BİR BAŞKA ÂLEMDİ BOĞAZİÇİ – 19 – İSTANBUL BOĞAZI’NDAKİ İKONİK TARİHÎ YALILARIN HÜZÜNLÜ HİKÂYELERİ (2)

0

ÇÜRÜKSULU ya da MUHARREM NURİ BİRGİ YALISI

Yalının ilk sahibi Tırnakçızade isimli bir tüccar. 1890’da Çürüksulu Mehmet Paşa yalıyı satın alarak içinde önemli değişiklikler yapmış, bahçedeki ağaçlar Gürcistan ve Kafkasya’dan getirilmiş. Artık önünden sahil yolunun geçtiği, kayalara asılmış gibi duran ve Salacak tepelerinden dünyanın en güzel manzaralarından birini gören bu konak “Belkıs Hanım Yalısı” olarak da biliniyor. Çürüksulu Mehmet Paşa’nın kızı Belkıs Hanım, güzelliği kadar, hareketli hayatıyla da ünlüymüş. İlk eşi Atatürk’ün hukukçu diplomatı Ethem Menemencioğlu. Paris’te yaşamayı tercih eden Belkıs Hanım, sonra Boğaziçi’ne taşınıyor. Köşkte ağırladığı misafirler arasında Prenses Bibesco, Kontes de Noailles gibi ünlü aristokratlar var. Ama yalı çökmeye başlıyor. Sonunda artık bütçesi de yetmediğinden pes ediyor ve 1968’de yalıyı arkadaşı diplomat Muharrem Nuri Birgi’ye satıyor. Aşı rengi boyalı bina 1971’de Muharrem Nuri Birgi ve mimar Turgut Cansever tarafından restore edilmiş. Muharrem Nuri Birgi restorasyonu yapabilmek için üç mülkünü satmış. 1986’da öldüğünde yalı, Birgi’den işadamı Selahattin Beyazıt’a geçmiş.

FEHİME VE HATİCE SULTAN YALILARI

Ortaköy Camii’nden sonra devam eden sahil yolundaki yalılardan biri. Gazi Osman Paşa Yalısı olarak da biliniyor. Plevne Savaşı kahramanı Paşa’ya 1883’te II. Abdülhamid’in hediyesi. Oğlu Kemaleddin Paşa, Sultan’ın kızı Naime Sultan’la evlenince sultanın adıyla anılmış. Daha sonra 1901’de Sultan V. Murad’ın kızı Fehime Sultan’a hediye edilince bu sefer onun adıyla anılmaya başlanan yalı, 2003’te yanana kadar ortaokul olarak kullanılmış. Yanındaki yeşil renkli yalı ise Fehime Sultan’ın kardeşi Hatice Sultan’ın adını taşıyor. Torunu, gazeteci Kenize Murad’ın “Saraydan Sürgüne” adlı kitabına göre; Hatice Sultan, babasıyla amcası II. Abdülhamid’in arasındaki çekişme yüzünden amcasının müdahalesiyle 31 yaşına kadar evlenememiş. II. Abdülhamid kendisini çirkin bir adamla evlendirince, intikam almak amacıyla II. Abdülhamid’in damadı Kemaleddin Paşa ile beraber olmuş. Bina uzun yıllar yetimhane, ilkokul ve spor kulübü olarak kullanıldı. Yalılar, THY ve DO&CO ortaklığıyla restore edildikten sonra şimdi butik Ortaköy Oteli adıyla hizmet veriyor.

ŞERİFLER YALISI

Emirgan’da 18. yy eseri bezeme sanatının zarif örneklerine sahip olan Şerifler Yalısı’nın, 1945’teki istimlak sırasında harem kısmı yıkılmış ve sahille bağlantısı kesilmiş. Yalı, bir zamanlar Mekke Şerifi Hüseyin’e aitmiş. Şerif, Arapları Osmanlı’ya karşı ayaklandırması karşılığında İngilizlerden krallığını tanımasını istemiş. Arabistanlı Lawrence’la işbirliği yaparak 1916’da Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmış. İngilizlerle çarpışan Osmanlı, Hüseyin’in oğullarının yönettiği Araplarla da savaşıp, ağır kayıplar vermiş. Oğlu Abdullah 1921’de Ürdün Emiri, diğer oğlu Faysal da Irak Kralı olmuş. 1924’te Türkiye‘de halifeliğin kaldırılmasıyla Şerif Hüseyin kendini halife ilan etti. 1930’a kadar Kıbrıs’ta sürgünde yaşadı. Binayı şu an Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL Vakfı kullanıyor.

RECAİZADE MAHMUD EKREM YALISI

Tevfik Fikret ile beraber Servet-i Fünun dergisini çıkaran Recaizade Mahmud Ekrem, Yeniköy’ün girişi Vaniköy’de ailesine ait arazide yaptırmış yalıyı. “Araba Sevdası” eseriyle tanınan yazar, buradaki evde doğmuş. Amcasının kızı Ayşe Güzide Hanım’la da burada evlenmiş. Devrin en meşhur ve gözde yazar, şair ve düşünürlerinin toplandığı, edebiyat meclislerinin kurulduğu bu yalı, Servet-i Fünûn Edebiyatı’nın doğuşuna ev sahipliği yapmış. Bu ekolün karargahı haline geldiğinden yalı, “Yazarlar Yalısı” olarak bilinmiş. Yazarı, Çubuklu’daki Hıdiv Abbas Hilmi Paşa’yla haberleşiyor diye II. Abdülhamid’e jurnallemişler. Bu yüzden yalıyı satıp Cihangir’e taşınmak zorunda kalmış. 1980’lere kadar Mısırözü Fabrikası olarak kullanılan bina, şimdi Haydar-Güner Akın çiftine ait.

AFİF AHMED PAŞA YALISI
(MEHVEŞ MUHAYYEŞ YALISI)


İstinye-Yeniköy yolu üzerindeki yalının ilk sahibi Koca Reşit Paşa’nın kızı Ferendiz Hanım. Yalının arkada 17 bin 500 metrekarelik bir de korusu mevcut. Ancak günümüzde koru ile yalı arasındaki bağlantı kesilmiş. Yalıya ismini veren ikinci sahibi Beyrutlu Ahmet Afif Paşa. Afif Paşa, yalıyı yıktırarak Pera Palas Oteli’nin mimarı Alexandre Valluary’e bugünkü binayı yaptırınca, yalı da kendi adıyla anılmaya başlanmış. Bina, doğu ve batıyı sentezleyerek neo-barok tarzda inşa edilmiş. II.Abdülhamit’in kızı Refia Sultan, Ahmet Afif Paşa’nın oğluyla bu yalıda evlenmiş. Binayı Afif Ahmed Paşa’nın ailesinden Pera Palas’ın eski sahibi Misbah Muhayyeş satın alınca, Agatha Christie, “Orient Ekspresi’nde Cinayet” romanını yazmak için İstanbul’a geldiğinde bu yalıda misafir edilmiş. Uzan ailesine geçen yalıyı daha sonra Suzan Sabancı Dinçer yaklaşık 40 milyon dolara satın almış. Yalı, Müjde Ar’ın başrolde oynadığı Aşk-ı Memnu ve en son 1001 Gece TV dizilerinde kullanıldı.

ŞEHZADE BURHANEDDİN EFENDİ YALISI ya da MISIRLILAR YALISI

II. Abdülhamid’in oğlu Şehzâde Burhaneddin Efendi için, amcası Abdülaziz’in 1911’de satın aldığı 64 odalı bina, Boğaz’ın en büyük yalılardan biri. Şehzâde Burhanettin Efendi’nin aşk hayatı çok karışık. Babası II. Abdülhamid, tahtını İttihatçılara kaptırırken, Şehzâde Burhanettin Efendi ilk eşi Hidayet Hanım’dan çabuk sıkılıp aşık olduğu ikinci eşi Aliye Hanım’ı Maliyeci Cavid Bey’e kaptırmış. Şehzade yalıyı 1912’de kendi zevkine göre yeniden yaptırmış. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul’dan ayrılan Burhaneddin Efendi, New York’a yerleşmiş ve 1949’da orada ölmüş. Emine Valide Paşa, Amcazade ve Kıbrıslı yalılarından sonra en uzun rıhtıma sahip. Türk asıllı Mısırlı Ahmed İhsan Bey yalıyı satın alınca halk arasında “Mısırlılar Yalısı” olarak da bilinmiş. Arka bahçesinde bir kışlık köşk bulunan yalıyı 1985’te Erbilgin ailesi satın aldı. 10 yıl boyunca tadilattan geçen yalı 150 milyon dolara satışa çıkarıldığı için dünyanın en pahalı beş evinden biri olmuştur. 2015’in Mart’ında Katarlı iş adamı Abdulhadi Mana Sheikh Al-Hariri’ye satıldı. Ancak defalarca restore edilerek yenilenmiş olan yalıyı Katar Şeyhi’nin Dardanelles adlı şirketi tüm 4 cephesini yeşil branda ile kaplamış, temelleri dahil tümden yıkmıştır…

Ayrıca yalının Köybaşı Caddesi’nin karşı tarafında önceki sahibi Erbilgin ailesi tarafından bu koruda önceden hiçbir zaman bulunmadığı halde sözde restitüsyon altında kaçak olarak inşa edilmiş olan iki adet apartman köşk de baştan aşağı yenilenmeye başlanmıştı…Büyük bir gizlilik ve sır perdesi ardında devam eden tüm kaçak eklentilerin ve yapıların Boğaziçi İmar Müdürlüğü ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bölge Koruma Kurulu’nun bilgisi dahilinde yapımlarına en üst düzeyde nezaret edildiğini varsayıyoruz…

SAİD HALİM PAŞA YALISI 


Sait Halim Paşa Yalısı’nın geçmişi 1820’lere uzanıyor. Yalı, Ayan Meclisi üyesi Nikolas Aristarhis’in mülkiyetine geçmiş sonraları. 1863’te Aristarhis Ailesi, eski binanın yerine yeni bir yalı yaptırmış. Yalıyı alan Abdülhalim Paşa, istediği büyüklükte olmamasından ötürü, Petraki Adamanti’yi daha büyüğünü yapması için görevlendirmiş. Paşanın oğlu Said Halim, sekiz kardeşinin hisselerini satın alarak yalının tek sahibi olmuş. Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın torunu olan ve önce Yeniköy Şehremini olarak görev yapan Said Halim Paşa, Osmanlı’ya 1913’ten 1917’ye kadar sadrazamlık yapmış, tarafsız kalmak için uğraşmışsa da Osmanlı’nın Almanya’yla beraber I. Dünya Savaşı’na girmesine engel olamamıştır. İki devlet arasında yapılan gizli antlaşmayı bu yalıda ve hiç istemediği halde zorla padişah adına imzalamak zorunda kalmıştır Paşa. Ardından da Malta’ya sürgüne gönderilmiş. 1921’de Roma’da bir suikast sonucu hayatını kaybetmiştir. Önündeki bir çift arslan heykelleri nedeniyle adı halk arasında Arslanlı Yalı’ya çıkan klasik mimariye sahip yalı, 1995’te şaibeli bir yangının kurbanı olmuştur. Geçirdiği kapsamlı restorasyondan sonra son yıllarda özellikle düğünler için popüler özel bir eğlence mekânı olarak kullanılıyor…

FETHİ AHMED PAŞA YALISI

18. yy’da geleneksel mimariyle yapılan diğer adıyla Pembe Yalı, Kuzguncuk’ta. Fethi Ahmed Paşa, Sultan Abdülmecid’in ablası Atiye Sultan’la evli. Osmanlı’da müzeciliği kuran paşa, 1833’te Osmanlı’nın ilk Viyana sefiri oluyor. Besteci Strauss’un renkli kişiliğiyle ünlenen Fethi Ahmet Paşa’ya yaptığı bir beste bile var. Daha sonra Paris sefiri olan paşa, 1839’da İngiltere Kraliçesi Victoria’nın taç giyme merasimine gitmiş. İstanbul Kuzguncuk’taki yalıyı o kadar güzel döşüyor ki; evi çok beğenen Sultan Abdülmecid Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırırken sarayın döşenmesi görevini ona vermiş. 1911 ve 1948 senelerinde İstanbul’u ziyaret eden İsviçreli mimar Le Corbusier yalıya hayran kalmış. Besteci Franz Lizst de burada misafir edilmiş. Harem bölümü 1927’de çıkan yangında kül olan yalının sadece selamlık kısmı bugüne ulaşabilmiş. Arka tarafındaki Fethi Paşa Korusu halka açık ve içinde belediyenin manzaralı bir işletmesi bulunuyor.

    MABEYİNCİ FAİK BEY YALISI

    Mabeyinci Faik Bey Yalısı 1890’da adını taşıdığı kişi tarafından yaptırıldı. Yalının her iki ucunda yeşil külahlı iki kule bulunuyor. Faik Bey, Sultan Abdülaziz dönemi yalı anlayışına hayran olduğundan çağının modasına uymadı ve yalının içini eski Osmanlı zevkine göre yaptırdı. Yalı 1950’lerde yapılan restorasyonda yıkılıp yeniden yapıldığından bazı özellikleri kaybolsa da tıpkı iki katlı cumbası gibi eski Osmanlı zevkinin ağırlığını ve azametini halen taşıyor. Faik Bey’den sonra yalıya ünlü armatör Nazım Kalkavan sahip oldu. Ardından son halife Abdülmecid’in kızı Dürrüşehvar Sultan’ın oğlu Haydarabad Nizamı Bereket Şah’ın ilk eşi Esra Bereket’in yaşadığı yalı, daha sonra Hacı Sabancı’ya satıldı. Yapı, bir kült olan Topkapı filminde de kullanılmış. 1964 yapımı Melina Mercouri ve Peter Ustinov’un başrollerini paylaştığı filmde hırsızlar Topkapı Sarayı Hazinesi’nde özel olarak muhafaza edilenTopkapı Hançeri’ni çalmaya çalışıyorlar.

    SADULLAH PAŞA YALISI


    Boğaz yalıları içinde en eskilerden biri olan Sadullah Paşa Yalısı’nın barok tarzdaki üst kat salonu bir Osmanlı otağı şeklinde ve tavan işçiliği de muazzam. Aşı boyalı yalı, Sultan I. Abdülhamid tarafından 18. yy’da Darüssaade Ağası Mehmed Ağa’ya verilmiş. 1872’de yalıyı satın alan Sadullah Paşa, II. Abdülhamid döneminde V. Murad’ı başa geçirmek isteyenlerden olduğu için sürgün edilmiş. Önce Berlin, sonra Viyana’da büyükelçilik yapan, Tanzimat Edebiyatı’nın da ünlü isimlerinden biri olan Sadullah Paşa, yabancı biriyle bir ilişki yaşamış. Bunun duyulmasından çekindiği için bunalıma girerek 1891’de Viyana’da intihar etmiş. Eşinin öldüğüne inanmayan Necibe Hanım, evi daima Sadullah Paşa gelecekmiş gibi hazır tutmuş. Necibe Hanım 1917’de vefat edince; çocukları yalıyı Cumhuriyet dönemi bakanlarından Ahmet Ferit Tek’e satmışlar. Ondan da kızı Emel Esin’e kalmış. Esin’in annesi Müfide, Fecr-i Ati dönemi yazarlarından. Paris Üniversitesi’nden sanat tarihi doktorası alan Esin, önce bir Mısır prensiyle, 1941’de de Tokyo’da büyükelçi Seyfullah Esin’le evlenmiş. Tek-Esin Vakfı’nı kuran Emel Hanım 1987’de öldüğünden beri yalı, vakıf masraflarına katkıda bulunması için kiraya veriliyor.

    MAHMUD NEDİM PAŞA YALISI 


    Osmanlı’nın Viyana Büyükelçisi Mahmud Nedim Paşa’nın yaptırdığı yalıda en dikkat çeken yapı, Paşa’nın Viyana ve Prag’daki binalardan etkilendiği için inşa ettirdiği kulesi. Paşa, Osmanlı’da valilik ve sadrazamlık görevlerinde de bulunmuş. Rus yanlısı politikası nedeniyle “Nedimof” olarak adlandırılmış. 1875’te Sultan Abdülaziz zamanında devlet, vadesi gelen faizleri ödeyemiyordu. Yakın dostu Rus elçisi İgnatiyef’e durumu anlatan paşa, aynı gün faizler indirilmeden önce elindeki bütün tahvilleri satarak Osmanlı’yı büyük bir borç yükünden kurtarmış. Buna karşılık varını yoğunu bu tahvillere yatıranlar büyük zarar ettiği için isyan edip Mahmut Nedim Paşa’nın bulunduğu Babıali binasını basmış. Mahmut Nedim Paşa kılık değiştirip Sirkeci’ye, oradan bir kayığa binip, yalısına sığınmış. Görevinden alınan Mahmut Nedim Paşa, önce Çeşme’ye sonra Sakız Adası’na gönderilmiş. II. Abdülhamit padişah olunca affedilmiş. Dahiliye Nazırlığı görevindeyken hastalanıp, yalısında ölmüş. Yalı 1942’de Mahmut Nedim Paşa’nın torunları tarafından sembolik bir fiyata Kızılay’a bağışlanmış. Uzun yıllar Hemşire Yurdu olarak kullanılsa da Kızılay’ın ilgisizliği nedeniyle harap olan yalı, bağışlayanların vasiyeti unutularak, 1996’da satışa çıkarıldı. 2004’te Yalçın Sabancı’nın 3 milyon dolara satın aldığı Mahmut Nedim Paşa Yalısı’nın, geçirdiği restorasyon sonrası bugünkü değeri 60 milyon dolar.

    ABUD EFENDİ YALISI


    Kont Ostrorog ve Kıbrıslı yalılarının arasında kalan yalının ilk sahibi Altunizade Necip Bey. Boğaz’daki en özgün eserlerden olan yalıyı Ermeni Balyan ailesinden Garabet Amira çizmiş ve o zamanki iç dekorasyonu Dolmabahçe Sarayı’ndan esinlenilmiş. “Karnıyarık” denilen geleneksel sivil yapı düzeni ilk defa bu yalıda değiştirilmiş. 1858’de ikinci sahibi Fransız baron Vandeuvre yalıya yerleşmiş. Kızının yalıdaki ölümünden sonra bunalıma giren baron, yaklaşık 40 yıl burada yaşamış. 1884’de İstanbul Ticaret Odası Başkanı olan Mehmet Abud Efendi yalıyı satın almış. Oğlu Tevfik Bey’in her biri birbirinden olaylı evlilikleri aileyi çok üzmüş. Ama Tevfik Bey’in genç yaşta ölümü, daha çok üzmüş babasını. Abud Efendi’nin kızı da, 1920’lerde İstanbul sosyetesinin önemli simalarından Belkıs’mış. Onun dillere destan düğünü bu binada yapılmış. Fakat Belkıs Abud’un mutsuz evliliği de maddi-manevi aileyi çok yıpratmış. Ailenin 1981’e kadar yaşadığı yalının şimdiki sahibi Salat yağlarının sahibi İsmail Özdoyuran. Abud Yalısı, “Lale Devri” dizisinde Zümrüt Taşkıran’ın yalısı olarak da kullanılmış.

    KIBRISLI YALISI


    Üsküdar’daki eski Küçüksu Plajı’nın hemen yanında, 64 metrelik cephesiyle ünlü yalı 18. yy’da Sadrazam Mehmed İzzed Paşa için yaptırılmış. Yalı daha sonra Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa tarafından 1840’da satın alınmış. Üç değişik sultana sadrazamlık yapmış olan Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa önemli bir devlet adamı. İmparatoriçe Eugenie, Irak Kralı II. Faysal, Şair Yahya Kemal Beyatlı yalıda kalmış isimlerden bazıları. Ümran Güngör Üzümcü 2001’de 21 odalı yalının mabeyn (orta) bölümünü satın almış. 1980’li yıllarda yalının korusu Sevda Tepesi de satılmış. Yalının diğer bölümleri Komili ailesine, İzzet Mehmet Paşa’nın varislerine ve sağ tarafı da Ömer Üründül’e ait.

    BAHRİYELİ SEDAD BEY YALISI


    Anadoluhisarı’ndaki yalı, Bahriyeli Sedat Bey’in dedesi Mustafa Reşit Paşa tarafından 20. yy’ın başında neo-barok üslupta haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölüm halinde yapılmış. Bahçesindeki manolyalardan ötürü “Manolyalı Yalı” olarak da biliniyor. Bahriyeli Sedat Bey Yalısı, Abdülhamit’in Hünkar İmamı olan Mehmet Niyazi Araz’ın torunları Bülent ve Edip Işıklıoğlu tarafından 1992’de satılmış. Yalının sol bölümü Doğuş okulları ve üniversitesi sahibi Doğu Gözaçan’a ait. Sağındaki beyaz renkli Rıza Bey Yalısı’nda da Boğaziçi Üniversitesi eski rektörü Üstün Ergüder oturuyor.

    ZARİF MUSTAFA PAŞA YALISI

    Karadeniz’le Marmara’nın birleştiği noktada bulunan yalı, ilk yapıldığında şimdiki halinin üç katı büyüklükte, haremlik, selamlık ve kayıkhane bölümlerinden oluşuyormuş. Yalıyı II. Mahmud’un kahvecisi Kani Bey, 1800’lerde satın almış. 1848’de Zarif Mustafa Paşa’nın mülkiyetine geçmiş ve 1992’ye kadar da bu ailenin fertleri tarafından kullanılmış. Eski bir Bizans manastırının kalıntıları üzerine yapılan yalıdaki ayazma hala binanın bahçesinde. Paşa’nın damadı Sadık Bey, kayınpederinin verdiği ziyafetlerden bunalarak, selamlık ve kayıkhaneyi satın alıp araya bir duvar ördürmüş. Sadık Bey’in oğlu Osmanlı mebusu Mehmet Esat Bey, Hz. Muhammed’in sakalına ait bir teli Anadolu Hisarı’ndaki Fatih Camii’ne hediye edince, yalı “Esat Bey Yalısı” olarak tanınmış. Kurtuluş Savaşı’nda İngilizler şehri işgal edince, Esat Bey’in oğulları yalıyı Anadolu’ya silah ve mühimmat göndermek için kullanmışlar. Yalının harem kısmı da İngiliz askerleri kullanır kaygısıyla, sahipleri tarafından yıktırılmış. 2000’den beri Demet Sabancı Çetindoğan’a ait yalıda Colin Powell, Oprah Winfrey, Madeleine Albright ve Rus Grand Düşesi Maria Vladimirovna Romanova gibi isimler ağırlanmış. Binadaki en önemli kısımlardan biri de kapalı bir havuz gibi düşünebileceğimiz deniz hamamı. Mahremiyet yüzünden denize giremeyen kadınlar geçmişte evin içindeki bu havuzda yüzerlermiş. Şu anda kahve odası olan bu yerin camla kaplı zemini akvaryum olarak kullanılıyor.

    AMCAZADE HÜSEYİN PAŞA (KÖPRÜLÜ) YALISI 


    Hüseyin Paşa’ya “Amcazade” denmesinin sebebi, Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın amcasının oğlu olmasından ötürü. Yalı, Boğaziçi’ndeki yalılardan günümüze ulaşanların en eskisi. 1698’de Sadrazam Hüseyin Paşa için yapılmış. Sadece mimarisiyle değil, burada gerçekleşen olaylar da yalıyı önemli kılıyor. Paşa, günümüze ulaşan Divan yolu ve Çemberlitaş’taki birçok binayı yaptıran Osmanlı sadrazamları sülalesinden ünlü ve güçlü Köprülü ailesinin bir üyesi. Bir Mevlevi olan Hüseyin Paşa, Osmanlı’da görev yapan Köprülü ailesindeki beş sadrazamın dördüncüsü. Paşa, Sultan II. Mustafa’nın temsilcisi olarak 1698’da imzaladığı Karlofça Antlaşması’nın taslakları bu yalıda hazırlanmış. Karlofça Antlaşması, Osmanlı’yı gerileme dönemine sokan, devletin ilk toprak kaybettiği anlaşma olarak biliniyor. 2014’te Ali Ağaoğlu tarafından satın alınan yalı, şu an restore ediliyor.

    NURİ PAŞA YALISI

    Uzun yıllar Rahmi Koç’un yaşadığı bu binanın, Abdülhamid’in subaylarından Nuri Paşa tarafından 1895’lerde yaptırıldığı tahmin ediliyor. Mimari bakımdan art nouveau üslupta yapılmış olan yalının, klasik Boğaziçi yalılarından farkı balkonu olması. Rahmi Koç Kandilli’deki Kont Ostrorog Yalısı’na taşınınca bu yalı oğlu Ali Koç’a kalmış.

    PRENSES RUKİYE YALISI

    yy’ın sonlarında yapılan bina, arkasındaki Mihrabad Korusuyla birlikte bir zamanlar en büyük yalılardan biriymiş. Sadullah Paşa’nın eşi Necibe Hanım, gelini olan Prenses Rukiye’ye yüz görümlüğü olarak kendi payına düşen selamlık bölümünü hediye etmiş. Sadullah Paşa’nın oğlu Nusret Bey ile evlenen Prenses Rukiye, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu. Prenses Rukiye çökmek üzere olan tek katlı ve yayvan yalıyı 1895’te yıktırarak bugün adını taşıyan binayı yaptırmış. Evlilik hayatları iyi gitmeyen ikili boşanmış. Yalıyı çok seven ve dekorasyona özen gösteren Prenses Rukiye yalıdan ayrılmak istememiş. Uzun süre burada tek başına oturan Prenses Rukiye yalıyı yine Kavalalı ailesinden Prenses İffet Hanım’a satmış. Prenses İffet yeni satın aldığı yalıda çok kısa bir süre oturabilmiş. Abbas Hilmi Paşa’ya düzenlenen başarısız suikast sonrası İstanbul’dan apar topar kaçmak zorunda kalmış. Yalı, 1957’de Prenses İffet’in varislerinden Türkiye Jokey Kulubü’nün eski başkanlarından Özdemir Atman tarafından satın alınmış.

      YAĞLIKÇI HACI RAŞİD BEY YALISI

      Kanlıca Körfezi’nde bulunan yalı 1850’li yıllarda yaptırılmış. Yalının yanındaki müştemilat bugün ayrı bir yalı olarak kullanılıyor. Raşid Bey kadın giyimi üzerine çalıştığından, eskiden mendil için kullanılan bir kelime olan “yağlıkçı” lakabı haline gelmiş. Mendilden başka iç çamaşırı, gelinlik gibi kadın giyimi imalatçılarına yağlıkçı deniyormuş. Arkasında bulunan Mihrabat Tepesi, Boğaz’da mehtabın en iyi seyredildiği noktalardan biri.  Yağlıkçı Hacı Reşit Bey’in ölümünden sonra eşi, oğlu ve kızının mülkiyetine geçen yalı satıldı ve 1980’lerde yeni sahibi Barlas Turan tarafından restore ettirildi.

      HACI AHMED BEY YALISI

      II. Abdülhamid döneminde yapılan bina Ramazanoğlu ailesine aitmiş. Ailenin çocuklarından Saha Ramazanoğlu’nun sünnet düğününe Atatürk de katılmış. 1996’da yalıyı Sezginler Gıda’nın sahibi Sezgin Elmas satın almış.

      SAFFET PAŞA YALISI

      Boğaz’ın en büyük rıhtımına sahip binalardan biri olan yalı, 1907’de yapılmış. Çoğu yalıyla aynı kaderi paylaşmış ve bir yangına kurban gitmiş. 2008’de restore edilen yalı, adını Sedat Simavî’nin dedesinden alıyor. Önceleri Dinç Bilgin’e ait olan yalı, Sanovel İlaç ve Sagra’nın da sahibi olan Toksöz ailesinden Erol Toksöz’e geçti.

      YAĞCI ŞEFİK BEY YALISI

      Yalının şimdiki yerinde daha önce I. Abdülhamid’in kız kardeşi Cemile Sultan’a ait başka bir yalı varmış. Bugünkü binalar Cemile Sultan Yalısı’nın yerine 1905’te inşa edilmiş ve 1989’da başarılı bir restorasyon geçirmiş. Donanma Cemiyeti’nin kurucusu iş adamı Şefik Bey büyük binayı haremlik, yanındaki küçük binayı ise selamlık olarak yaptırmış.

      YEDİ-SEKİZ HASAN PAŞA YALISI


      Kanlıca’da 19. yy sonu Asaf Paşa Yalısı, Yedi-Sekiz Hasan Paşa Yalısı olarak da biliniyor. Okuma yazması olmayan paşa imzasını 7/8 olarak attığı için bu şekilde tanınmış. Beşiktaş’ta adını taşıyan bir fırın da var. Yalı, Abdi İbrahim İlaç’ın sahibi olan Barut ailesine ait. Arkasında bulunan kışlık köşkünde bugün Mustafa Koç oturuyor.

      HADİ SAMİ BEY YALISI

      Bu yalının adı Manford Evi olarak da geçiyor. 1800’lü yıllardan kalma yalı, İngilizlerin işgalinden sonra Licardopulos isimli bir Yunanlı armatör tarafından satın alınmış. Avukat Hadi Bey, Selanik’teki Türk malları ile yalıyı takas ederek binanın sahibi olmuş. Yalılara özgü aşı (bordo) boyaya sahip bina TEB’in sahibi Hasan Çolakoğlu’nun yaptırdığı restorasyon sonucu Boğaziçi’nin en güzel yalılarından biri hâline geldi.

      MARKİ AHMED NECİB BEY YALISI

      Fransız asilzadesi Necib Bey, Melike Aliye Hanım’la evlenebilmek için Müslüman olmuş. Yalının arkasında bulunan kuleli bina Necib Bey’in kışlık köşküymüş. 1983’te çıkan yangında ağır hasar görmüş ve ardından restore edilmiş. Yalının en önemli özelliklerinden biri; tarihe uygun iç mimarisi. İçerisi bitkisel ve geometrik motifli kabartmalarla bezenmiş. Yalının 1977’den bu yana sahibi iş adamı Erdoğan Demirören.

      Mehmet Cemal BEŞKARDEŞ