Kent Ekranı

Halkın Siyasetten Uzaklaşması ve Ana Muhalefetin Yapması Gerekenler

Halkın Siyasetten Uzaklaşması ve Ana Muhalefetin Yapması Gerekenler

Türkiye’de Yöneylem şirketinin yaptığı araştırma son dönemde halkın siyasetten uzaklaştığını, var olan siyasi partilere güvenmediğini ortaya koyuyor. Halkın yüzde 59’u Türkiye’nin “kötü yönetildiği” görüşünde. Yani var olan siyasi iktidarın onların beklenti ve taleplerini karşılamadığını ifade ediyor. Ancak bu kesimim yüzde 40’ı hiçbir partinin sorunları çözemeyeceği görüşünde olması vahim bir durum. İktidara hazırlanan ana muhalefet partisi acilen bu durumdan bir ders çıkarması gerekmektedir. Üstelik halkın gündeminde ilk sırada ekonomik kriz ikinci sırada enflasyon, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı yer almaktadır.

Bu üç veri birlikte düşünüldüğünde ya ana muhalefet partisinin halka yönelememektedir. Ya da halka güven veren somut bir program oluşturamadıkları sonucu çıkarılabilir. Bu durumda yapılması gereken bu kesimlere yönelik ne yapılmalıdır? Onlarda nasıl güven oluşturulabilir? Nasıl muhalefete destekleri sağlanabilir? sorularının yanıtları acilen ortaya konulmalıdır.

Veriler halkın gelecekten umut var olmadığı sonucu çıkarılabilir. Böyle bir durumdaki halka dokunacak yaşamlarını iyileştirebilecek somut program ortaya konulmalı ve bu program parti örgütleri aracılığıyla geniş bir kadro tarafından Türkiye’nin her yerinde dile getirilmelidir. Muhalefetin bu konuda örgütsel yapısı ve kadroları vardır. Önemli olan onlara hazırlanan program çerçevesinde işlerlik kazandırmaktır.

Ana muhalefet partisi de lider odaklı iletişim strateji uygulamaktadır. Bu durum var olan genel başkanın parti örgütleri ve halkın nezdinde imajını güçlendirmek ve alternatif tek adam yaratmak amacıyla yürütülmekte olabilir. Ancak ana muhalefet partisinde Cumhurbaşkanları aday adayları arasında İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları’nın olması bir anlamda liderlik çekişmesi için zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu durum parti örgütlerinin sinerjisinden yararlanmamayı doğurabilir. Oysa toplumsal muhalefetin deprem sırasında ortaya çıkan enerjisi oldukça cılız biçimce sürmektedir. Ana muhalefet partisinin demokratik kitle örgütleri ile son bir yılda yaptığı sınırlı mitingleri sürdürmesi gerekir. Bu iktidar yürüyüşü ve kamuoyunda dengelerin değişmekte olduğu yönündeki algıyı da güçlendirir.

Ana muhalefet partisinin öncelikli görevi siyasetten soğuyan, soğumakta olan kesimleri yeniden siyasete katmanın yollarını aramak ve bulmak olmalıdır. Bu konuda nitelikle kadroları bulunan ana muhalefet partisi halkın gündeminde olan öncelikli sorunlara ekonomik kriz, enflasyon, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı çözüm ürettiğini ortaya koymalıdır. Bu çözümleri de bir aydan fazla süredir afişlerde yer alan “Çare Var” sloganının altını doldurarak yapmalıdır. Sadece çare var demek yetmez, çarenin neler olduğunu somut biçimde ortaya koymak gerekir. Bu yapılmadığı takdirde ana muhalefet partisi yapılacak bir genel seçimde iktidara gelebilecek oyu alamaz. Gerçi genel seçimler küskünleri, kırgınları, kararsızların bir kısmını harekete geçirmektedir. Var olan dengeler, vaatler siyasal atmosfer bu konuda belirleyici olmaktadır. Ancak ana muhalefet partisi bunu şimdiden ortaya koyarak güven ortamı yaratmalıdır. Yoksa çok geç olacağını şimdiden yazmak kehanet olmayacaktır.

Kemal ASLAN

Exit mobile version