Gelen Gideni Aratıyor

0

Sapla samanı birbirine karıştırmakta üstümüze yoktur.

Her yılın sonuna doğru Noel ve yeni yılın ilk günü Yılbaşı, yakın tarihlerde olmaları nedeniyle birbirlerine karıştırılmakta ve yaşam alanlarına müdahale konusu haline getirilmektedir.

Hz. İsa’nın doğumunu Batı’daki kiliseler 25 Aralık, Doğu kiliseleri ise 6 Ocak olarak kabul etmiş; Noel adıyla dilimize yerleşmiştir.

Bu kutlamalarda ortamın süslenmesi gayet normaldir.

Aynı gün, aile fertleri bir araya gelir; geçirilen yıl için Tanrı’ya dua edilir ve öğleden sonra yemekler yenir.

Miladi takvime göre, 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece yılbaşıdır. 

Dünyanın genelinde olduğu gibi ülkemizde de, eski Türk toplumlarında ¨Ağaç Süsleme Geleneği¨ dahil ışıltılı bir ortam hâkim kılınır.

Kışın bile yapraklarını dökmemesi ve daima yeşil kalmasından dolayı, Akçam’ı ¨Hayat Ağacı¨ olarak isimlendirmişler; halı ve kilim dokumalarında daima kullanmışlardır.

Herkes bütçesine göre ya evde ya da dışarıda kutlamalara katılır.

Hemen hemen herkesin yeni hedefleri ve beklentileri vardır; ülkelerin yöneticileri ise barış ve umut vaat eden mesajlar verir.

Türk kültürünün yapısı içinde mütevazi bir şekilde yerini alan bu kutlamaları, Hristiyan adeti diye eleştirmek, akıl tutulmasından başka bir şey değildir.

Muhafazakâr davranmanın ve kutlama yapanların yerilmesinin fazlaca bir anlamı ve değeri yoktur. 

Yılbaşı’nı isteyen kutlar; istemeyen kutlamaz.

Emeklilere atfedilen 2024 yılı:

Acısı tatlısıyla, sevinci hüznüyle uğurlamak üzereyiz. 

Sorumsuzca kullanılan kaynaklar nedeniyle ne emeklilerin şartları iyileştirildi ne de emekçi kesimin gelirinde arzu edilen bir iyileşme gerçekleşti. 

Atatürk ve Değerler: 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve silah arkadaşları bu yıl da hedefteydi.

Neden mi?

Devrim ve ilkeler, saltanat ve hilafetin kaldırılması ile egemenliğin halka verilmesiymiş! 

Kısacası, kul olmayı arzulayanların Orta Çağ karanlığına ve şeriata duydukları özlem… 

Görmek istemedikleri ise İslam Coğrafyasında yaşanan gerçekler.

Seçim:

Yerel yöneticilerin seçildiği bir yıl oldu.

Bozuk üslup ve popülist açıklamalar bu seçimlere de damga vurdu.

Anayasal zeminden uzak göz kırpmalar, üniter devlet yapısını ve sosyal dokuyu tahrip edecek nitelikteydi.

Yıl sonuna doğru, bölücü mihraklara TBMM’yi adres göstermeler, cumhuriyetin değerlerine ve yürürlükteki anayasaya meydan okur gibiydi.

Terör:

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tesisine gerçekleştirilen terör saldırısı hem üzdü hem de düşündürdü.

Bu saldırı, yalnızca ulusal birliğimizi zedelemeyi değil, aynı zamanda terör gruplarını cesaretlendirmeyi amaçlamaktadır.

Özel güvenlikçilerin ruh hali ve fiziki durumları dikkate alındığında, hassasiyet arz eden tesisler devletin kolluk kuvvetleri tarafından korunmalıdır.

Olimpiyatlar:

Son 40 yılın en başarısız olimpiyatı Paris Oyunları oldu. 

Sporcuların zihni ve fiziksel yetersizliğine süreçlerin doğru yönetilememesi eklenince, altın madalyayı içermeyen başarılar ile üstü örtülen bir başarısızlık tablosu ortaya çıktı. 

Sosyal Olaylar ve Diğerleri:

Hukukun Üstünlüğü’ne olan güven eksikliği.

Oluşturulması istenmeyen ya da düşünülmeyen sığınmacı politikası.

Kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve ölümleriyle yüzleşmiş olan Türk toplumunun belki de tarihinde ilk kez tanık olduğu yeni doğan bebek ölümleri.

Can kayıplarıyla iç acıtıcı hale gelen orman yangınları, doğal afetler ve kaza ve olaylar.

Tağşiş yapılan ürünler ve yapan firmalar ile yurt dışına ihraç edilen ürünlerdeki zehir taşıyıcılar.

Alınan tedbirler caydırıcı mı yoksa sadece sıradan bir prosedür mü?

Yılın kelimeleri:

Oxford Sözlüğü, 2024‘te “beyin çürümesi”ni yılın kelimesi seçti.

Türk Dil Kurumu ve Ankara Üniversitesi’nin başlattığı ve 1 milyon kişinin katıldığı halk oylamasında ise yılın kelimesi “kalabalık yalnızlık” oldu.

Her iki kelime, içinde yaşadığımız durum ve ortamla birebir örtüşmektedir.

Sonuç:

Yalnızlık içinde, düşünsellik içermeyen karanlık bir dünyada yaşama zorlandığımız bir gerçek. 

Her şeye rağmen umut, yaşama sevinci ve bilime olan inanç kaybedilmemelidir.

Zorlukların üstesinden gelebilmenin yolu, çağdaşlaşmanın temeli olan bilimin rehberliğinde, kadın ve erkek omuz omuza yürümektir.

Nice mutlu yıllara “Hergünşen Kalınız”.

İsmet HERGÜNŞEN