Kediname 53; Kemal Tahir ve Mapus

0

Bu öykü, Türk Edebiyatı’nın ünlü yazarlarından Kemal Tahir’in kedisi Mapus’a ait.

Kemal Tahir deyince en başta Yorgun Savaşçı, Devlet Ana, Karılar Koğuşu, Kurt Kanunu gibi muhteşem romanları akla gelir. Galatasaray Lisesi’ni yarım bırakıp sonrasında 28 yaşında girdiği cezaevinden 40 yaşında çıkması gelir. Usta kalem Kemal Tahir olabilmek için donanım ve birikim yapmak için zorlu ve önemli bir süreç.
İşte bu yolda ustanın can yoldaşı bir kedi oluyor.

Kemal Tahir, Çorum Cezaevi

1940’lı yıllar. İkinci Dünya Savaşı Yılları. Türkiye savaşa katılmamış ama ekonomi alt üst durumda. Halk temel ihtiyaçlarını temin edemiyor. Yokluk yılları, suç oranı pik yapmış, cezaevleri dolup taşıyor.

O koşullarda Kemal Tahir, Çorum Cezaevi’nde yatıyor; suçu kitap yazmak…

Entelektüelin hali başka. Omurgalı bir adam, çizgisinde dürüst, işi gücü okumak. Dönemin ünlü bir yazarı. Allahtan Çorum Cezaevi’nin müdürü de kitap dostu, okumayı seven aydın bir insan. Bakıyor ki, Kemal Tahir düzgün bir adam, ona bazı ayrıcalıklar veriyor. Bir kere tek kişilik koğuşta kalmasını sağlıyor. Ve en önemlisi bir daktilo veriyor.

Bu arada cezaevlerindeki mahkumların çoğu okuma yazma bilmiyor. Bu yüzden hepsinin evrak işleri var ve Kemal Tahir’den başka düzgün yazı yazabilen kişi yok. Mahkumlar savunma ve temyiz dilekçeleri yazdırabilmek için onun koğuşunun önünde sıraya giriyorlar.

Kemal Tahir, müdürden bir talepte bulunuyor; bir kedi yavrusu… Cezaevinde kuş harici hayvan beslemek yasak fakat müdür hatıra binaen değer verdiği ünlü yazarı kırmıyor, sokaktan aldığı bir yavru bir kediyi ona hediye ediyor.

Temsili Resim

Tüylü can yoldaşı.

Kemal Tahir, romanlarında söz ettiği kedisine işte böyle kavuşuyor ve adını Mapus koyuyor. Haklı da, cezaevinde yaşayan kedi de aslında bir mahkum, diğer deyişle bir mapus. Sahibiyle kader arkadaşı.

Herkes yazara dilekçe yazdırmak istiyor fakat o sadece kader mahkumları için dilekçe yazıyor.

Derken, günlerden bir gün Çorum Cezaevi’ne Malatya Cezaevi’nden bir tutuklu sevk ediliyor. Kendisinden önce de lakabı geliyor; “İdamlık Yusuf…”

Yusuf üç kişiyi indirmiş, idam cezasına mahkum olmuş fakat dosyasına kesinleşme şerhi konulmamış, temyizde bekliyor…

Okuma yazma bilmiyor Yusuf ve kendini savunabilecek durumu yok. O da diğerleri gibi Kemal Tahir’den yardım istiyor fakat sadece kader mahkumları için dilekçe yazan Kemal Tahir, üç kişinin katili olarak onu kader mahkumu gibi görmüyor ve ilgilenmiyor.

Bir sabah Kemal Tahir avluda çay ve sigara içerken, biraz ilerideki duvarın dibinde kedi Mapus’un başını okşayan Yusuf’a gözü takılıyor. Çağırıyor yanına.
Soruyor; “Sen gerçekten üç kişiyi öldürdün mü?”

“Onları ağanın oğlu öldürdü, ben gariban bir marabayım, suçu üstüme yıktılar Beyim.”

“Bu kedi herkese yanaşmaz, senin kalbinin temiz olduğunu hissetmiş ki yanına gelmiş… Katil olmadığını anladım, sana yardım edeceğim…”

Bir kediyi okşamak ünlü yazar için kriterdi ve müdürün de desteği ile Yusuf’a verilen idam cezası temyizde bozuldu. Yusuf tekrar yargılandı. Bu süre içerisinde Yusuf’un köyünde başka cinayetler de işlendi ve yürütülen soruşturma neticesinde tüm cinayetlerin köy ağasının oğlu tarafından işlendiği ortaya çıktı.

Mutlu son; İdamlık Yusuf beraat etti… Bir kedinin içgüdüsü ve ona güvenen sahibi sayesinde adalet yerini buldu. İnsanın, cinayet masası kedilerle paslaşmalı diyesi geliyor.

Kemal Tahir, cezaevinden çıkarken yoldaşı Mapus’u da beraberinde götürdü. Yani Mapus da tahliye oldu…
Kemal Tahir, sonraki yıllarda muhteşem romanlarını yazarken, çok sevdiği kedisi de yanında huzur içinde şekerleme yapıyordu.

Kediler, edebiyatçıların hem can yoldaşı, hem de ilham perisi oluyor. Sahibi hapisteyse Mapus gibi onunla hüküm giymiş gibi yaşıyor. Tahliye olunca o da özgürlüğe kavuşuyor. Bu kez ev yaşamının koşullarına uyum sağlıyor. Ebeveyni uyurken o da uyuyor. O çalışırken daktilonun tıkırtılarında şekerleme yapıyor. Bu tüylü pofuduklar su gibi girdikleri kabın şeklini alıyor. Ne güzel!

Füsun ALTINOK

Önceki Bölüm