edinen Z kuşağı her kuşağın doğal olarak bir diğerinden farklı oluşu gerçeğiyle gündemdeki yerini koruyor.

Ebeveynleri X ve Y kuşağından olan Z kuşağı doğduğunda; dünya, milenyum dönemine, her alanda dijitalleşmeye hazırlanmak için çabalıyordu. Özellikle teknolojinin gelişimi ve girdiği her alanı değiştirme hızı nedeniyle önceki kuşaklar, bu hızla baş etmeye çalışırken, Z kuşağı bu hızın içine doğdu; dünyaya geldikleri evin koşulları elbette birbirinden farklıydı ancak, bilgisayarlarla tanışmaları bir önceki nesillerden çok daha kısa sürede ve erken yaşta oldu. Bence dünya, kendisini yönetecek ve kendisiyle yaşayacak nesli hızla dönüştürüyor. 

Tüketim alışkanlıkları ilk başta ebeveynlerinin yönlendirmeleriyle belirlenen Z kuşağı, pandemide dönüşen gerçekliğe göre; tüketim davranışlarını çevrimiçi platformların, sosyal medyanın kendilerine sundukları içeriklerle belirlemeye başladılar. Böylelikle kendilerinden önce yaşayan nesillerin bir ürün ve hizmeti somut olarak inceleyip gidip yerinde alma alışkanlığı da; hızla görmeden, dokunmadan, yakından incelemeden, kendileri neredeyse orada alabilecekleri bir duruma dönüştü. Bu nesil dijitali, elektronik araçları, tabletleri, telefonları ve bilgisayarları çok daha etkin ve hızlı kullanmaya başladı. Araçları kullanırken ellerinin ve parmaklarının koordinasyonuna bakarak bunu gözlemleyebilirsiniz. Aplikasyonlar çoğaldıkça zamanlarını yönetme konusunda daha az uyuyup daha fazla uyanık kalma çabasındalar diye düşünüyorum. Üretileni hızla tüketme çabası, bir an önce elde etme, bir an önce kullanma hevesi, bir önceki nesillerde yerleşen biriktirme, daha sonra kullanma, erteleme, çabuk bitmesin anlayışını da tersine çeviriyor. Ebeveynleriyle yaşadıkları çatışmalardan birisinin bu kıyaslamalar olduğunu düşünüyorum. Ekonomik açıdan da pandemi sonrası ülkelerin yaşadığı ekonomik belirsizlikler ve göreceli olarak refah düzeyinin azalması ile birlikte satın almanın getirdiği zorluklar, küçük harçlıklar veya düşük ücretlerle yaşamı sürdürebilme zorluğu, paylaşım ekonomisi gereğince bu nesilde daha çok geçici kullanım, kiralama, anlık elde etme, sahiplenmek için çabalamama öncüllerini yarattı. Böylelikle günümüz iş modelleri de gitgide, hızı, rahatlığı ön plana alan, geçici hevesleri tatmin edecek ürün ve hizmet üretimini arttırdı. Bir X olarak öğrencilerime neslinizin özelliklerini nasıl özetlersiniz diye sorduğumda tahammülsüz, sabırsız olduklarını sürekli dile getiriyorlar. Ürün ve hizmetlerin fiyatlarını, promosyonları, kaliteyi karşılaştırabildikleri çok fazla platform var. Daha bilinçli olarak satın alıp daha çok beklenti yüklüyorlar, paranın değeri ve satın alma gücünün gitgide düştüğünü görenler talep ettikleri ürün ve hizmeti çok çabuk elde etmek istiyorlar. Özellikle enflasyonla yaşayan ülkelerde bu alma isteği onları çok daha çabuk olmaları gereğine zorluyor, fiyatlar daha da artmadan. Kendilerine özel üretilen ya da nesillerinin beklentilerine yönelik üretilmiş ürün ve hizmet kesinlikle öncelikli tercihleri oluyor. Hız ve yenilik tutkunu oldukları için de bir markaya karşı uzun yıllar sadakat göstermeleri istisnalar hariç zor görünüyor. Kapsayıcılık, çeşitlilik ve sürdürülebilirlik ile ilgili çok daha hassas ve duyarlılar. Mümkün olduğunca hızlı ve çabuk, kısa sürede algılayacakları reklam ve tanıtımları tercih ediyorlar. Dikkatlerini belli bir sürede canlı tutmak çok çaba gerektiriyor, oldukça da zor. Esnek çalışma koşulları, deneyerek, yaşayarak öğrenme, girişimcilik fırsatları peşindeler. Özetle; çok daha özgür, rahat, kendilerini zora sokmadan çalışmak ve yaşamak istiyorlar. 

Prof. Dr. Olcay Bige Aşkun/Marmara Üniversitesi