YİNE ÇANAKKALE VE KAZDAĞLARI…

0

YİNE ÇANAKKALE VE KAZDAĞLARI…

Çanakkale deyince önce mitolojiden kısa bir giriş yapalım. Üç bin yıl öncesinin Truva savaşlarında efsanevi yağmacılardan biri de Miken kralı Agamemnon idi. Çanakkale Boğazı’nın ve Kazdağlarının bekçisi Truva kentini işgale gelen Yunan koalisyonunun başkomutanıydı. Askerlerine şöyle seslenmişti Agamemnon; “ Burası zenginliğin kapısı… Burayı yok edersek, ardında bereketli topraklar var”

Sizin anlayacağınız; binlerce yıl öncesinin savaşı güzelleri güzeli Truvalı Helen uğruna falan değildi. Orası işin efsanesi…

yüzyılın başında da Emperyalistlerin ordusu bölgenin bir başka kapısı Gelibolu’nu geçmeye çalıştı ama Truva’nın intikamı 3 bin yıl sonra alınacaktı.

İŞGAL ARTIK İÇERİDEN

Bu kapı dışarıdan çok zorlandı, günümüzde Çanakkale’nin işgali silahlarla değil; iş makinalarıyla içeriden yapılıyor.

Hatırlayacaksınız; AKP’li Mustafa Varank, bakanlığı sırasında şöyle bir açıklama yapmıştı. “Çanakkale bölgesinde 80 ila 100 milyar dolarlık altın ve gümüş şu anda toprak altında yatıyor. Bunların gün yüzüne çıkarılması durumunda Çanakkale ekonomisinin geleceği durumu tahayyül etmemiz ve ona göre hareket etmemiz lazım.”

Bendeniz de şöyle yazmıştım:

“Çanakkale’nin domatesinden, pek ünlü Ezine beyaz peynirinden, süt kuzularından, boğazın sardalyasından, oksijen deposu Kazdağlarından, efsaneler kenti Truva’dan ve asıl önemlisi; ulusal destanımızın yaratıldığı Gelibolu savunmasından, demir ve çeliğin yağdığı deniz savaşlarının mirası tarihi mekanlardan vazgeçer misiniz?

Böyle bir coğrafyada para hesabı yapılabilir mi?

Altın, gümüş, dolar ve bilmem ne madenleri için Çanakkale’nin dağları, ovaları feda edilebilir mi?

Evet; karşımızda böyle bir zihniyet var…”

Kısacası; Çanakkale’ye madencilik yerine tarım öncelikli yatırımlar yaparsanız, bu sektörün dâhisi Hollanda’yı üçe dörde katlarsınız.

KAZDAĞLARI MADEN SAHASI OLDU

TEMA’nın raporuna göre, Kazdağları coğrafyasının yüzde 79’una maden arama ve çıkarma ruhsatı verildi. Bu ruhsatların çoğu için başvuru yapıldı, bazıları için kazılar yapıldı, bazıları da işletmeye açıldı bile.

Bunlardan en ünlü Kanada firmasının altın madeniydi, aramada siyanür kurulan şirket tepki görünce taşı tarağı toplayıp gitti ama “ağaç kestik masrafımız oldu” diyerek, Türkiye’ye dava açtı.

Şimdi sloganı “ açık vermeyin, koyu veririm” olan son 20 yılın en zengini şirket, bakır madeni için bir milyon ağaç kesecekmiş. Kerestecilik ve inşaatla başlayıp, maden sahalarının süper starlığına yükseldi bu şirket.

Yöre halkı Akbelen’de olduğu gibi mücadelesini veriyor ama Cengiz Han’ın yağma ordusundaki gibi kalkanları olan bir güçle karşı karşıyalar.

Ağaç kesilir, kesildiğiyle kalır, Üstelik ‘ağaç kestim, zarar ettim‘ diye dava açar. Biz buna Türkiye yüzyılının çevre düzeni diyoruz!

Cengiz ERDİL/Gazeteci

CengizERDİL/kentekrani

Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız

www.kentekrani.com 17 Kasım 2024