BİR BAŞKA ÂLEMDİ BOĞAZİÇİ -20- RUMELİHİSARLI BÜYÜK DEVLET VE SANAT ADAMI AHMET VEFİK PAŞA 

0

Ülkenin gündemi başdöndürücü bir hızla değişiyor. Bazı günler dünyada ve Türkiye’deki olayları izlerken ipin ucunu kaçırdığımız oluyor. Devletimizin kurumları arasında yurttaşlarımızı kaygılandıran bir güvensizlik ortamı var. Seçilmişler ve atanmışlar genellikle bir birlik ve beraberlik içinde çalışmıyorlar. Beyanatlar,  soruşturmalar, baskınlar, tutuklamalar birbirini kovalıyor. Halkımız Yurdumuzda toplumsal barışın ve huzurun yeniden egemen olacağı günlerin özlemiyle yanıp tutuşuyor…

2004 – 2011 yıllarındaki siyasetle ilgili köşe yazılarımda yalnız yerel gündemi ve yerel siyaseti değerlendirmeye çalışirdım. Bu yazımda  siyasetin farklı bir alanındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Dünyada olduğu kadar Ülkemizde de giderek büyüyen ve temel sorunlar haline gelen devlet adamlığı ve siyasî etik konularındaki derin boşluklara ve eksikliklere değineceğim…

Diyelim ki bana gelip şöyle bir soru sordunuz: “Hem dünyada hem de Türkiye’deki önde gelen siyasî sorunların en başında hangileri yer alır?”

Dünyada ve Ülkemizde giderek büyüyen açmazların ve sorunların malî kaynakların yetersizliğinden daha çok yönetimlerin ve yöneticilerin liyakatsizliğinden ve yetersizliğinden dolayı ortaya çıktığını görüyorum. Halkımızı yönetmeye talip olanlar gerçekten kamu yönetiminde aslolan devlet adamı kimliğine sahip midirler? Milletvekilliğine veya Belediye Başkanlığı’na aday  olmaları aşamasından seçim süreçlerine değin siyasî etik ilke ve kurallarına uygun davranıyorlar mı?.

Gerek Ülkemizde, İstanbul’da gerekse yöremizde nimetlerin ve kaynakların sonsuz olmadığını bilmeyenimiz yoktur. Ülkelerin, il ve ilçe belediyelerinin insan ve madde kaynaklarını yönetecek kişilerin sıradan kişiler olamayacağı tartışmasız bir olgudur. O hâlde, milletvekili, bakan, belediye başkanı ve yerel yönetici olacakların genel yeterlilikleri kadar özel nitelikleri, donanımları ve karakterleri de en az o kadar önemlidir…

Tarihimizin en büyük devlet adamlarından olan Ahmet Vefik Paşa’nın (1823-1891) kabri Rumelihisarı Mezarlığı’ndadır.

Boğaziçi Medeniyeti’nin kadîm semtlerinden Rumelihisarı büyük devlet adamı, düşünür, tarih felsefesi kuramcısı, tiyatro yazarı, hayırsever Ahmet Vefik Paşa’yı sinesinde muhafaza etmektedir…

Osmanlı Devleti’nde çok önemli görevler üstlenen Ahmet Vefik Paşa, devlet adamı ve kamu yöneticilerinin sahip olması gereken özellikler konusunda meşhur olan 15 M’li simgesel bir formül ileri sürmüştü. Bu tarihî formüldeki anahtar kelimeler Osmanlıca olduğundan bunları günümüz Türkçesiyle aşağıda kısaca açıklıyacağım. Seçimle veya atamayla bir makam ve göreve gelen/getirilen  kamu yöneticileri, aşağıda onbeş sıfat ile betimlenen niteliklerin formülüne bakarak kendilerini değerlendirmeli, bundan gelecekteki kariyerleri için dersler çıkarmalıdırlar:

1-Muteber: Güvenilir olmalı; 

2-Mutedil: Ilımlı olmalı; 

3-Mültezim: İşini ve çalıştırdığı insanları gerekli görmeli; 

4-Mutlif: Zamanında yapılamayanları telafi edici olmalı; 

5-Muvaffak: Becerikli olmalı; 

6-Muvakkit: Zamanlama konusunda dakik olmalı; 

7-Muzaffer: Yönettiği insanlardan daha üstün özelliklere sahip olmalı. Başarı kazanmayı ilke edinmeli; 

8-Müceddid: Yeniliklere açık olmalı, kendini daima yenilemeli; 

9-Müeyyid: Farklı fikirlere ve tekliflere açık olmalı; 

10-Müdebbir: Ölçüp tartarak tedbirli hareket etmeli; 

11-Mütefekkir: Düşünen, olaylara derinlemesine nüfuz edebilmeli; 

12-Müferrih: Rahatlatıcı, güler yüzlü olmalı; 

13-Mültefit: Başarıları, gayretleri alkışlamasını bilmeli, marifetin iltifata tabi olduğunu unutmamalı; 

14-Mümeyyiz: Tembel ile çalışkanı, sahtekâr ile dürüstü, doğru ile yanlışı birbirinden rahatlıkla ayırabilme özelliğine sahip olmalı; 

15-Mümtaz: Yönetici lokomotif konumundadır. Onun için sıradan olmamalı, seçkin olmalı. Kendisini, yönettiği insanlardan üstün kılacak bilgi ve birikime sahip olmalıdır.

Bizi yönetenler, yani Hükümette, belediyelerde, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapanlar sizce bu özellikleri taşıyor mu? Ya da ne kadar taşıyorlar? Bu kişilerin meslekî ehliyet, liyakat, eğitim, deneyim, bilgi donanımı, siyasî etik (ahlâk) kurallarını içselleştirme durumu nasıldır? Bunları yazılı sınavlarla ve önceden ayarlanmış mülâkatlarla objektif olarak saptamak olası mıdır?..

Siyasi gündemde şu konular dönüp dolaşıp yine aynı kapıya çıkar: Dokunulmazlıkların kaldırılması, Yargının bağımsızlaştırılması, Siyasî Partiler Yasası ve Seçim Kanunu…

Bizde ‘Siyasî Etik Kanunu’ nedense TBMM gündeminde kadük olmaya mahkûmdur. Çünkü siyasetçilerin çıkar beklentilerine terstir…ABD’de bu kanunla birlikte çıkarılan bir başka kanun da, siyasetin finansmanıyla ilgiliydi. Her aşamada siyasetçilere, seçim kampanyalarında uymaları gereken çok katı kurallar getirilmişti. Kısacası şu: Amerika’da siyasetçiler, kendi itibarlarını korumak için bu sert kanunları çıkardılar. Türkiye ise gerek siyasî etiği, yani milletvekillerinin ve belediye başkanlarının yapabilecekleri ve yapamayacakları işler konusunu, ayrıca kabul edebilecekleri armağan ve hediyelerin ne bedele kadar olabileceğini ben kendimi bildim bileli hâlâ konuşuyor.

Şu an çok şeyi düşündüğünüzü ve bir değerlendirme yapmak istediğinizi biliyorum. Siyasî platformlarda bu konular tartışılıyor…Ülkemiz ve tüm dünya halkları için gerçek gündem katılımcı ve paylaşımcı demokrasinin egemen olmasının sağlanması…

Bu konuda il ve ilçelerde Kent Konseyi Yasası uyarınca o yörelerde yaşayan gönüllüler tarafından kurulmakta olan kent konseyleri yurttaşlarımızın yerel yönetimlere katılmasına, bölgelerinde sosyal sorumluluk projeleri üreterek yerel yönetimler ile eşgüdümlü çalışarak halka daha kaliteli hizmetler sunmalarına hizmet ediyorlar…

Seçmenler ve her kesimden yurttaşlarımız bölgelerindeki karar süreçlerine katılımları konusunda siyasî partiler ve sivil toplum örgütleri tarafından asla yalnız bırakılmamalıdır…

Demokratik, çoğulcu katılımcılığın, temiz ve ilkeli siyasetin ülke sathında yayılmasının sağlanması için önümüzde “uzun ince bir yolun” olduğunu biliyoruz…

M. Cemal BEŞKARDEŞ